NATO, dünya tarihinin en büyük askeri ittifakı. Karşılarında yenemeyecekleri bir rakip ya da bir başka ittifak yok.
Ancak bize anlatılan, NATO bütün işini gücünü bıraktı RUSYA'ya karşı alarm durumuna geçti...
İnanmamızı istedikleri Moskova'ya karşı mücadele ettikleriydi...
Oysa NATO'nun temel motivasyonlarından biri, siyasi ekonomik rakip olarak gördükleri AVRUPA'yı kontrol etmekti...
Genel itibariyle her ülke, kendi çıkarları doğrultusunda bir politika izler bunların tümü de ULUSLARARASI SİSTEMİ meydana getirirdi!
Böyle bakıyorduk olaylara...
Yanılgımızın nedenlerinden biri de buydu...
Oysa İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'nda ABD ile Sovyetler, ALMANYA'ya karşı savaşmıştı. Avrupa da Sovyetler de büyük güç kaybetmişti. Hatta AVRUPA o haliyle bile Moskova'ya karşı kendisini savunabilirdi.
Rahatlıkla hem de...
Bir de SOVYETLER, ABD ile kıyaslanacak bir güç de değildi. Ancak ROSENBERGLER üzerinden muazzam oyun kurdular. Bir anda Kremlin'i ÖZEL OYUNCU haline getirdiler... Nükleer güç olan Moskova artık AVRUPA için KARA GÖLGE'ydi...
İşte bunun üzerine AVRUPA'nın BİRLİK OLMAKTAN başka şansı yoktu. Oldular da... Ekonomik olarak gerçekten inanılmaz bir ritim tutturdular. Çin ile de ciddi yakınlaşma içine girdiler. Amaçları ABD'nin prangasını kırıp atmaktı.
Merkel'in Putin'e yaklaşma modeli de bu amaca hizmet ediyordu... Çünkü ABD'ye karşı DİRENİŞE geçen AB'nin enerji sorununu çözmesi şarttı. Aynı şekilde büyük güç olan ÇİN'in de... enerjinin vanası ise Rusya ile ABD kontrolündeki ORTADOĞU'daydı...
KÖRFEZ HAREKATLARI bu amaçla yapılıyordu...
ABD, gizli ortak Rusya'dan vazgeçmiyor KÜRESEL SİSTEMİN KURGUSUNDA AB ile ÇİN'i ÖTEKİ yapıyordu. Daha önce sessiz kontenjan olarak yanında tuttuğu İngiltere'yi de etkili oyuncu olarak yanına alıyordu. Londra da BREXIT ile hemen yeni koordinatına koşuyordu.
Aynı dönemde sarsıntılar yaşayan Türkiye de bu konuma göz kırpıyordu...
ABD içinde fazlaca gücü olan bu ekol ERDOĞAN'dan kurtulmak için çaba harcıyordu.
Türkiye'nin yaşadığı bütün türbülansların nedeni buydu...
Petrol-gaz fiyatlarını belirleyen siyasetti.
Artan maliyetler öncelikle AB ile Çin'i vururdu... Kremlin ise artan fiyatlarla zenginleşirdi...
Mesela yaptırım uygulanan Rusya'nın Mayıs ayında petrol ihracatından elde ettiği gelir, bir önceki aya göre 1,7 milyar dolar artarak yaklaşık 20 milyar dolara yükseliyordu...
ABD de "Rusya'nın petrol gelirlerini artırmanın yollarını bulmalıyız'' diyordu. Adeta şaka yapıyordu! Devletler tek tek değil büyük plan çerçevesinde hareket ediyordu... SİSTEM en güçlülerin kendi arasındaki mücadele sonucu belirleniyordu...
Bu iklimde Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Mario Draghi ile Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Werner Iohannis, KİEV'e giderek ZELENSKY ile aynı masanın etrafında oturdu. Ukrayna'ya verdikleri desteğin süreceğini de ilan ettiler... Ancak silah da asker de nükleer güç de yoktu...
Yani kısa zaman içinde yapacakları bir şey yoktu...
Rusya, ABD'nin gizli ortak olarak verdiği NÜKLEER güçle oyunda yer alıyor, AB ile ÇİN'i durdurmak için öne çıkıyordu.
AB ile gerginliğin tırmanması İngiltere ile yakınlığın artması bu denklemin sonucuydu...
15 Temmuz'da Ankara'ya ilk gelenin İNGİLTERE olması tesadüf değildi...
Rusya'nın şu an açtığı cephenin işaret fişeği 15 Temmuz'da atılıyordu.
Saflar belirleniyordu.
AK PARTİ içinden tasfiyelerin yaşanması da 6'lı masanın kurulması da aynı mücadelenin diğer safhalarıydı!..
AK PARTİ'nin kuruluşunda yer alan pek çok isimle muhalefetin bütünleşme çabası, KÜRESEL SAVAŞIN buradaki frekansıydı...
6'lı masaya değil asıl masaya bakmak, olan biteni anlamaya yeter de artardı bile... Mücadele belli taraflar belli... Siz de isimleri şablonlara yerleştirin!
