Mısır'ın Neslişah'ı

Eklenme Tarihi 16 Temmuz 2013
Eğer "Tarih müdahaleler olmadan aksaydı, Neslişah Sultan Mısır Kraliçesi olacaktı" desek belki garip gelecektir ama öyle olacaktı.
1921 doğumlu Fatma Neslişah Sultan'ın babası Şehzade Ömer Faruk Efendi, Halife Abdülmecid Efendi'nin oğlu ve Sultan Abdülaziz'in torunudur.
Annesi Rukiye Sabiha Sultan ise Sultan Vahdettin'in kızıydı. Osmanlı Hanedanı içinde ender görülen hanedan içi evliliğin en büyük çocuğuydu. Osmanlı Hanedanı 1924'te yurt dışına çıkarılınca aile Fransa-Nice'e gitti oradan da Mısır'a yerleşti.
Neslişah Sultan 1940'ta Mısır Hanedanı'ndan Prens Muhammed Abdülmünim ile evlendi. Prensin 1952-1953 yılları arasında 10 aylık Mısır Kral Naipliği döneminde o da Mısır Naibesi oldu.
Bu göstermelik bir unvandı, hiçbir hakları yoktu. Eşiyle birlikte hükümete karşı komploya karışmaktan tutuklanıp, ev hapsinde tutuldular.
Mısır'da cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte kral hanedan üyeleri ile birlikte sürgüne tabi tutuldular.
Önce Fransa'ya gittiler, 1963'te ise Türkiye'ye yerleştiler. Muhammed Abdülmünim 1980'de, Neslişah Sultan ise 2012'de vefat etti.
Prens Abdülmünim Mısır'a, Neslişah Sultan ise Aşiyan Mezarlığı'na defnedildiler.

KONSOLOSLUĞUN ÖYKÜSÜ
Mısır'daki darbeyi İstanbul'da protesto edenlerin toplandıkları yerlerin başında Bebek'teki Mısır Başkonsolosluğu önü geliyor.
Başkonsolosluk binasının, eski isimleriyle Emine Valdepaşa Sarayı ya da Hidive Sarayı olarak geçen yalının öyküsünü kısaca size aktarmak istedim.
Mısır, Osmanlı toprağıyken gönderilen valilerden Kavalalı Mehmet Ali Paşa zamanla kendi hanedanını kurdu ve Osmanlıya kafa tuttu.
İşte onun sülalesinden gelen ve 1866'dan sonra vali yerine büyük vezir anlamına gelen Hidiv, Mısır'ı yönetiyordu.
Son Hidiv Abbas Hilmi Paşa, babası Hidiv Tevfik Paşa'nın 40 yaşındaki ani ölümü üzerine 18 yaşını doldurmasına daha birkaç ay varken, Osmanlı'nın da yardımıyla Hidiv oldu.
Yaşının küçüklüğünü sorun eden İngilizler'e karşı Abbas Hilmi Paşa'ya, hısımı Gazi Ahmed Muhtar Paşa destek veriyordu.
Genç Hidiv'in Avrupa seyahatleri Osmanlı'yı endişelendiriyor, aklının çelineceğinden korkuluyordu.
O yüzden bir ayağını İstanbul'a bağlamak istiyorlardı. Bu nedenle geçmişte çok ünlü paşalara (Sadrazam Mehmet Emin ve Ali Paşa) ait yalılar olan ve bugünkü Mısır Başkonsolosluğu'nun bulunduğu yer 1894 yazında maiyetiyle birlikte Hidiv'in annesi Emine İlhami Hanım'a, Sultan II. Abdülhamid tarafından hediye edildi.
Bugün konsolosluk binası olan yalı ya da saray Hidiva Emine tarafından yaptırıldı.
Böylelikle Hidiv'in Mısır'ın sıcağından kaçtığı zaman İstanbul'a gelmesi sağlanmıştı.
Annesi Emine Hanım da saraya kraliçe olacak gelin olarak Sultan Abdülhamid'in kızı Naime Sultan'ı gözüne kestirmişti, ama olmadı çünkü Abdülhamid izin vermedi.
Hidiv ve maiyeti o dönem için çok gösterişli olan yatları el-
Mahruse'de kalıyorlardı.
Ünlü 1894 depremi esnasında İstanbul'daydılar.
Depremzedelere anne-oğul büyük yardımlar yaptılar.
Zaten ikisi de eli açık insanlardı ama sanırım bu yardımlarda biraz da talip oldukları gelinin babasını etkilemek istiyorlardı.

HANEDANLIĞIN FERDİYDİ
Hayat ilginçtir, bu çıkmayan izin iki gencin de mutsuz evlilikler yapmasına neden oldu.
Naime Sultan 4 yıl sonra Gazi Osman Paşa'nın oğlu Kemaleddin Paşa'yla evlendi ama çok mutsuz oldu.
Hidiv Abbas Hilmi Paşa da Abdülhamid'in cariyelerinden İkbal Hanım'la evlendi ama o da mutlu olamadı.
Güzelliğiyle nam salan Emine Hanım'ın babası İlhami Paşa, oğlu Abbas Hilmi Paşa'yla aynı adı taşıyan Hidiv I. Abbas Hilmi Paşa'nın tek oğluydu.
Emine Hanım, İlhami Paşa'nın damat olmadan önceki evliliğinden doğmuştu yani o da babadan Mısır Hanedanlığı'nın bir ferdiydi.
Oğlu kendisine yeni bir eş üstelik de Avrupalı bir kadın (Macar Kontesi Marianne May Török) daha bulunca Emine Hanım çılgına döndü ve yeni gelini Bebek'teki saraya sokmadı. Bunun üzerine Hidiv Abbas Halimi Paşa da Çubuklu'daki bugün de bahçesiyle herkesi büyüleyen Hidiv Köşkü'nü yaptırıp oraya taşındı.

YAZIŞMALARA KIZINCA...
Emine Hanım, 19 Haziran 1931'de Bebek'teki sarayındaki ölümüne kadar Mısır ve İstanbul arasında gidip geldi. Vefatı sonrası Türkiye bir jest yaparak cenazesini Mısır'a götürdü. İstanbul'a her gelişi olay oluyordu, her gezmeye çıktığında insanlar kendisini görmeye çalışıyordu.
Ölümü sonrası büyük serveti bu kez herkesin dilindeydi.
Cenazesi daha İstanbul'dayken vasiyeti üzerine maiyeti tarafından yoksullara dağıtılmak üzere belediyeye 1000 lira verilmişti. Vasiyeti 8 Temmuz 1931 Mısır'da açıldı, bütün akrabalarına arazi ve para bırakmıştı.
Sadece büyük torunu Prens Abdülmünim'i mirasından mahrum bıraktı. Oysa Abdülmünim karşı çıktığı evlilikten olan bir çocuk değildi.
Bugün konsolosluk binası olan Valdepaşa Yalısı ise Emine Hanım tarafından kızgınlık sonucu Mısır'a bağışlanmıştı. Çünkü bu yalıyı Türkiye Cumhuriyeti'ne hediye etmek istemiş ama resmi yazışmalarda, asalet unvanı olan Valdepaşa'nın kullanılmaması sonucu kızarak vazgeçmişti.

* * *
YİNE İNGİLİZLER...
İngilizler 1914'te Mısır'ı işgal edip Abbas Hilmi Paşa'yı Hidivlikten uzaklaştırdı.
Ama Osmanlı bu kararı tanımayarak kendisini 1918'e kadar Hidiv kabul etti.