Tarihi 18 Kasım 2021

Öz menem

YILLAR önce Pentagon'dan bir üst düzey görevli şöyle diyordu: "Bekir bey! Siz farkında değilsiniz ama bugün İngiltere'den başlayarak Avrupa'nın ortasından tüm İpek Yolu boyunca Çin'e kadar gitseniz, Türkçe konuşarak anlaşırsınız. İkinci bir dile lüzum yok! Böylesine muazzam bir güce sahip başka ülke de yok" Ama defalarca yazdık ya… Bu ülkeyi içeriden sardılar diye. Manda gibi yönettiler. Darbeyle Başbakanlık koltuğuna oturacak isimler Amerikan elçiliğinde kulaklara fısıldandı. Ülkesini düşünmeye kalkanlara öyle tokatlar indirildi ki, nerden geldiğini anlayamadı. Bizi dış dünyadan izole etmek için kullanışlı elemanları hep iktidara taşıdılar. Türk dünyasından uzaklaşıp Batı hayranlığı içinde asimile etmeye kalktılar. 100 yıldır bu ülkenin diliyle oynadılar. Hostese "Gök götürü konuksal avrat", yumurtaya "Tavuksal fırlangaç" dememiz için baskı yemiş bir nesil olarak büyüdük. Bu saçmalıklarda başarılı olamadılar.
Ancak bazı kelimeleri dilimize pelesenk ettiler. Mesela Türk Cumhuriyetlerine gittiğimizde "Olanak, olasılık" dediğimizde bön bön yüzümüze baktılar.
Türklere tercümesini yapmak zorunda kaldık. Uluslararası karar vericiler, bizi müstemleke gibi yönetmek isteyenler, Türk dünyasından kopmamız, asla aynı dili konuşarak birleşmememiz için kolları sıvadı. 100 yıldır bugünlere hazırlandılar.
Çünkü biliyorlardı ki bir gün gelecek atalarımızın toprakları ile kucaklaşacaktık.
O gün geldi. Bugün Türk Dünyası Konseyi yeryüzüne büyük bir gövde gösterisiyle ilan edildi.
Merhum Haydar Aliyev 90'lı yılların sonunda Washington'u ziyaretinde, ünlü Georgetown Üniversitesi'nde bir konferans vermişti. Konuşmasını Türkçe yapan Aliyev'e toplantı sonrasında Washington'da görev yapan duayen bir Türk gazeteci şöyle dedi: "Sayın Cumhurbaşkanı ne güzel Türkçe konuşuyorsunuz?" Merhum Aliyev gülerek şöyle cevap verdi: "Tabi ki konuşuram. Men Türkem!"
Bu anekdotu bana aktaran gazeteci dostum şöyle ilave etti: "Haydar Aliyev'in bu cevabı karşısında o duayen Türk gazetecisinin yüz ifadesi ve şaşkınlığı hala gözümün önünden gitmiyor. Bekir Bey dostum nereden nerelere geldik. Yıllarca Azerbaycan'ın ve Türk Dünyası'nın Türkçe dışında kendi mahalli lisanlarını konuştuğu yalanıyla uyutulduğumuz yetmedi.
Bir asırdır ortak dilimiz Türkçe'mizi sadeleştiriyoruz yalanlarıyla bozmaya ve bizi soydaşlarımızla anlaşamaz hale getirmeye çalıştılar. Bizi birbirimizden habersiz bıraktılar. Hala da devam ediyorlar. Lakin Türklerin ayak sesi Polonya'dan Macaristan'dan, Bulgaristan ve Yunanistan'dan Kafkaslar'a, Avrasya ve Orta Asya'ya tüm İpek Yolu'ndan Ortadoğu ve İslam Dünyası'ndan hatta Uzak Doğu'dan gümbür gümbür geliyor.
Bu asrın Türkiye'nin ve Türk -İslam Dünyası'nın yüzyılı olacağını şelale gürültüsü gibi dünyaya haykırıyor!"
Tarihimizde ilk kez İslam dünyası ve Türk dünyasının bir lider, bir ağabey olarak bize baktığı, bizimle kucaklaştığı, gönülleri ve güçleri birleştirdiği bir dönemden geçiyoruz. Dışarıda bu manzarayı görünce kahrından ölen, planları ve çabaları suya düştüğü için deliren ülkeler var. Bunu gayet normal karşılıyorum. Ancak içimizden çıkan çatlak seslere kahrolmamak mümkün değil. Bir akademisyen çıkıyor "Eğer yabancı yatırım böyle artmaya devam ederse iktidar düşmez" diyerek adeta bu ülkeye para girmemesi, fabrika yapılmaması, istihdam oluşmaması için çağrı yapacak noktaya geliyor.
Türk ve İslam dünyası Türkiye'ye şu dönemde "BÜYÜK GÜÇ" ve "LİDER" olarak bakarken bazıları Eski Yokluklar Türkiye'sine geri dönmemiz için adeta kafa patlatıyor. Hayranı olduğu Batı dünya lojistik merkezi haline gelen Türkiye'ye mahkum olurken, ittihatçı kafalarımız "Aman bizim ülkemize para getirmeyin, üretim olmasın, ekonomi iyileşmesin, iktidar düşsün" diye yalvarıyor. Kim ne yaparsa yapsın, kim ne dersin hep söylüyoruz; Uçak kalktı artık. Dönüşü yok.
Özmenem diyen kalpler dünya ticaretinin kontrol yollarında birleşiyor, tek yumruk oluyor. Ne diyordu şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu? Haydi hatırlayalım;
"Ok bir kez çıktı yaydan… Geçtik düğünden, toydan… Şimdi hep meydan meydan... Söylenecek söz menem! ..." Evet ok bir kez çıktı artık yaydan. O gün, artık bugün!