Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

'Bırakın yapsınlar!..'

Eklenme Tarihi 18 Mart 2016

Hayır, konumuz Liberallerin meşhur "laissez-faire, laissezpasser" (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) sloganı değil. Ülkemizde ve yakın çevremizde olup biten ve kamu düzenini de altüst eden girişimler konusunda alabildiğince elastiki davranılması gerektiğini düşünüp 'bırakın yapsınlar' diyen ve bizim de böyle davranmamız gerektiğini savunanlar. Bunlar epeydir sahnede ve daha kalmayı da sürdürecekler... PKK bazı ilçelere çukur kazıp, barikatlar oluşturarak ne olduğunu kimsenin pek anlamadığı 'öz yönetim' peşinde mi koşuyor: 'Bırakın yapsınlar' diyor birileri. Hani akılları kesse, 'çukur kazıp, barikatlar oluşturarak öz yönetim ilan etmek'le memleket elden gitmez ya da benzeri sloganlar da üretecekler. Çukurlar ve barikatlarla dolu ilçeler olayının dünya üzerinde bir benzeri olmadığını ve hangi devlet olursa olsun böylesi bir durumu kabul etmeyeceğini biliyorlar oysa. Bu işleri emreden ve uygulayanlara söz söyleyebilecek cesaretleri olmadığı için de, güya barış çağrısı kılıfına sararak, devlete 'egemenlik haklarından vazgeç, vatandaşlarına hayatı zindan edenlere göz yum' dediklerinin de farkındalar tabii...
Aynı çevreler, PKK'nın 2015'in Temmuz'unda başlattığı terör saldırıları sırasında da, 'terör örgütü mensupları ne yaparsa yapsın, güvenlik güçlerinin müdahale etmemesi, hatta mümkünse cevap vermemesi gerektiğini' söyleyebilmişlerdi. Mesele yine aynıydı. Örgütün yapılmaması gereken işler peşinde koştuğunun farkında olsalar da laf dinlemeyeceğini biliyor, dolayısıyla güya barış yanlısı geçinerek güvenlik güçlerinin olup biteni sakin sakin seyretmesi gerektiğini savunabiliyorlardı.
Saf mı, aşırı romantik mi...
Karışıklıktan faydalanan PYD/ YPG, Suriye'nin kuzeyinde ve tabii ki bizim de güneyimizde, yerleşik Türkmen ve Arap nüfusu boşaltarak bir koridor devlet mi oluşturmak istiyor: 'Ne var canım bunda' diyorlardı; 'madem istiyorlar, bırakın kursunlar!'... PYD/YPG'nin kendileri gibi düşünmeyenleri tehcire zorlaması, insanları yerinden yurdundan etmesi, oluşturulmaya çalışılan koridorun aslında başka bazı güçlerin emperyalist hesaplarının bir gereği olması gibi şeyler, umurlarında bile değildi.
Dahası, Suriye'deki iç karışıklık sebebiyle ülkemize gelen ilk mülteci kitlesinin, PYD'nin Rojava'dan kovaladığı kendisi gibi düşünmeyen Kürtler yanında Araplar ve Türkmenlerden oluşması da dikkatlerini çekmiyordu, nedense. 'Birkaç ağaç'ın bahane olarak kullanıldığı Gezi Olayları sırasında, ülkenin 80 vilayetinde çıkartılmaya çalışılan karışıklık konusundaki yaklaşımları da aynıydı. Hayatlarını kaybedenler, etrafın yakılıp yıkılması sebebiyle kamu düzeninin adeta ortadan kalkması mesele değildi onlara göre... 'Bırakın yapsınlar' diyorlardı... Olup bitenler sebebiyle iktidarın iş yapamaz hale gelmesi en önemli beklentileriydi herhalde. İktidarın iş yapamaz hale gelmesi sonrası ne olacağı konusunda herhangi bir görüşleri var mıydı, bilinmez. Ama onlardan bunu isteyenlerin bir bildikleri vardı tabii... 'Saf' mı diyeceğiz bunlara; 'naif' ya da 'aşırı romantik' mi, bilinmez. Olup bitenleri sanki mahallelerde oynanan bir çocuk oyunu imiş gibi görüyorlar... Ama Ankara'da yaşanan son saldırı da gösteriyor ki, olup bitenler ciddi ve bunların arkasında da büyük hesaplar var!..