Her buluşmaya geç gelen insanlar vardır. Onlar bu dünyanın saatine değil, kendi gezegenlerinin döngüsüne göre yaşarlar.
Dakiklik onlara göre fazla dünyevi bir meziyettir.Sanki zamanla aynı frekansta titreşmeyi reddederler.
Buluşma saati 19.00'dır ama onların iç saati "19.00 civarı, ruhum hazır olduğunda" şeklinde çalışır.
Saat 19.10 olur, sen mekândasındır. Masada iki bardak su, biri dolu biri umut.
19.20'de mesaj gelir:
"Geliyorum."
Ama o sırada hâlâ aynanın karşısındadır.
Saçının yönüyle kaderini tartışmaktadır.
19.35'te "Çıkıyorum" yazar. Bu, onların dilinde "Birazdan çıkmayı ciddi olarak düşünebilirim" anlamına gelir.
Bahaneler edebiyatı:
Geç gelenlerin klasik repertuvarı geniştir.
- Trafik vardı.
- Taksi bulamadım.
- Annem aradı.
- Kedi üstüme oturdu.
Bir keresinde bir arkadaşım "Telefonumun alarmı erken çaldı, ben de geç kaldım" demişti. Cümle mantıksal olarak çözülemedi ama duygusal olarak hepimizi yordu.
Dakik insanların dramı:
Dakik insanlar bu durumu anlamaz.
Onlar için 19.00, 19.00'dır.
19.01 bile "gecikme" kategorisindedir.
Bu insanlar buluşmaya erken gelir, oturur, menüye bakar, her geçen dakika içsel bir belgesel anlatıcısına dönüşür:
"Şu anda 7 dakika geçti.
7 dakikadır yalnızım.
7 dakikadır kelimelerim bitiyor." Bir noktada garsona "Arkadaşım birazdan gelir" demek zorunda kalırlar.
O "birazdan" kelimesi, dakik insanın umutla geciken insanın yalan arasında kurduğu ince köprüdür.
Ama sonra gelirler:
Ve her şeye rağmen, o geç gelen kişi geldiğinde bir şey olur.
Gülümser, kollarını açar, "Ya kusura bakma, trafik çok fenaydı!" der.
Ve sen, her seferinde aynı hatayı yaparcasına, "Önemli değil" diye gülümserin.
Çünkü o an, beklemenin içinde bir mizah, bir kabullenmişlik vardır.
Sanki o kişi geç kalmasa gece eksik kalacakmış gibi hissedersin.
Buluşmaya geç gelen insanlar aslında zamanın turistleridir.
Dakiklik onların pasaportunda yoktur; onlar "şu an" ülkesine hep biraz vize gecikmesiyle girer.
Ama bir şekilde gelirler.
Her seferinde, kendi film müzikleri eşliğinde.
Ve biz de onları bekleriz.
Çünkü biliriz: Bazı insanlar geç gelir ama tam geldikleri anda her şey başlar.
BUNU BİLİYOR MUYDUN?
1605 yılında İngiltere'de Guy Fawkes'la aynı dönemde, başka bir grup da parlamentoyu havaya uçurma planı yapıyor.
Patlayıcıları kimse fark etmesin diye peynir sepetlerine gizliyorlar.
Kapıdaki güvenlik görevlisi sepetleri görünce sadece "İçinde peynir var sandım" diyerek geçmelerine izin veriyor.
Ancak o gece, planın en kritik anında, patlayıcıların yerinde sadece kemirilmiş tahtalar bulunuyor.
Fareler, tarihin en sessiz sabotajını yapmış oluyor.
TESPİTLİ YORUM
@arabadakipaspa Küçükken abim beni döverken ellerimi tutup kendime yumruk attırırdı. Bilen bilir, bu dayak yemenin en yıkık şeklidir...
GülüYorum
@mmmrkksl İnsan araba yarışı oyunlarında virajlarda gaz tuşunu bırakınca anlıyor büyüdüğünü...