Tarihi 24 Ekim 2022

Seçmenin “Sıradan” Talepleri

TÜRKİYE seçime doğru giderken taşlar yavaş yavaş yerli yerine oturmaya başladı. Zaman sayacı ilerledikçe siyaset daha gerçekçi bir zemine oturuyor.
Muhalefet partileri "Erdoğan garanti kaybedecek" hayalciliğinden çok daha gerçekçi bir pozisyona geldiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tartışmasız önde olduğunu ve her geçen gün farkı biraz daha açtığını hakkında itiraflar, mahçup kabullenmeler başladı. Olası bir mağlubiyeti de adayın ya da ittifaktaki küçük partilerin sırtına yükleyeceklerdir.
"Bunlarla ittifak kurmak hatalıydı" veya "yanlış adayla seçime gittik" gibi söylemlerin arkasına saklanarak yapısal olarak seçim kazanmalarının imkansızlığını göz ardı edip son anda yapılan taktik bir hata nedeni ile seçimi kaybettiklerine inanmak isteyecekler.
Peki bu gidişatta AK Parti'nin ne yapması gerekiyor? Yükseliş trendini bozmadan ve hatta hızlandırarak seçim sürecine girebilmek için hangi adımlar atılmalı. Şüphesiz çok uzun bir liste yapılabilir. AK Parti'nin kurmayları da bu meselelere kafa yoruyorlardır.
Nihayetinde 20 yıldır ülkeyi yöneten bir partiden bahsediyoruz. Partinin kurumsallığını ve tecrübesini hafife alan yanılır. Parti bu konular üzere çalışadursun dışarıdan bakan gözlemcilerin dikkatini çeken iki husus var.
Birincisi AK Parti'de Cumhurbaşkanı Erdoğan dışındaki aktörlerin de "kendi alanlarında, kendi usüllerinde ve kendi miktarlarınca" aktörleşmeleri gerekiyor.
Ancak bu aktörleşmenin tırnak içinde ifade ile vurgulamaya çalıştığım sınırların içerisinde olması çok önemli. Aksi takdirde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı taklit eden bir aktörleşme hikayesi görüyoruz. Onun gibi konuşan, onun meselelerini konuşan, onun kadar konuşan aktörler kamuoyuna antipatik geliyor. Pekala bir milletvekili özellikle iç politikayla ilgili meselelerde aktif olmalı.
Ancak kalkıp sözgelimi "İsrail'e haddini bildirmeye" kalkınca olmuyor.
Çünkü bu memlekette gerektiğinde o işi en alasından yapan bir kişi, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Ülke gündeminde konuşulacak, kamuoyunun aydınlatma beklediği yahut dezenformasyonun kol gezdiği onlarca mesele var. Bu meselelerde AK Partili aktörlerin daha aktif olması seçmenin takdirini toplayacaktır. Böylece Cumhurbaşkanı'nı övüp, AK Parti'yi acımasızca eleştirme alışkanlığından kurtulmak imkanı da doğabilir.
İkinci mesele ise toplumun AK Parti'den günlük meselelerle ilgili küçük fakat somut adımlar beklentisidir.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye 20 yılda çok fazla mesafe kat etti. Makro alanların hemen hepsinde hayranlık verici ilerlemeler gördük.
Yollar, köprüler, hastaneler, sanayileşme, okullar, barajlar, sosyal yardımlar gibi birçok alanda anlatmakla bitmeyecek işler yapıldı. Bunların yanında dünya sisteminde Türkiye'nin geldiği yer ve Erdoğan dış politikası zaten taraflı tarafsız herkesin övgü ile bahsettiği meseleler. Seçmen şüphesiz bunları görüyor ve takdir ediyor. Ancak bunların yanında seçmenin bir de daha gündelik ve sıradan meseleleri var. Bunlar ilk bakışta diğerleri kadar önemli gözükmese de gündelik hayata dair olduğu için yekünde baya bir yer tutuyor.
Mesela sokak köpekleri sorunu gibi. Seçmen olarak ülkemin dünya sisteminin kilit aktörlerden birisi olmasını tabiki takdir ederim.
Ancak sokağımda güvenle yürüyemiyorsam, çocuklarımı parka götüremiyorsam bunun da hesabını 20 yıllık iktidar partisinden sorarım. Daha önceki seçimlerde seçmenin gündelik taleplerinin ihmal edilmesinin kötü sonuçlarını hep beraber gözlemledik.
Şüphesiz seçime giderken çok farklı meseleler gündeme gelecektir. Yeni durumlar, yeni denklemleri beraberinde getirecektir. Ancak güdelik talepler, beklentiler ve şikayetler her zaman önemli olacaktır.