Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 22 Mayıs 2019

‘İrfan’ yeter yetmesine de...

Dış ve iç gelişmeleri sıkı bir şekilde takip ettikleri için neler olup bittiğini iyi bildikleri düşünülen okumuş çocuklardan bazılarının ülkemize yönelik saldırıları görmezden geldikleri, malum. Neden böyle yaptıklarını anlayabilmek ise oldukça zor bir mesele.

Eğitim düzeyi nispeten düşük olan insanımızın büyük çoğunluğunun, olup bitenleri güya bilgi sahibi olanlardan daha iyi kavrayabilmeleri ise, irfan sahibi olmaları ile alakalı.

Olup bitenler konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olup olmasalar bile, 'irfan' sayesinde kritik meselelerde tam da olması gerektiği gibi davranan milletimizin, ülkemiz üzerine tuhaf hesaplar yapanları ciddi şekilde şaşırttığı, bilinen hususlardan.

Türkiye'nin mutlaka kendi arzu ettikleri gibi davranması gerektiğini düşünen ve bunun için çabalayanların, saldırılarını şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdürecekleri konusunda şüphe yok.

Türkiye'nin yerli ve milli yöneticiler yerine uluslararası sömürü sisteminin emrinde olanlar tarafından yönetilmesi gerektiğine inanan içimizdeki beyinsizlerin dış mihraklara verdikleri desteği sürdüreceklerine de kesin gözüyle bakabiliriz.

Yakın dönemde yaptıkları saldırılarını milletçe püskürtmüş olsak da, ülkemize yönelik hesapları olan mihrakların saldırmaktan hiç vazgeçmedikleri hepimizce malum. Yenilgilerinden dersler çıkarmak suretiyle yen saldırı yöntemleri geliştirmekte oldukları da.

Türkiye'nin yürüyüşünü engellemek ya da zaafa uğratmak için akla gelen gelmeyen bütün yolları deneyerek saldırılarını sürdürenlerin içimizden de destek bulabiliyor olmaları, şanslı oldukları yönlerden.

Milletimizin irfanı sayesinde farkına varıp karşı koyduğu hususlarda okumuş çocuklardan bazılarının bırakın karşı koymayı adeta canla başla destek olmaları, bizim için ise ciddi bir şanssızlık.

IMF kapısı...

Ülkenin bir kısım siyasetçileri, işadamları, ekonomistleri ve aydınlarının dış kaynaklı saldırılara gönüllü bir şekilde destek vermeleri can sıkıcı. Çeşitli algılar üzerinden milletimizin kafasını karıştırmaları ise çok daha fazla can sıkıcı...

İstenileni yapmadığımız için ekonomik saldırılara uğradığımızı iyi bilen bu çevreler, karşı koyarken maruz kaldığımız zararları mümkün olduğu kadar büyük göstererek insanımızı teslim olma noktasına getirmeye çabalıyorlar.

Ülkemizi ekonomik açıdan köşeye sıkıştırmak için yapılan atakların temel hedefinin, ülke ve millet olarak bugün bulunduğumuz seviyenin gerilerine düşürülmemiz olduğu, çok açık oysa. Bunun, millet olarak her beraber kaybetmemiz manasına geldiğini anlamak da çok zor değil.

Güya iktidara gelebilme kavgası yapıyormuş gibi gözükenler, iktidarın saldırılara karşı mukavemetini kırmaya çalışıyorlar daha çok. İşbaşındakileri uzaklaştırmaya odaklanan bu çevrelerin, istediklerinin olması halinde uygulayabilecekleri alternatif bir programları ise yok.

Varılmak istenen hedefler arasında, Türkiye'nin tekrar IMF'ye müracaatını sağlamak da var belli ki... Zengin ülkelerin diğerlerini hizaya getirme mekanizması olan IMF'nin işlerimize müdahil olmasının ne demek olduğunu ise, tecrübe ile biliyoruz.

IMF işlerimize karışmaya başlarsa, ilk adımın dar ve orta gelirlilerin milli gelirden aldıkları payın düşüşü olacağı, malum. Bu da, maaş ve ücretlerin azalması, işçinin ve köylünün alabildiğine ezilmeleri, faizlerin ve enflasyonun gittikçe yükselmesi gibi şeyler demek. Sonuç, duvara toslamak…

Anlamaya irfanları yeter yetmesine, ama Gülümseyerek kandırmaya çalışanlar konusunda insanımızı uyarmak gerek...