Milli takımın Bulgaristan karşısında aldığı 6 gollü galibiyet ikinciliğin tapusudur ama Dünya Kupası'na katılmak için önümüzde zorlu bir yolculuk olduğunu da inkar edemeyiz. Eleme maçlarında bizleri bekleyen rakipler asla Bulgaristan ve Gürcistan değil. İtalya bile bunların içinde. Ayrıca Faroe Adaları'nın Çekya'yı yendiği bir futbol dünyası var artık. O yüzden zorlu bir tüneldeyiz.
***
Dünya Kupası'na katılmak yıllanmış bir özlemin son bulmasıdır. Ayrıca Arda Güler, Kenan Yıldız ve Can uzun gibi gençlerin "Türk futbolcusu" olarak vitrine çıkmasıdır. Bu demektir ki başarının anahtarı her zaman bizim çocuklarımızdır. Her nedense pahalı ve sorumsuz yabancılara karşı hor görülen çocuklar.
***
Bizdeki yöneticilere ve teknik adamlara eldeki yerli yeteneklerin "yabancısı" olmak çok yakışıyor. Nasılsa onların borçlarına kalp masajı yapacak olan sistem tıkır tıkır işliyor. Yabancıya karşı değilim ama istiap haddini aşan anlayışa ve kulüpleri bataklığa sürükleyen ticarete karşıyım. O yüzden defalarca mektup gönderdim "o kadar kalitesiz yabancıyı kulüplere getirdiler de sizleri hala kendinize getiremediler!" diye.
***
Yabancıların el üstünde taşındığı futbol borsasında altyapıda değer verilmeyen yerli gençler bilekleri zincirlenmiş forsadır. Yabancıların beceriksiz ruhuna yaratıcı beden bulamayanlar onları oynatmak için sayısız neden bulur. Oysa gençlerin terli sırtında formalar ateşböceği gibi parlar gecelerde. Yeter ki teknik adamlarda onları oynatacak cesaret olsun! O yüzden sözümüz belli; yerli gençleri kapı eşiklerine yatırmayın, sırtlarını sıvazlayın ve sahaya salın. Ondan sonra Dünya Kupası hayallerinde yolumuz açık olsun!