Kirli ilişkiler ağı deşifre oluyor: CHP’li Özlem Çerçioğlu’ndan Hablemitoğlu suikasti şüphelisi Levent Göktaş'a ihale

Akademisyen ve yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'na yönelik; Fetullahçı Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen suikastin şüphelisi olarak Bulgaristan'dan getirilen emekli albay Levent Göktaş'ın, içerisinde yer aldığı kirli ilişkiler ağına ilişkin çarpıcı belgeler ortaya çıkmaya devam ediyor. Ele geçirilen belgeler ışığında CHP'li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun, Göktaş'ın şirketine 2018-200 yılları arasında 4 ihale verdiği ortaya çıktı.

Giriş Tarihi 04 Şubat 2023, 07:19 Güncelleme 04 Şubat 2023, 07:42
Kirli ilişkiler ağı deşifre oluyor: CHP’li Özlem Çerçioğlu’ndan Hablemitoğlu suikasti şüphelisi Levent Göktaş’a ihale

İÇİNDEKİLER

CHP'li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun, Hablemitoğlu suikastı şüphelisi Levent Göktaş'ın şirketine arasında 4 ihale verdiği belirlendi.. Konuyla ilgili Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

BİR SORUŞTURMA DAHA
CHP'li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu hakkındaki ihaleye fesat ve yolsuzluk iddialarına bir yenisi eklendi.

Daha önce FETÖ belediyeler imamı Erkan Karaaslan'a verdiği ihaleler ile ilgili hakkında çok sayıda dava açılan Çerçioğlu hakkında bir soruşturma daha başlatıldı.

Sabah gazetesinin haberine göre; Çerçioğlu'nun, akademisyen ve yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı şüphelisi olarak kırmızı bültenle aranırken Bulgaristan'da yakalanarak Türkiye'ye getirilen ve bir dönem avukatlığını yapan emekli Albay Levent Göktaş'ın sahip olduğu MLG isimli şirkete 2018-2020 yılları arasında 4 ihale verdiği ortaya çıktı.

FETÖ İMAMIN İHALE
Çerçioğlu 2018'de hakkında yürütülen soruşturmalar için avukat olarak Göktaş'ı görevlendirmişti.

Avukatı olarak görevlendirdiği Mustafa Levent Göktaş'a ait isminin baş harflerinden oluşan MLG isimli teknoloji şirketine ihale veren Çerçioğlu hakkında suç duyurusu yapıldığı ve Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bu konuda soruşturma başlattığı bildirildi.

Çerçioğlu, daha önce de FETÖ Belediyeler İmamı Erkan Karaaslan'a verdiği ihalelerin de aralarında olduğu usulsüz ihaleler nedeniyle hakkında açılan davalarda da yargılanıyor.


TÜRKİYE İADESİNİ TALEP ETMİŞTİ
Alınan bilgiye göre, akademisyen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun 18 Aralık 2002'de silahlı suikast sonucu öldürülmesi olayının faillerinden olan ve hakkında kırmızı bülten bulunan Göktaş'ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında "tasarlayarak öldürme" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçlarından 5 Eylül 2022'de Bulgaristan'dan iadesi talep edilmişti.

Göktaş'ın Türkiye'ye iadesine yönelik talep, Filibe İstinaf Mahkemesinin bugün aldığı kararla kabul edildi. Kararın nihai nitelikte olduğu belirtildi.

Hablemitoğlu suikastının en karanlık ismi



KOD ADI: METE
Suikastın kilit ismi Nuri Gökhan Bozkır, suikastın işlendiği günü anlattığı ifadesinde, "Mete Levent Göktaş'ın görevlerdeki kod ismidir." demişti.


*Necip Hablemitoğlu

TAKVİM.COM.TR AYDIN KÖSTEM DOSYASINI AÇMIŞTI
Necip Hablemitoğlu suikastıyla ilgili açılan dava bugüne kadar gölgede kalan ve cinayetin en karanlık isimlerinden biri, davanın da dört numaralı sanığı Aydın Köstem'e ışık tutuyor. Ankara'da yıllardır "derin devletçilik" oynayan bir ekibin kritik ismi olarak da dikkat çeken silah tüccarı Köstem, Hablemitoğlu'nu FETÖ adına öldürtmek isteyen Enver Altaylı ile suikastı gerçekleştiren Levent Göktaş ekibini buluşturdu.

Aydın Köstem'den ele geçen belgeler, gerçekler ortaya çıkmasın diye yürüttüğü perdeleme faaliyetleri, bir sivil olarak üst düzeyde askeri irtibatları ve girdiği para trafiği adım adım iddianamede anlatıldı. İşte Takvim.com.tr farkıyla Hablemitoğlu suikastindeki en karanlık isimlerden biri olan Aydın Köstem'le ilgili iddianameden çarpıcı tespitler...


18 Aralık 2002 günü Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Portakal Çiçeği Sokak 40 numarada bulunan evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu'yla ilgili tam 20 yıl sonra tamamlanan iddianame, cinayetin aydınlatılması adına çarpıcı tespitler içeriyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca 10 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, dosyanın sanıklarına nasıl ulaşıldığına ilişkin anlatımlara yer verildi. Savcılık, 2015 yılı başları itibariyle bazı ifadeler ilk defa, bazı ifadeler ise yeniden alınmak suretiyle soruşturma dosyası yeniden incelemeye alınarak, şüpheli şahıslara ulaşabilmek, gerekli tüm şahıslara ilişkin HTS kayıtlarını, konum bilgilerini analiz edilebilmek amacıyla, olay tarihinden 6 ay önce başlamak ve olay tarihinden 6 ay sonra sona ermek kaydıyla 1 yıllık tüm Türkiye'de kullanılan GSM ve sabit hatlarının Call Deatail Records (CDR) (arama detay kayıtları) verileri soruşturma dosyasına getirtti. Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan da gelen istihbarat notlarıyla yürütülen soruşturmada cinayetin karanlık ismi Aydın Köstem'le ilgili çarpıcı tespitler ortaya çıktı.

*Hablemitoğlu suikastıyla ilgili Levent Göktaş-FETÖ ilişkisi haberimizi okumak için fotoğrafa tıklayın

Hablemitoğlu'nu FETÖ adına öldürtmek isteyen Enver Altaylı ile suikastçı Levent Göktaş'ın ekibini buluşturan Aydın Köstem, davanın da 4 numaralı şüphelisi olarak iddianameye girdi. İlk olarak Enver Altaylı'nın telefon trafiği incelemeye alındı. Altaylı'nın, Mustafa Özcan'la ilk irtibatının 31 Ağustos 2002'de olduğu anlaşıldı. Sonrasında ise sık sık görüşmeler yapıldığı belirlendi.

Altaylı, suikastı gerçekleştiren Özel Kuvvetler Komutanlığındaki isimlerle irtibatı Aydın Köstem üzerinden sağladı. Enver Altaylı ile Aydın Köstem arasında 108 kez telefon irtibatı bulundu. Köstem ile Levent Göktaş arasında da 109 kez irtibat kurulduğu anlaşıldı. İddianamede FETÖ ile Özel Kuvvetler Komutanlığındaki isimlerle Aydın Köstem'in bağlantı kurduğu şöyle anlatıldı: "Alınan tüm ifadeler, HTS kayıtları, ele geçen belgelerden olay tarihinde, şüpheli Aydın KÖSTEM ile Enver ALTAYLI ve Mustafa ÖZCAN arasında kurulan ilişki, maktul Necip HABEMİTOĞLU'na yapılan baskı, Aydın KÖSTEM'in, 2002 yılında FETÖ/PDY lideri olan Fetullah GÜLEN'e olan bakışı, Enver ALTAYLI ile kurduğu yakın diyalog, onun emrinde çalışan biri gibi hareket etmesi, maktul üzerinde, maktulü öldürecek olan Mustafa Levent GÖKTAŞ ile Enver ALTAYLI'yı tanıştırarak, irtibatlandırması, olaydaki diğer şüpheli Nuri Gökhan BOZKIR ile geçmişten gelen diyaloğu, Aydın KÖSTEM'in, maktul Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi eyleminde Mustafa Levent GÖKTAŞ'ı, Enver ALTAYLI ile birlikte azmettiren konumunda olduğunu göstermektedir."


*Levent Göktaş

LEVENT GÖKTAŞ'A AYDIN KÖSTEM ÜZERİNDEN ULAŞILDI
İddianamede FETÖ'nün Aydın Köstem üzerinden Levent Göktaş'a nasıl ulaştığı şöyle anlatıldı: "Olay tarihinde, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığına bir şekilde adı geçen maktul Necip HABLEMİTOĞLU'nu FETÖ/PDY ile ilgili çalışmalarından vazgeçiremeyen Mustafa ÖZCAN ve Enver ALTAYLI'nın, Aydın KÖSTEM üzerinden ulaştıkları aynı dönemde bir anda Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olmak isteyen Özel Kuvvetler Komutanlığı Muhabere Arama Kurtarma Alay Komutanı Mustafa Levent GÖKTAŞ ile maktul Necip HABLEMİTOĞLU konusunda görüşmeler içerisinde oldukları, sonraki süreçte ise maktul Necip HABLEMİTOĞLU'nun, şüpheli Mustafa Levent GÖKTAŞ tarafından kurulan suç örgütü tarafından öldürüldüğü, Mustafa ÖZCAN, Enver ALTAYLI ve Aydın KÖSTEM tarafından şüpheli Mustafa Levent GÖKTAŞ'ın bu suça azmettirildiği yapılan soruşturma sonucunda anlaşılmaktadır. Soruşturmanın en başından bu yana maktulün öldürülmesi eylemini gerçekleştirdiği ifade edilen, şüpheli Mustafa Levent GÖKTAŞ'a bağlı hareket eden Ahmet Tarkan MUMCUOĞLU ve Fikret EMEK'in ne şekilde bu eylemi gerçekleştirdikleri bu kişilere ilişkin başlık altında belirtilmiştir."

FETÖ ile Göktaş arasında köprü görevi gören Aydın Köstem, iddianamenin 4 numaralı sanığı olarak yer alıyor. Savcılığın hazırladığı iddianamede 'paramiliter' olarak tanımlanan Köstem için "Aydın Köstem sivil bir şahıs olmasına rağmen nasıl bu şekilde üst düzey askeri personelle irtibat kurduğu, Enver Altaylı'ya Levent Göktaş'la olan görüşmesinde aracılık yaptığı hususu akla gelebilir" ifadesi yer alıyor.

Savcılık, "Bu kişiyi tanımak açısından açık kaynaktan yapılan araştırmada, Sovyet yapımı silahların Türkiye'deki pazarlayıcılarından olduğu, silah şirketinin sahibi olduğu, MİT'teki ÖKK orjinli emekli subayların bu şahıs ile irtibat kurarak Rus yapımı bazı silahları Türkiye'ye getirmeye çalıştığı ifade ediliyor. Aydın Köstem ismi karşımıza, asker bazı şahıslar ile sivil bir insan olmanın ötesinde irtibatı olan biri olarak çıkmakta" değerlendirmesini yapıyor.


*Enver Altaylı

HABLEMİTOĞLU CİNAYETİNDE 900 BİN DOLARLIK ANLAŞMA
İddianamede yer alan en çarpıcı tespitlerden biri de, 900 bin ABD dolarlık Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi eylemi öncesi yapılan bir anlaşma. İşte çarpıcı tespitler: "ALTAYLI'nın Aydın KÖSTEM ile birlikte 02/10/2002 tarihinde Mustafa ÖZCAN ile Ankara ilinde yüz yüze görüştükten sonra, 03/10/2002 tarihinde yine Aydın KÖSTEM ile birlikte ilk defa Özel Kuvvetler Komutanlığına giderek, Mustafa Levent GÖKTAŞ ile tanışıp, görüşme gerçekleştirmesi, bu görüşme sonrası Mustafa ÖZCAN ile telefon yolu ile irtibatlanması, Mustafa ÖZCAN ile Enver ALTAYLI arasında bu dönemde gerçekleşen yoğun irtibatlanma, aynı dönemde Enver ALTAYLI ile Aydın KÖSTEM arasında Aydın KÖSTEM ile de Mustafa Levent GÖKTAŞ arasında gerçekleşen yoğun irtibatlanma, Enver ALTAYLI'nın Serhat ILICAK'ı Siemens şirketinin kendilerine verdiği, güvenli gördükleri cihaz üzerinden arayarak, biz Levent GÖKTAŞ ile görüştük, mutabık kaldık, siz çalışmalarınıza başlayın demesi, 12/08/2003 tarihinde Ali Serhat ILICAK ve Enver ALTAYLI'nın Osman TUNCER ve Nizamettin AFŞAR banka hesapları üzerinden yaklaşık 900.000 ABD dolarını alması hususları birlikte düşünüldüğünde, söz konusu bu paranın Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi eylemi öncesi yapılan bir anlaşma parası olduğu kanaatini vermektedir. Zira, Mustafa ÖZCAN'ın Necip HABLEMİTOĞLU'nun engellenmesi yönünde Enver ALTAYLI'ya ilettiği yoğun talepleri karşısında, Enver ALTAYLI'nın iş adamı olan ve Almanya ülkesinde yaşayan Ali Serhat ILICAK'tan ne gibi bir yardım istemiş olabileceği sorusu akla gelmektedir. Enver ALTAYLI burada Ali Serhat ILICAK'tan Almanya ülkesindeki çevresi üzerinden Siemens Şirketi ile Genelkurmay Başkanlığı arasında geçen ihale sürecinde Siemens Şirketi adına aracılık rolü için bağlantı kurmasını istediği düşünülmektedir. Enver ALTAYLI'nın, Necip HABLEMİTOĞLU'nun engellenmesi konusunda Mustafa Levent GÖKTAŞ'tan yardım istemesi, onunla temas kurması, sonucunda Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi için şüpheli Mustafa Levent GÖKTAŞ'ı azmettirmesi düşünüldüğünde ise, cinayetin işlenmesi sürecinde yer alan bazı kişiler için para temin edilmesi ihtiyacının, bahsedilen ihale sürecinden alınan komisyon parası ile karşılandığı kanaati oluşmaktadır. Aydın KÖSTEM'in, Enver ALTAYLI'dan istediği 30.000 dolar para da bu amaçla istenilen ve verilen bir paradır. Söz konusu ihale sözleşmesi 03/07/2003 tarihinde imzalanmış olsa da Nizamettin AFŞAR'ın alınan ifadesinden ihale sürecinin 2002 yılı içerisinde başladığı bilinmektedir. İhale sözleşmesinin imzalanmasından sonra Nizamettin AFŞAR ve Osman TUNCER hesaplarına gönderilen söz konusu paraların, bu kişilerin hesabından Ali Serhat ILICAK ve Enver ALTAYLI tarafından çekildikten sonra, cinayette rolü olan şüphelilerden Aydın KÖSTEM hariç kime dağıtıldığına dair net bir tespit yapılamamaktadır. Şüpheli Ali Serhat ILICAK'ın olay tarihinde Mustafa ÖZCAN ve Enver ALTAYLI ile birlikte hareket ederek Enver ALTAYLI için olayda kullanılacak paranın getirilmesi konusuna aracılık yaptığı hususunda kuvvetli suç şüphesi bulunmakla, şüphelinin yurt dışında yaşaması, başka suçlardan yakalama kararı bulunması nedeniyle hakkında kasten adam öldürme suçuna yardım etmekten Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 2022/12520 D.İş. sayılı kararı ile yakalama emri çıkarılmıştır."


*Aydın Köstem

AYDIN KÖSTEM'İN KÖSTEBEKLERİ Mİ VAR?
FETÖ ile Levent Göktaş suç örgütü arasında köprü görevi gören iddianamenin 4 numaralı sanığı Aydın Köstem'in, hakkında yurtdışına çıkış yasağı kararının ardından adliyede giriştiği şaibeli işler de şöyle anlatıldı: "Şüpheli Aydın KÖSTEM hakkında, soruşturmanın başında yapılan tespitler sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığımızın talebi üzerine 25/03/2019 tarihinde tedbiren yurt dışına çıkışının yasaklanması şeklinde adli kontrol kararı alındığı, şüphelinin bu durumu öğrendikten sonra adliyeye gelerek bu karar itiraz ettiği, 2020 yılı Şubat, Mart ve Mayıs aylarında şüpheli Aydın KÖSTEM'in Ankara Sulh Ceza Hakimlikleri kaleminde çalışan zabıt katibi Cem isimli şahıs ile görüşmelere başladığı, yaptığı görüşmelerde hakkındaki yurt dışı çıkış yasağını kaldırmaya, Adliye'de görevli bir Sulh Ceza Hakimine ulaşmaya çalıştığı tespit edilmiştir.


*Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002'de Ankara'da suikaste kurban gitti

HABLEMİTOĞLU CİNAYETİNDEKİ ROLÜNÜ ADLİYEDE AÇIK VEREREK NASIL İFŞA ETTİ?
Şüpheli Aydın KÖSTEM'in Erol isimli şahısla 19/12/2019 tarihinde yapmış olduğu görüşmede, hakkında konulan yurt dışı çıkış yasağı kararının şüpheli Nuri Gökhan BOZKIR ile ilgili olduğunu bile bilme imkanı yokken karşısındakine alınan kararın şüpheli Nuri Gökhan BOZKIR'dan ötürü yani maktul Necip HABLEMİTOĞLU cinayeti ile ilgili alınmış olduğunu belirtmektedir. Kendisi hakkında adli kontrol kararı talep yazımıza Sulh Ceza Hakimliği kaleminden bir şekilde ulaşmış olsa bile, bu talebimizde şüpheli Aydın KÖSTEM ile birlikte Nizamettin AFŞAR hakkında adli kontrol talep edildiği, şüpheli Nuri Gökhan BOZKIR isminin geçmediği, ancak şüpheli Aydın KÖSTEM'in, şüpheli Enver ALTAYLI'nın yakın adamı Nizamettin AFŞAR ismini öğrendikten sonra, hakkındaki adli kontrole neden olan suçun, eskiden adamı gibi çalıştığı şüpheli Enver ALTAYLI ve şüpheli Nuri Gökhan BOZKIR ile ilgili olduğunu dolayısıyla maktul Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi konusundan ötürü olduğunu anlamaktadır. Bu sebeple de karşıdaki Erol isimli şahsa hakkındaki adli kontrol kararının şüpheli Nuri Gökhan BOZKIR ile ilgili olduğunu söylemektedir. Şüpheli Aydın KÖSTEM'in, Nizamettin AFŞAR ismini öğrendikten sonra, kendisini maktul Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi olayı nedeni ile yakalanan Nuri Gökhan BOZKIR ile ilişkilendirmesi şüpheli Aydın KÖSTEM'in maktul Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi olayında yer aldığını ayrıca gösterir bir durumdur."


*Hablemitoğlu suikastından görüntüler

HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ ÖNCESİ YOĞUN TRAFİK
Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi eyleminden ötürü, Türk Ceza Kanunu 38/1 delaletiyle TCK 82/1-a ve TCK 53/1 maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması istenen Aydın Köstem'in, siukast öncesi yoğun trafiği de şöyle anlatıldı: "05/11/2002'de saat 08.51-09.08 arasında A.KÖSTEM'in sabit hat üzerinden önce E.ALTAYLI'nın kullanıcısı olduğu GSM hattını daha sonra L.GÖKTAŞ'ın kullanıcısı olduğu GSM hattını aradığı, hususları belirlenmiştir. Bu kapsamda, L.GÖKTAŞ ile E. ALTAYLI arasında birebir iltisak görünmemesine özen gösterdikleri, 04/11/2002 tarihinde BELPA tesisleri civarındaki bölgede E.ALTAYLI, N.AFŞAR ve M.ÖZCAN'ın beraber saat 15.00-16.00 sularında sinyal verdikleri, anılanların A.KÖSTEM aracılığıyla bir araya geldikleri, toplantıya katılmadığı değerlendirilen A.KÖSTEM aracılığıyla ve ankesörlü telefonlar aracılığıyla irtibat kurmalarının, ayrıca E.ALTAYLI'nın toplantıya gitmeden önce M.ÖZCAN ile iltisaklanmasının dikkati çekici olduğu değerlendirilmektedir...



*Hablemitoğlu suikastı nedeniyle aranan Levent Göktaş Bulgaristan'da tutuklu bulunuyor

Burada yapılan tespitler de, Cumhuriyet Başsavcılığımızın 11/03/2020 tarihli dosya inceleme tutanağında konu edilen Mustafa ÖZCAN Enver ALTAYLI ilişkisini, Enver ALTAYLI Aydın KÖSTEM ilişkisini, Aydın KÖSTEM'in de Mustafa Levent GÖKTAŞ ile olan ilişkisini doğruladığı, Mustafa ÖZCAN'ın Ankara iline gidip gelmeleri neticesinde bu kişiler arasında başlayan görüşme trafiklerini, Enver ALTAYLI ile Mustafa Levent GÖKTAŞ arasında direk görüşme yapılmadan Aydın KÖSTEM üzerinden görüşmeler gerçekleştirdiklerini, birlikte Kızılcahamam ve Özel Kuvvetler Komutanlığının Kirazlıdere'deki yerleşkesinde (Bahçelievler konumu) bir araya geldiklerini, olay tarihine yaklaşan süreçte bu kişiler arasında sıklaşan görüşme trafikleri, teknik anlamda açık bir şekilde ortaya konulmaktadır. Nuri Gökhan BOZKIR'ın Zihni ÇAKIR'a aktarımı sonucu Zihni ÇAKIR'ın alınan ifadesinde ortaya çıkan maktul Necip HABLEMİTOĞLU için kurulan Mustafa ÖZCAN Enver ALTAYLI ilişkisi Enver ALYALI'nın Özel Kuvvetler Komutanlığı bağlantıları, sonucunda Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisindeki kişilerce gerçekleştirilen Necip HABLEMİTOĞLU'nu öldürmeye giden süreç HTS irtibat trafiğinden ortaya konulabilmektedir. Devam eden soruşturma işlemlerinde ifadesi alınan Enver ALTAYLI'nın yakın adamı olan Nizamettin AFŞAR'ın beyanları ile de Enver ALTAYLI'nın Mustafa ÖZCAN ile yaptığı görüşmeler neticesinde Mustafa Levent GÖKTAŞ ile yapılan anlaşma sonrasında Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi eyleminin işlenmesi net bir biçimde ortaya çıkacaktır."

KÖSTEM SORUŞTURMAYI NASIL MANİPÜLE ETMEYE ÇALIŞTI?
Hablemitoğlu suikasti iddianamesinin 3 numaralı sanığı Enver Altaylı'nın şoförü Nizamettin Afşar'ın soruşturmadaki itirafları sonrası Aydın Köstem'in manipülasyonu da şu şekilde anlatıldı: "Son olarak, Nizamettin AFŞAR'ın alınan ifadesinde; "...Cumhuriyet Başsavcılığınızca gözaltına alındıktan sonra ikinci gözaltı süresinin uzatımı için nezarethanede beklerken Aydın KÖSTEM ile yan yana geldim. Aydın KÖSTEM burada bana "sen yokken biz Enver abiyle Özel Kuvvetlere gitmiştik, onun tarihini, ayını hatırlıyor musun? 2003'müydü 2004'müydü" diye bana sordu. Ben de kendisine cevap vermedim..." Aydın KÖSTEM ile ilgili geçen beyanı incelendiğinde, Aydın KÖSTEM'in bu şekilde Nizamettin AFŞAR ile diyaloğa girmesinin sebebinin, soruşturma sürecinde Nizamettin AFŞAR'ın vereceği ifadede, Aydın KÖSTEM'in Enver ALTAYLI ile birlikte Mustafa Levent GÖKTAŞ'ın yanına Özel Kuvvetler Komutanlığına gitmiş olduğunu söyleyecek olması halinde olay tarihinden sonraki (18/12/2002) bir tarih olan 2003 ve 2004 yılını söylemesini sağlamaya çalışmaktır. Oysaki Aydın KÖSTEM'in Enver ALTAYLI ile Mustafa Levent GÖKTAŞ'ın yanına gitmiş olduğu tarih, yukarıda Nizamettin AFŞAR ifadesi, HTS analizleri ile anlatılarak ortaya konulan 03/10/2002 tarihidir. Aydın KÖSTEM, Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi eylemine ilişkin soruşturma dosyasında Nizamettin AFŞAR ile birlikte hakkında daha evvelden tedbir amaçlı yurt dışı çıkış yasağı şeklinde adli kontrol kararı konulan ve bu durumu bilen birisidir. Söz konusu bu karar için, Cumhuriyet Başsavcılığımıza değişik tarihlerde gelerek itiraz dilekçeleri vermiştir. Nizamettin AFŞAR ile birlikte gözaltına alınacağını düşündüğü halde gözaltı işlemleri sırasında Nizamettin AFŞAR'a sen de mi buradasın diyerek gözaltına alınma sürecindeki konuyu bilmiyormuş gibi davranarak Nizamettin AFŞAR'ın vereceği ifadede tarihler hususunda onu yönlendirmeye çalışmaktadır."

PEKİ KİM BU KARANLIK İSİM AYDIN KÖSTEM?
İddianamede Aydın Köstem'in kim olduğu da şöyle anlatıldı: "Aydın KÖSTEM isimli şahıs 03/02/2022 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızca göz altına alınmış olup, 13/02/2022 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü Tem Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu ifadesinde; "1954 yılında Adana ilinde doğdum. İlkokulu Ankara Bahçelievler semtinde bulunan Alparslan İlkokulunda tamamladım. Ortaokul ve Lise eğitimimi Bahçelievler Deneme Lisesinde tamamladım. 1973 yılında İstanbul İktasadi ve İdari İlimler Akademisini kazandım. 1976 yılında ailevi sebeplerden eğitimimi tamamlayamadan ayrıldım. Babama ait inşaat malzemeleri satışı yapan şirkette yönetici olarak çalıştım. 1982 yılı içerisinde iflas ettik ve işletmeyi kapattık. 1983-1984 yıllan arasında Datça da Motel işlettim. 1985-1987 yıllan arasında ENKA Holding Ankara Temsilciliğinde yönetici pozisyonunda çalıştım. 1987-1991 yıllan arasında Bayındır Holding de yönetici pozisiyonunda çalıştım. 1991-1996 yılları arasında Kuzey Irak ülkesinde bulundum. 1996-1998 yılları arasında Arnavutluk ülkesinde Gintaş firmasında yönetici pozisyonunda çalıştım. 1999 yılı içerisinde Aydın KÖSTEM adına danışmanlık şirketi kurdum ve 2005 yılına kadar inşaat fırmalarına yurtdışında ve yurt içinde danışmanlık hizmeti sundum. 2006-2009 yıllan arasında Kuzey Irak ülkesinde bulundum. 2009-2011 yılları arasında Lübnan ülkesinde bulundum. 2012-2017 yılları arasında çeşitli firmalara danışmanlık hizmeti sundum. 2017 yılından itibarende herhangi bir işle uğraşmıyorum. 1980 yılı içerisinde eşim Işık KÖSTEM ile evlendim, Eşim Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde sınıf öğretmeni olarak çalışmaktadır. 1982 yılı içerisinde oğlum Arda KÖSTEM doğdu. Şuan Birleşmiş Milletler de UNİDO yarı zamanlı kıdemli danışman olarak Kahire de çalışmakta. 1987 yılı içerisinde kızım Meriç KÖSTEM doğdu. Şuan Londra da kendi adına tasarım ve grafik üzerine şirketi bulunmaktadır.

SİVİL AMA NASIL BÖYLE ÜST DÜZEY ASKERİ İLİŞKİ AĞI KURDU?
Aydın KÖSTEM sivil bir şahsı olmasına rağmen nasıl bu şekilde üst düzey bir askeri personel ile irtibat kurduğu, Enver ALTAYLI'ya Mustafa Levent GÖKTAŞ ile olan görüşmesinde aracılık yaptığı hususu akla gelebilir, bu kişiyi tanımak açısından açık kaynaktan yapılan araştırmada Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı olan Mehmet EYMÜR, Aydın KÖSTEM hakkında kendisin kaleme aldığı, kurucusu ve yazarı olduğu "www.atin.org" adlı internet sitesinde, 28/10/2000 tarihli "Uyuşturucudan Susurluk'a 25-Bir Dolandırıcı ve İki Olay" başlıklı bir yazı yazmış olduğu, burada, Aydın KÖSTEM hakkında, Sovyet yapımı silahların Türkiye'deki pazarlayıcılarından olduğu, TEM isimli silah şirketinin sahibi olduğu, MİT'teki ÖKK orjinli emekli subayların bu şahıs ile irtibat kurarak Rus yapımı bazı silahları Türkiye'ye getirmeye çalıştıklarını ifade ettiği, ayrıca Aydın KÖSTEM ile ilgili bu şahsın Mehmet Cemal KULAKSIZOĞLU ve Rüzgar Güvenliğin sahibi İrfan ÖZCAN ile aynı ekipten olduğunu belirtilmiştir. Söz konusu yazı Aydın KÖSTEM tarafından 19/02/2019 tarihinde Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliğine yapılan yazılı başvuru ile kaldırılmak istenmiştir. Mehmet Cemal KULAKSIZOĞLU hakkında yapılan açık kaynak araştırmasında ise, bu şahsın, 13/05/1998 tarihinde İnsan Hakları Derneği Başkanı olan Akın BİRDAL'ı öldürmeye teşebbüs eden Semih Tufan GÜLALTAY'ı bu suça azmettirmekten sanık olarak yargılanmış biri olduğu, İrfan ÖZCAN'ın sahibi olduğunu belirttiği Rüzgar Güvenlik isimli işyeri hakkında yapılan açık kaynak araştırmasında ise, Akşam Gazetesi yazarı olan Cengiz ERDİNÇ'in 03/08/2008 tarihli haberinde, Rüzgar Güvenliği kastederek buranın, Yeşil Kod adlı Mahmut YILDIRIM, Korkut EKEN, Semih Tufan GÜLALTAY ve Cem ERSEVER isimli şahısların uğrak yeri olarak kullanıldığının belirtildiği, 1993 yılında öldürülen Uğur MUMCU'nun evini gören bir noktada olduğu ve buranın şüpheli bir yer olarak addedildiği ifade edilmiştir. Söz konusu bu açıklamalardan da görüleceği üzere Aydın KÖSTEM ismi karşımıza, asker bazı şahıslar ile sivil bir insan olmanın ötesinde irtibatı olan biri olarak çıkmakta, şüpheli Aydın KÖSTEM'in alınan ifadesinde de, kendisinin bazı asker şahıslar ile olan irtibatını ifade ettiği görülmektedir. İşte bu durumu bilen Enver ALTAYLI, Mustafa Levent GÖKTAŞ'a ulaşmak için bu hususta Aydın KÖSTEM ile temasa geçmektedir.


*FETÖ lideri Fetullah Gülen'in veliahtı olarak gösterilen Mustafa Özcan

İFADELERİNDE SÜREKLİ YALAN SÖYLEYİP GERÇEĞİ NASIL PERDELEDİ?
Aydın Köstem'in gözaltı sürecindeki ifadelerinde nasıl çarpıtmalarda bulunduğu, gerçeğin anlaşılmaması için nasıl perdeleme işine kalkıştığı da iddianamede şöyle anlatıldı: "Aydın KÖSTEM'in alınan ifadelerinde, Enver ALTAYLI ile Mustafa Levent GÖKTAŞ'ı tanıştıran kişinin kendisi olduğunu, 2002 yılı içerisinde Enver ALTAYLI'nın talebi üzerine bu görüşmenin olduğunu, Özel Kuvvetler Komutanlığının Ankara Kirazlıdere'ki yerleşkesine Enver ALTAYLI ile birlikte gittiklerini, sonrasında belki bir sefer daha gittiğini, burada Enver ALTAYLI'nın Mustafa Levent GÖKTAŞ ile Özbekistan, Kırgızistan ve Afganistan'da bulunan Özel Kuvvetler unsurlarının sivil kişilerle irtibatına dair görüşmeler yaptığını ifade etmiştir. Ancak, Enver ALTAYLI'nın Mustafa ÖZCAN ile olan görüşmelerinden sonra, önce Halil ŞIVGIN üzerinden yapılan, Necip HABLEMİTOĞLU'nu, FETÖ/PDY ile ilgili olan konuşmalarından, çalışmalarından vazgeçirebilmek için kurulan diyalog çabası, bunda başarılı olunamayınca da Mustafa ÖZCAN'ın, Necip HABLEMİTOĞLU'nu engelleyebilmek için yaptığı ısrar üzerine, Enver ALTAYLI'nın kendince gizli bir şekilde, Aydın KÖSTEM üzerinden, Mustafa Levent GÖKTAŞ ile başlayan irtibatı, bu hususta tespit edilen görüşme trafikleri, doğrudan irtibatlanmadan Aydın KÖSTEM üzerinden Enver ALTAYLI ve Mustafa Levent GÖKTAŞ'ın birden fazla kez bir araya gelmeleri, 03/10/2002 tarihinde ÖKK'nın Kirazlıdere yerleşkesinde, 18/10/2002 tarihinde Ankara/Kızılcahamam'da yapılan buluşmalar, bu görüşmelerin cinayet döneminde yoğunlaşması, aynı dönemde Mustada ÖZCAN ile Enver ALTAYLI arasında yaşanan çoğunlukla aracılar üzerinden yapılan irtibatlanmalar, Nizamettin AFŞAR'ın bu hususta vermiş olduğu; "...Mustafa ÖZCAN Enver ALTAYLI'ya hitaben Bu Necip ile ilgili Halil ŞIVGIN'la meseleyi konuştuk ancak halledemedik, bu adam hizmet hareketine zarar veriyor, zarar vermeye de devam edecek, bu işi halletmemiz lazım, sizin yardımınızı istiyorum" diyordu. Enver ALTAYLI'da Mustafa ÖZCAN'a "Haklısınız hocam, nasıl yardımcı olalım" şeklinde cevap veriyordu. Devamında Enver ALTAYLI Mustafa ÖZCAN'a "Cezaevinde bir arkadaşımız var, çıkmasına 1-1,5 yıl var, ona hallettirebiliriz, isterseniz biraz bekleyelim." şeklinde konuşuyordu. Mustafa ÖZCAN da Enver ALTAYLI'ya "1-1,5 yıl çok geç olur Enver abi" diye karşılık verdiğini hatırlıyorum. Sonrasında Enver ALTAYLI Mustafa ÖZCAN'a "Ben bir Almanya'ya gideyim, bu meseleyi Serhat ile görüşeyim, dönüşte sizi arayacağım" dedi... 2002 yılı sonbahar ya da kış başı gibi bir gün akşam Enver ALTAYLI beni ev telefonundan aradı, yarın sabah gel, Özel Kuvvetler Komutanlığına gideceğiz dedi. Bende yarın sabah için daha önceden dişimle yaşadığım bir sıkıntıdan dolayı, dişçiden randevu aldığımı kendisine söyledim. O da bana iyi sen git ben başımın çaresine bakarım dedi..." şeklindeki ifadesi, "...Enver ALTAYLI Mustafa ÖZCAN ile yaptığı son görüşmeden bir kaç gün sonra bu siemens telefon üzerinde Almanya'yı Serhat ILICAK'ı aramıştı. Görüşme sırasında Enver ALTAYLI'nın bulunduğu odanın kapısı açıktı, ben konuşulanları duyuyordum. Telefonda Enver ALTAYLI Serhat ILICAK'a "Serhatcığım ben Levent GÖKTAŞ ile görüştüm, biz mutabık kaldık, siz çalışmalarınıza başlayın, bir sıkıntı vesaire bir şey olursa beni arayabilirsin" şeklinde diyordu..." şeklindeki ifadesi karşısında, Aydın KÖSTEM-Emver ALTAYLI- Mustafa Levent GÖKTAŞ arasında kurulan irtibatın Aydın KÖSTEM'in ifade ettiği gibi pek de Özbekistan, Kırgızistan ve Afganistan'da bulunan Özel Kuvvetler unsurlarının sivil kişilerle irtibatına dair görüşmeler olmadığını, kaldı ki bu kişilerin bu konuları görüşebilmelerini gerektirecek hiç bir resmi görevlerinin de bulunmadığını, görüşmelerindeki asıl konunun maktul Necip HABLEMİTOĞLU'nu Mustafa Levent GÖKTAŞ üzerinden engellemek olduğunu göstermektedir."


*Aydın Köstem'in evinde bulunan raporda 1 numara olarak bahsedilen Enver Altaylı

3 SAYFALIK RAPORDAKİ KOD NUMARALARI
Dosyanın tutuklu sanıklarından olan Aydın Köstem'in evinde yapılan aramalarda ele geçirilen dijital materyallerden, 1'den 34'e kadar numaralandırılmış maddeler halinde 3 sayfadan oluşan 'ABD istihbarat örgütü CIA' şeklinde başlayan rapor bulundu. Köstem raporla ilgili soruya, "Lobi faaliyetlerinde kullansın diye Amerika'da yaşayan kardeşime gönderdim. O da yakın ilişki içerisinde bulunduğu eski bir senatöre okuduğunu söyledi" yanıtını verdi.

Rapor içerisinde kişi isimlerinin yerine '1, 2, 3, 4 ve 5' şeklinde kodlama yapılıyor. Kodlamaya göre 1 numaranın Enver Altaylı, 2 numaranın Mustafa Özcan, 3 numaranın Levent Göktaş, 4 ve 5 numaranın ise Göktaş'a yakın kişiler olduğu ifade ediliyor. Köstem'in bu kişilerle ilgili analizler yaptığı görülüyor.


*17-25 Aralık kumpasının baş aktörleri

FETÖ'NÜN 17-25 ARALIK KUMPASI
Raporun 8. maddesinde, "17-25 Aralık operasyonu gerçekten bir darbe teşebbüsüdür. Birazdan bahsedeceğim isimlerden 1, o tarihten birkaç gün önce birlikteyken RTE'nin çok kısa bir süre içinde tasfiye edileceği, kendisi ve ailesinin yakınları ile birlikte öldürüleceği veya hapse atılacağını kin kusarak bana söylemişti" ifadeleri bulunuyor. Köstem, bununla ilgili soruya, "1 numara diye belirttiğim şahıs Enver Altaylı'dır. 17-25 Aralık olaylarından önce bu bilgileri operasyonları yapan FETÖ'cülerden aldığını tahmin ediyorum. Bu konuşmadan birkaç gün sonra 17-25 Aralık operasyonu oldu" dedi.

ÖRGÜTÜN EN GİZLİ İSMİ ALTAYLI
Raporun 16 ve 17'inci maddelerinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'deki en gizli ve en güçlü isminin Enver Altaylı olduğundan ve Mustafa Özcan'a çok yakın olduğundan bahsediliyor. 20. maddede ise Enver Altaylı'nın, Levent Göktaş ile uzun süredir çok yakın olduğu belirtiliyor.


*FETÖ'nün en gizli ismi Enver Altaylı

AYDIN KÖSTEM'DEN ÇIKAN KOD NUMARALI BELGE VE İLGİNÇ İSTİHBARAT NOTLARI
İddianamede Aydın Köstem'den çıkan bir notta yer alan istihbarat fişlemesi de dikkat çekti. İşte o detaylar:
"Şüpheli Aydın KÖSTEM'in ikametinde 03/02/2022 tarihinde yapılan aramada ele geçirilen dijital materyalleri üzerinde tespit edilen bilgi ve belgelerde; "BLITZ" ibareli 16 GB kapasiteli USB kütük içerisindeki TÜM KANITLAR/MEDYA/RESİMLER klasörü içerisindeki 1171, 1174, 1176 ve 1178 sırasındaki pdf formundaki belge içerisinde elde edilen Sayın Enver Altaylı'nın dikkatine, Ankara, 06.12.2004 Enver EKE şeklinde başlayan belge içerisinde "...cemaatine yönelik bazı faaliyetlerin araştırılması yönündeki talebiniz doğrultusunda son bir aydır süregelen çalışmalarımız ve arz ettiğim bilgilerin yanı sıra..." şeklinde başlayan araştırma mahiyetinde belgenin ele geçirildiği, bu belge içerisinde "Sayın Fetullah Gülen Hocaefendi" olarak geçen ifadelerin olduğu, Süleyman Kamil YÜCEORAL'ın el yazısı ile yazdığı "Sayın Hocam" diye başlayan Fetullah GÜLEN'e ilişkin yazılan bir yazının olduğu, yine elde edilen dijital materyaller üzerinde yapılan incelemelerde (l'den 34'e) kadar numaralandırılmış maddeler halinde üç sayfadan oluşan (ABD stihbarat örgütü CIA) şeklinde başlayan rapor içerisinde (1), (2), (3), (4) ve (5) şeklinde şahısların isimlerinin yerine kodlama yapıldığı, şüpheli Aydın KÖSTEM'in ifadesinde, 1 numara olarak Enver ALTAYLI, 2 numara olarak Mustafa ÖZCAN, 3 numara olarak Levent GÖKTAŞ, 4 ve 5 numara olarak ise Levent GÖKTAŞ isimli şahsa yakın kişiler olduğu ifade edildiği belgenin ele geçirildiği, aynı rapor içeriğinde; "...birazdan bahsedeceğim isimlerden birisi (1), o tarihten birkaç gün önce birlikteyken RTE'nin çok kısa bir süre içinde tasfiye edileceği, kendisi ve ailesinin yakınları ile birlikte öldürüleceği veya hapse atılacağını kin kusarak bana söylemişti..." şeklinde ifade olduğu, şüpheli Aydın KÖSTEM'in alınan ifadesinde bu açıklama için; kendisine bu hususu 1 numara diye belirttiği Enver ALTAYLI'nın söylediğini, 17-25 Aralık olaylarından Önce bu bilgileri operasyonları yapan FETÖ'cülerden aldığını tahmin etiğini, bu konuşmadan birkaç gün sonra da 17-25 Aralık operasyonu olduğunu belirttiği, aynı raporun 16. ve 17.nci maddelerinde Fetullah GÜLEN'in türkiye'deki en gizli ve en güçlü isimlerinden birisi (1) olduğundan ve örgütün (2) numaralı veliahtına çok yakın olduğundan bahsedildiği, raporun 20.nci maddesinde (l)'in TSK mensubu (3) ile uzun süredir çok yakın olduklarından bahsedildiği, şüpheli Aydın KÖSTEM'in bu husustaki ifadesinde, Enver ALTAYLI ile Levent GÖKTAŞ'ı kendisinin tanıştırdığını, ilk tanışmanın birlikte olduğunu. daha sonra ki görüşmelerinde ise kendisinin olmadığını belirttiği, raporun 21.nci maddesinde (3)'ün RTE'den intikam almaya yemin ettiğinden bahsedildiği. Şüpheli Aydın KÖSTEM'in bu yazdığına ilişkin olarak alınan ifadesinde, 3 diye kast ettiği Levent GÖKTAŞ'ın MİT Müsteşarı olmaya çok hevesli olduğunu. MİT Müsteşarı olamayınca böyle bir kanıya vardığını ifade ettiği, yine elde edilen dijital materyaller üzerinde yapılan incelemelerde bir sayfadan oluşan (Ankara 29.12.15 FETÖ'cüler bir süredir..) şeklinde başlayan belgede kısaltma olarak geçen EA, LG, RTE, EG kelimeleri geçtiği, şüphelinin Aydın KÖSTEM'in alınan ifadesinde EA'nın Enver ALTAYLI, LG'nin Levent GÖKTAŞ, RTE'nin Recep Tayip ERDOĞAN olduğunu, EG'yi ise hatırlamadığını ifade ettiği, Aynı belgenin alt kısmında geçen Tuğtekin-Nizam-Kamil-G.Nuri BOZKIR (Karakteri zayıf ikili oynayabilir) şeklinde isimlerin geçtiği tespit edilmiştir.

Aydın KÖSTEM'de ele geçirilen bu belgelerden görüleceği üzere, Enver ALTAYLI'nın isteği ile olay tarihinden 2 yıl sonra 2004 yılında "Cemaat" ile ilgili çalışmalar yürüttüğü, Örgüt lideri için "Sayın, Hoca Efendi" ifadelerinin kullanıldığı, düzenlenme tarihi belirlenemeyen bir belgede Enver ALTAYLI-Mustafa ÖZCAN-Levent GÖKTAŞ ilişki ve irtibatının raporlandığı, bu kişilerin sıra numarası verilerek konumlandırıldığı, verilen bu sıra numarasına göre Enver ALTAYLI'nın FETÖ/PDY lideri Fetullah GÜLEN'e çok yakın bir isim olduğu, Enver ALTAYLI ve Levent GÖKTAŞ'ın uzun süredir çok yakın bir ilişkileri olduğu, kendisinin bu ikisini tanıştıran kişi olduğu, soruşturma dosyamız şüphelisi Nuri Gökhan BOZKIR'ın adının yazdığı bir belgede, karakter analizinin yapıldığı, 17-25 Aralık 2013 tarihli sürecin öncesinden Enver ALTAYLI tarafından bilindiği ve dönemin Başbakanı ve ailesinin FETÖ'cü yapılanma tarafından tasfiye edileceği ya da Başbakan ve ailesine zarar verileceğinin Enver ALTAYLI tarafından kendisine söylendiğinin ifade edildiği görülmüştür."

HABLEMİTOĞLU DAVASINDA İDDİANAME KABUL EDİLDİ
Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile emekli Albay Levent Göktaş'ın da bulunduğu 10 kişi hakkında hazırlanan iddianame Ankara 36'ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Hablemitoğlu'nun öldürülmesi eyleminde Levent Göktaş'ı, Enver Altaylı ve Aydın Köstem üzerinden olaya azmettiren kişinin Mustafa Özcan olduğu, Fetullah Gülen'in ise FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kurucusu olarak Mustafa Özcan'ın tüm eylemlerinden sorumlu olduğu belirtildi. Ukrayna'dan MİT operasyonuyla getirilen eski Özel Kuvvetler mensubu Nuri Gökhan Bozkır'ın ifadesinde, ilgisi olmayan bazı kişileri suikaste karışmış gibi gösterdiği kurgusal anlatımlar ise iddianamede çürütülerek dikkate alınmadı.

Türkiye'yi karanlığı boğmak isteyenlerin kirli elleriyle gerçekleştirdiği sır suikastlardan birinin daha üzerindeki sır perdesi aralandı. 2002 yılında başkentte evinin önünde başına iki al ateş edilerek öldürülen Necip Hablemitoğlu suikastı, MİT operasyonuyla eski Özel Kuvvetler mensubu Nuri Gökhan Bozkır'ın Ukrayna'dan getirilmesiyle zaman aşımına uğramadan açığa çıktı.

ALTAYLI'YA ÖLÜM TALİMATI İLETİLDİ
Hablemitoğlu suikastıyla ilgili çok önemli bilgilere ulaşıldı. FETÖ hakkında çalışma yapan Hablemitoğlu'nu durduramayan FETÖ, Türkiye imamı Mustafa Özcan üzerinden Enver Altaylı'ya Hablemitoğlu'nun ölüm talimatını iletti. O görüşmeyi, Altaylı'nın şoförü bütün detaylarıyla anlatırken, Altaylı da suikast talimatını o dönem Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde yuvalanan, iddianamede ise "Mustafa Levent Göktaş suç örgütü" olarak tanımlanan ekibe verdi.

Savcılığın, "Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz" vurgulaması yaptığı suç örgütü, Hablemitoğlu'nu öldürdü. Örgüt bununla da kalmadı. Savcının tuzak sorusuna sorguda düşen tetikçi emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, birlikte görev yaptığı komutanıyla İhsan Güven ve eşi Sibel Güven'in evine gittiklerini de belirterek "neden gittiğimizi hatırlamıyorum, oturup çay içip muhabbet ettik" demekle yetindi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı faili meçhul olan emekli binbaşı İhsan ve eşi Sibel Güven suikastı dosyasına da İstanbul'dan isteyerek resen soruşturma başlattı.

EVİNİN OTOPARKINDA ÖLDÜRÜLDÜ
Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002'de Ankara'nın Çankaya İlçesi Portakal Çiçeği Sokak'taki evinin açık otoparkında başına iki el ateş edilerek öldürüldü. Hablemitoğlu suikasti dosyası 20 yılını tamamlayarak faili meçhul kalmak üzereyken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosya yeniden raftan indirildi. Suikast soruşturmasında yapılan incelemeler okları FETÖ'ye yöneltti. Dosyanın şüphelilerinden Nuri Gökhan Bozkır'ın Türkiye'ye getirilerek ifadesinin alınması ve ardından gerçekleşen operasyonlarla zaman aşımı kesildi.

Suikastın şüphelilerinden Nuri Gökhan Bozkır'ın 27 Ocak'ta MİT tarafından Ukrayna'da yakalanıp Türkiye'ye getirilmesinin ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu çok gizli soruşturma yürüttü. Yapılan peş peşe operasyonlarda dönemin Özel Kuvvetler Komutanlığı MAK Alay Komutanı emekli Albay Levent Göktaş kaçarken, emekli binbaşı Fikret Emek, suikastın tetikçisi olduğu iddia edilen emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun da aralarında bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı.

AZMETTİRİCİ FETULLAH GÜLEN
Suikast düğümüyle ilgili soruşturmayı Ankara Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün yürüttü. Hazırlanan 324 sayfalık iddianamede suikasttaki FETÖ organizasyonu ortaya koyuldu.

İddianamede FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Mustafa Özcan ve Enver Altaylı hakkında 'Cinayeti azmettirme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Levent Göktaş için ise 'Kasten öldürme' ve 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 8 yıla kadar hapis istendi.

Hablemitoğlu'nun ölümünde tetiği çektiği iddia edilen Tarkan Mumcuoğlu'nun ise 'Tasarlayarak kasten öldürme' ve 'Suç işlemek amacıyla örgüte üye olmak' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 4 yıla kadar hapsi istendi.

MİT operasyonuyla Ukrayna'dan Türkiye'ye getirilen Nuri Gökhan Bozkır, cinayete yardım ve örgüt üyeliği suçlarından 24 yıla kadar hapsi istenirken, iddianamede Serhat Ilıcak, Aydın Köstem, Fikret Emek ve Mehmet Narin de diğer sanıklar arasında yer aldı.

SUİKASTE KARŞI TEDBİR ALMIŞ
İddianamede, Hablemitoğlu'nun hayatını ve öldürülmeden önce yaşadığı sürece yer verildi. Hablemitoğlu'nun Fettullahçı Terör Örgütünü konu aldığı, bu örgütün Türkiye'de, başta kamu kurumlarında yönetimi ele geçirmeye yönelik gizli yapılanmasını anlattığı ve ölümünden sonra ilk basımı yapılan "Köstebek" isimli kitabın örgütün hedefi haline gelmesindeki en büyük etkenlerden olduğu belirtildi.

Necip Hablemitoğlu'nun içinde bulunduğu durumlardan ötürü, can güvenliği endişesi taşıyarak, kendisine yönelik bombalı bir saldırı eylemi olmaması amacıyla kullandığı aracına uzaktan çalıştırma sistemi kurdurduğu belirtildi. Hablemitoğlu'nun Alman vakıflarıyla ilgili yaptığı çalışmaların da ön planda olması nedeniyle de suikastın dış güçler kaynaklı olarak değerlendirilmesi için öldürüldüğünde ayaklarına 330 cm mesafede, Türk menşeli MKE marka kovan, bu kovana 250 santim mesafede ise Alman Menşeli Luger Frontıer marka kovan bırakıldığı belirtildi.

FETÖ TEMAS KURMAK İSTEDİ
Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, süreç hakkında bilgi sahibi olan eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın eşi ile Mustafa Özcan'ın görüşmek istediğini kendisine ilettiğini belirterek "Ben bunun sağlıklı bir görüşme olmayacağını, ilgili kişinin kendisinin ses kaydını alıp fotoğraflatabileceğini ve bunun ileride önüne çok kötü bir şekilde çıkabileceğini söyledim. Eşim bana hak verdi. Bu konuşmamız 2002 yılının ilk 6 ayındaydı. Bu arada FETÖ ve diğer cemaatlerle ilgili eşimin kullanmış olduğu. hablemit@ada.net.tr olan elektronik posta adresine de bilgi içerikli mailler geliyordu. Hatta bu mailler aracılığıyla o tarihlerde emekli albay olan ve daha sonra eşiyle birlikte evinde öldürüldüğünü basından okuduğum İhsan Güven ile görüşmeler yaptığını biliyorum. Eşim, İhsan Güven'in Yalova'da bulunan yazlığına 2002 yılında, yaz aylarında davet edilmişti" dedi.

MUSTAFA ÖZCAN'I GÖRMEDİM
Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın ifadesinde ise Mustafa Özcan ile İstanbul'da Samanyolu televizyonumda katıldığı bir program sonrasında tanıştığını, Enver Altaylı ile Mustafa Özcan'ın dışarıda beklediklerini, Enver Altaylı kendisine Mustafa Özcan'ı özellikle tanıştırmak için beklediğini söyledi. Şıvgın "Enver Altaylı, Mustafa Özcan'a Necip Hablemitoğlu'nun Fetullah Gülen ile ilgili yaptığı çalışmayı söylemiş olacak ki bana "Bir doçent bununla ilgili bir çalışma yapıyor, biz bu kişi ile nasıl görüşürüz" şeklinde soru sordu. Ben de "Bu konuya karışmam, beni ilgilendirmez, konuşmak istiyorsa konuşur' dedim. Görüşme sonrasında Necip Hablemitoğlu'nu bu konuda bilgilendirdim. Enver Altaylı benim büroda Necip Hablemitoğlu'nun yaptığı işlerle ilgili ıvır zıvır demesine rağmen Mustafa Özcan'a farklı aksettirmiş ki benden yardımcı olmamı istedi. Ben Mustafa Özcan'ı daha önce tanımadım, görmedim" ifadeleri de yer aldı.

BOZKIR KURGU İFADE VERDİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı iddianame hazırlanırken, olaya karışan şüphelilerin tespitine yönelik HTS kayıtlarının değerlendirilmesi, irtibat ağlarının çıkartılması, konum bilgilerine bakılabilmesi amacıyla olay tarihi olan 18 Aralık 2002 tarihinden 6 ay önce ve 6 ay sonrasına yönelik tüm Türkiye'nin GSM ve sabit hatlarının arama detay kayıt verilerini inceledi. İddianamede Ukrayna'dan MİT operasyonuyla getirilen eski Özel Kuvvetler mensubu Nuri Gökhan Bozkır'ın verdiği bilgiler yer aldı.

Ancak Cumhuriyet Savcısının iddianamede yaptığı değerlendirmede Bozkır'ı ifadesinde, ilgisi olmayan bazı kişileri suikaste karışmış gibi ifade etmesinin sebebinin, geçmişte kendisinin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihracında etkisi olduğunu düşündüğü, bazı silah arkadaşlarını Hablemitoğlu'nun öldürülmesi eylemine ilişkilendirmek olduğunu vurguladı. Bozkır'ın yaptığı kurgusal anlatımlar ise iddianamede çürütülerek dikkate alınmadı. Suikastın Tarkan Mumcuoğlu ve Fikret Emek birlikteliğiyle olay yerine gidilerek gerçekleştirildiğiyle tespitlere yer verildi.

SUİKAST EMRİ ALTAYLI'NIN EVİNDE VERİLDİ
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan eski MİT mensubu Enver Altaylı'nın şoförü Nizamettin Afşar ise suikastle ilgili en önemli bilgileri veren isim oldu.

Nizamettin Afşar ifadesinde "Enver Altaylı ve Mustafa Özcan 2002 yılı içerisinde Enver Altaylı'nın evinindeki bir buluşmasında mutfakta konuşmalarına şahit oldum. Mustafa Özcan Enver Altaylı'ya 'Necip ile ilgili konuyu Halil Şıvgın ile halledemedik, bu adam Hizmet Hareketine zarar veriyor, bu işi halletmemiz lazım' dedi. Enver Altaylı da 'evet hocam nasıl yardımcı olabilirim' dedi.

Enver Altaylı 'cezaevinde bir arkadaşımız var yaklaşık onunda çıkmasına bir, bir buçuk yılı var, bana kalırsa onu bekleyelim ' dedi. Bunun üzerine Mustafa Özcan, 'bir, bir buçuk yıl bekleyemeyiz bunun için çok geç olur' dedi. Bu konuşmadan yaklaşık üç veya beş gün sonra Enver Altaylı Almanya'ya gidip döndü. Eve geldikten sonra Mustafa Özcan'ı telefonla aradı ve görüşme içeriğinde benim duyduğum kadarıyla hocam bu konuda Serhat bize yardımcı olamayacak, bilginiz olsun" dedi ve görüşmeyi sonlardı.

Bu görüşmeden yaklaşık on gün sonra Enver Altaylı ikametinde kullandığı güvenli telefondan Serhat Ilıcak'ı aradı ve "Serhatcığım ben Levent Göktaş ile görüştüm, biz mutabık kaldık, siz çalışmalarınıza başlayın, bundan sonraki süreçte bir sıkıntı olursa beni ararsın' dedi. 2002 yılı Sonbahar ya da kış başı gibi bir gün akşam Enver Altaylı beni ev telefonundan aradı, yarın sabah gel, Özel Kuvvetler Komutanlığına gideceğiz dedi. Bende yarın sabah için daha önceden dişimle yaşadığım bir sıkıntıdan dolayı, dişçiden randevu aldığımı kendisine söyledim. O da bana iyi sen git ben başımın çaresine bakarım dedi. Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki görüşmeye ben gitmedim" dedi.

Nizamettin Afşar'ın ifadesinde belirttiği diş doktoruna gidip gitmediği ise Ankara Emniyetinin yaptığı araştırmayla doğrulandı. Nizamettin Afşar, Enver Altaylı ve Mustafa Özcan'ın birlikteliğini gösteren HTS kayıtları ve baz bilgileri de iddianameye eklendi.

TETİĞİ EMEKLİ YÜZBAŞI AHMET TARKAN MUMCUOĞLU ÇEKTİ
İddianamede tetiği olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Muhabere Arama Kurtarma Alay Komutanlığı karargahında İstihbarat Kısım Amiri olan Fikret Emek'in yardımcısı olarak yüzbaşı rütbesi ile görev yapan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun çektiği değerlendirildi.

Suç tarihinde Kazakistan'a görevli olarak gittiğini 6 ay burada kaldığını belirten Mumcuoğlu'nun ailesiyle irtibatını messenger üzerinden ya da SMS ile sağladığını savundu. Ancak yapılan soruşturmada, Mumcuoğlu'nun savunması eşi ve diğer aile üyeleriyle irtibatları incelenerek çürütüldü.

Şengül Hablemitoğlu'da Mumcuoğlu'nun tutuklanıp, fotoğraflarının medyada yer almasının ardından bu kişinin eşi ölmeden onunla görüşen kişilerden olabileceğini belirtti.

TETİKÇİ'DEN İHSAN GÜVEN İTİRAFI : EVİNE GİTTİK, ÇAY İÇTİK
Hablemitoğlu soruşturması bir karanlık suikaste daha uzandı. Kamuoyunda "Dost Tarikatı" diye bilinen oluşumun kurucusu olan, 3 Mayıs 2004'te İstanbul Tuzla'da evinde karısı Sibel Güven ile birlikte öldürülen emekli Binbaşı İhsan Güven'in cinayetine ilişkin soruşturma savcısı Zafer Ergün, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'na ifade sırasında tuzak bir soru yöneltti. Savcı Zafer Ergün Mumcuoğlu'na Hablemitoğlu ile olan yakın ilişkisi ile bilinen Güven'in öldürüldüğü İstanbul'un Tuzla İlçesine hiç gidip gitmediğini sordu. İfade sırasında sadece, İstanbul ili Tuzla ilçesine daha önceden gidip gitmediği hususu soru olarak yöneltilen Mumcuoğlu, soruya önce, İstanbul ili Tuzla İlçesine gidip gitmediğini hatırlamadığı söyledi.

İfadeye devam edildiği sırada kendiliğinden araya giren Mumcuoğlu, "Fikret Emek komutanım ile İstihbarat Kısım Amiri olduğu dönemde ona ait hatırladığım kadarıyla BMW 5.20 ya da beyaz Megane marka aracı ile İstanbul Anadolu Yakasında girişte bir ilçeye gittik. Tuzla ilçesi olabilir. Burada bir evin içinde tekerlekli sandalyede gezen yaşlı bir adam ile görüştük. Yolda giderken bana nereye gittiğimizi, kimle görüşeceğimizi söylemedi, buraya uğradık. Müstakil bir eve gündüz bir vakitte ikimiz birlikte gittik. Seyahat sırasında iki kişi olduğumuzu hatırlıyorum. Ben ve Fikret Emek idik. Bu evde hatırladığım kadarıyla bu yaşlı adamın yardımında bulunan bir erkek şahıs vardı.

Ancak çok eski bir zaman olduğu için erkek olup olmadığından tam emin değilim. Anladığım kadarıyla Fikret Emek bu tekerlekli sandalyedeki kişiyi tanıyordu. Eve gitmemizden tanıdığını düşünüyorum. Evin içerisine geçip bir müddet oturduk. Ne konuşulduğunu hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla bir çay içip kalktık. Bu kişinin ismini hatırlamıyorum. Sonrasında geri Ankara'ya döndük. Neden gittiğimizi şuanda hatırlayamıyorum. Bu kişinin tekerlekli sandalyeyle gezmesinin sebebi daha evvelden ateşli silahla belinden vurulmuş olduğunu orada yapılan konuşmalardan anladım" dedi.

TÜM SANIKLAR BERAAT ETTİ
Bu ifade sonrası Tuzla ilçesinde meydana gelen İhsan Güven ve Sibel Güven cinayetine ilişkin soruşturma ve kovuşturma dosyaları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinden istendi. Olay yerine ilişkin yapılan tüm tespitler ise İstanbul Emniyet Müdürlüğünden soruşturma dosyasına getirildi. Yapılan incelemede Güven çiftinin öldürülmesine ilişkin olarak bir kısım İBDA/C mensubu olduğu belirtilen kişilerin yakalandığı ancak, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görülen yargılamada tüm sanıkların beraat ettiği belirtildi. Bu konuda yapılacak araştırma ve incelemeler sonucunda şüphelilerce oluşturulan suç örgütünün, İhsan ve Sibel Güven'in öldürülmesi eylemini işleyip işlemedikleri yönünde ayrıca karar verileceği belirtildi.

SUİKASTI MUSTAFA LEVENT GÖKTAŞ SUÇ ÖRGÜTÜ İŞLEDİ
Suikast ile ilgili iddianamede yapılan değerlendirmede, Hablemitoğlu'nun öldürülmesi eyleminde Mustafa Levent Göktaş'ı, Enver Altaylı ve Aydın Köstem üzerinden olaya azmettiren kişinin Mustafa Özcan olduğu, Fetullah Gülen'in ise FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kurucusu olarak Mustafa Özcan'ın tüm eylemlerinden sorumlu olduğu belirtildi.

Olay tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olmak isteyen Mustafa Levent Göktaş'ın bu görev için kendisine engel olarak gördüğü Necip Hablemitoğlu'nu aynı zamanda FETÖ/PDY ile ilgili çalışmalarından rahatsız olan Özcan ve Altaylı'nın azmettirmesi neticesinde öldürme kararı aldığı, bu kararı Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde kendisi ile birlikte hareket eden legal alandan çıkan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır ile birlikte eyleme döktüğü kaydedildi.

Tetikçi Mumcuoğlu'nu Levent Göktaş'ın 17 Kasım 2002'de Kazakistan görevine gönderdiği, eylemi gerçekleştirmek için verilen talimat üzere olay tarihinden önce ülkeye geldiği ve Hablemitoğlu'nu ele geçirilemeyen 9 mm çaplı mermi atan tabanca ile başına iki el atış yaparak öldürdüğü belirtildi.

BU ÖRGÜTÜ TSK İLE İLİŞKİLİNDİRİLMESİ SÖZ KONUSU OLAMAZ
Yapılan soruşturma sonucunda, eylemi gerçekleştiren kişilerin, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde özel bir birlikte görev yapıyor olma durumunu kötüye kullanarak, elde ettikleri kamu gücü ile hukuksuz, konusu suç teşkil eden eylemler içerisinde yer alan "silahlı bir suç örgütü" halini aldıkları kaydedildi.

Mustafa Levent Göktaş liderliğindeki örgütün amacının adam öldürme şeklinde eylemler icra etmek olduğunun belirtildiği iddianamede "Mustafa Levent Göktaş Silahlı Suç Örgütü" Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan şekliyle silahlı bir suç örgütüdür. Mustafa Levent Göktaş tarafından kurulan bu örgütün, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Şüpheliler TSK içerisinde bulundukları görevleri kötüye kullanarak konusu suç teşkil eden eylemler içerisine girmişlerdir" denildi.

İHSAN GÜVEN VE EŞİNİN SUİKASTI
Necip Hablemitoğlu öldürüldükten sonra, onunla yakın ilişki içerisinde olan emekli Binbaşı İhsan Güven ve eşinin de benzer şekilde 2004 yılında İstanbul ili Tuzla ilçesinde öldürülmesiyle ilgili de iddianamede önemli bir tespit yapıldı. İhsan Güven suikastını da soruşturma dosyasına konu olan Mustafa Levent Göktaş örgütü tarafından işlenmiş olduğu hususunda şüphe bulunduğu belirtilerek bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatıldığı belirtildi.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN