DÜNYANIN değişen ritmi doğal olarak bizlere kadar yansır. Bundan kaçış da yoktur.
Otel yangını ile tartışmalar sürerken, Ayşe Barım üzerinden GEZİ'ye gidildi. İsmini bildiğiniz sanatçılar ifade verdi. Verecekti.
Sanat camiası sarsıldı. Peki neler oluyordu? Ağır ağır ilerleyelim...
Türk DEVLETİ kendi yolundaki taşları temizlemek için elinden geleni yapmaktaydı. Yani binlerce kez yazdığım gibi 7 EKİM HAMAS saldırısından sonra bölge değişecekti.
Mesele PKK ile temas kurmaya da gelecekti. Geldi de. Devlet Bey, startı verdi. Büyük güçlerin ellerinin olduğu yere TÜRK ELİ uzandı. Sancılı, uzun soluklu bir mesele artık ANKARA'nın da gündemindeydi. SONUÇ isteniyordu. Atılan adımları silikleştirme ihtimali taşıyanlar da belli ki dinlendirilecekti...
Genel olarak yaşadığımız günü, bir gün, bilemediniz bir hafta öncesinden değerlendiriyoruz.
Oysa canımızı yakan meseleler derin ve detaylı... Açalım...
Amerika'dan Trump'tan girelim, Gezi'ye gelelim... Musk'tan Keir Starmer'dan devam edelim, YPG'ye Öcalan'a ulaşalım...
FETÖ-PKK'dan bakalım, SOROS'u izleyelim... Adım adım ilerleyelim... Eski ABD Başkanı Donald Trump, film yıldızı Stormy Daniels'e 2016 Başkanlık seçimleri sırasında "sus payı" ödediği suçlamasıyla açılan dava kapsamında sarsıldı.
Trump'ı desteklemek için sokaklara çıkan vatandaşlar, Bölge Savcısı Alvin Bragg'ın George Soros tarafından fonladığını iddia eden pankartlar açtı. Donald Trump da, "George Soros tarafından özenle seçilen ve finanse edilen Manhattan Savcısı Alvin Bragg tam bir rezalet. New York'u ele geçiren benzeri görülmemiş suç dalgasını durdurmak yerine, cinayetleri, hırsızlıkları ve saldırıları görmezden gelerek Joe Biden'ın kirli işini yapıyor" ifadelerini kullandı. Doğru mu? Kesinlikle... Sağ kolu olan Elon Musk, geçtiğimiz ağustos ayında İngiltere BAŞBAKANI Keir Starmer'ı ve hükümetini topa tuttu mu? NET! Üç kız çocuğunun bıçaklanmasından sonra AŞIRI SAĞ sokağa çıktı. Eylemler ülkeye yayıldı.
IRKÇILIK karşıtı olanlar da geri durmadı. Sokaklar dolup taştı. Başbakan Keir Starmer, şiddet içeren gösterileri kınadı ve "aşırı sağın haydutluğu" olarak niteledi. Bu noktadan sonra mesele KÜRESEL hale geldi. Asıl görülmesi gereken de buydu. Elon Musk, topa girdi.
Gözaltına alınanlara yapılan muameleyi kınadı ve "Burası İngiltere mi, Sovyetler Birliği mi?" ifadesini kullandı. Doğal olarak Keir Starmer ve kabine üyeleri Musk'a cevap verdi.
Musk geri adım atmadı. X'te noktayı koydu: İNGİLTERE'DE İÇ SAVAŞ KAÇINILMAZ...
Tüm bunlar yaşandı. Musk bilerek isteyerek Keir Starmer'ı hedef alıyordu. STARMER KÜRESELCİYDİ. SOROS'a yakındı! Konu da buydu!
Dünyanın her ülkesindeki bu mücadele Musk ile Starmer üzerinden görülüyordu. Trump'ın SOROS'la olan mücadelesi de aynı şekilde değerlendirilmeliydi.
Daha önce de altını çizdiğim gibi TRUMP, 2016'da Clinton'ı geride bırakarak geliyor ve "KÜRESELLEŞMEYİ BİTİRECEĞİM" diyordu.
Soros ekolü de devreye giriyor, önce COVİD-19'la cevap veriyordu. Minneapolis kentinde George Floyd adlı bir siyahın polis tarafından öldürülmesiyle başlayan protestoları ülkenin tümüne yayarak TRUMP'a "ATEŞLE OYNAMA YANARSIN" mesajı veriliyordu. Hatta "Seni devirmek sandığın gibi zor da değil" deniliyordu... Trump ikinci kez seçilmeden önce SOROS'un oğlu ALEX, yani Açık Toplum Vakıfları'nı şimdi yöneten isim, babasının yerini alan kişi WALL STREET JOURNAL'a verdiği röportajda, "Trump'ın gelme ihtimalinden çok endişeliyim" diyordu.
Korktuğunu, çekindiğini anlatıyordu. Başkan yardımcısı JD VANCE da bir konuşmada İngiltere'yi elinde nükleer güç bulunduran İSLAMCI ÜLKE konumuna sokuyordu.
Böyle tanımlıyordu.
Ancak o da MUSK gibi Starmer'ı hedefe koyuyordu.
Cümlesinin başına "İŞÇİ PARTİSİ'NİN İKTİDARDA OLDUĞU İNGİLTERE'de..." kalıbını yerleştiriyordu... Trump ve ekibi, DEMOKRATLAR'ın içinden Londra'ya uzanan ekolü hedefe alıyordu.
Bunlara "KÜRESELCİ" deniyordu. Londra işin beyniydi. Yani KÜRESELCİ tarafı... FETÖ meselesi de aynı şekilde ele alınmalıydı.
KÜRESELLEŞMENİN AYGITLARINDAN biriydi.
Amerika bunlarla mücadele ediyor, İngiltere'nin bu kısmına da "DESTEK OLMAYIN" mesajı yolluyordu. Türk devleti, hatta PKK'nın içindeki KÜRESELCİLERİ ayrı tutarak adım atmak, sonuç almak istiyordu. Yani FETÖ-PKK hedefti. Son 20 yıla bakıldığında bir şekilde damgasını her yerde görmenin zor olmadığı SOROS rüzgarı vardı. Bu küreselci ekol, elbette sadece siyasette boy gösteriyor değildi. Her yerde güçleri vardı.
Bu nedenle "TRUMP'IN HAYATI TEHLİKEDE" diye yazıyordum. Benden sonra DUGİN de aynı cümleleri kuruyordu. İşte bu EKOL'ün burada sanat camiasında da estirdiği rüzgar şiddetliydi.
Tıpkı AMERİKA'da olduğu gibi. Orada Hollywood neden TRUMP'a karşıydı! Neden burada Erdoğan'a karşılar!
Aynı sebeplerle... Fakat asla ve kat'a sanatçıların bilerek isteyerek siyasi bir duruş sergilediğini söylemiyorum.
Muhalif kimlikleri gereği bunları yapıyor olma ihtimalleri çok fazla. Hatta yazdığım bu dengeleri hiç duymama, hiç bilmeme ihtimali ise çok çok daha fazla. Duyguları yöneten akıllar, istedikleri siyasi sonucu almak için herkesi kullanırlar.
Bilmezsiniz, anlamazsınız.
Sahip çıkılan DEĞERLER, herkesi son karede operasyonda kullanılan figüre dönüştürür.
Örnek çoktur. Mesele DÜNYANIN, kimler tarafından nasıl yönetileceği meselesiydi.
Türkiye de, KÜRESELCİLER'e yakın organizasyonları budamak istiyordu. Trump gibi... Amerika'da da SOROS EKOLÜ basınç altındaydı, burada da... Konuları isimler üzerinden tartışınca başka, DEVLETLER üzerinden değerlendirince BAŞKA istasyonlara gidiliyordu. Osman Kavala'nın tutukluluk halinden anlıyoruz ki DEVLET, GEZİ'de SOROS'u ve ona yakın odakları merkezde görüyordu.
Olayı basit, masum, muhalif bir tepkinin üzerinde ele alıyordu.
Elbette GEZİ'ye çıkanların çok büyük bölümü KÜRESEL MÜCADELENİN TARAFI olarak orada değillerdi. Elbette arka planda ne olduğunu göremiyorlardı... Ancak gerçekte KÜRESEL bir SAVAŞ vardı ve Türkiye bunun merkezi seçilmişti. Mesele burada önem kazanıyor ve öndeki hassas noktalardan biri FETÖ- PKK olurken onlarla beraber SOROS EKOLÜ de tehlikeli olarak görülüyordu. Üzeri çiziliyordu. Sınırlar değişirken DEVLET, FETÖ-PKK-SOROS üçlüsüyle mücadeleye giriyordu...
Başlayan mücadelenin ritmini de artırıyordu. Mesele TAKSİM'in üzerinde ve dışındaydı... Böyle okumak olan biteni anlamaya yeterdi. Bence...