Kemal Kılıçdaroğlu kaosun maşası mı? Suikast iddiaları için savcılığa gidecek mi?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “siyasi suikastlar” iddiasını köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, “Gerekçesi ne olursa olsun, niyetinin uyarı olmadığı, siyasi ortamı gerginleştirmek olduğu çok açık. Bu yüzden yakın tarihin tanıklarından Yazar İsmail Nacar çok net bir tespit yapıyor: "Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından anlıyoruz ki, ABD ülkemizde örtülü bir operasyon yapacak” diye yazdı. Öte yandan AK Parti kulislerinde eğer Kılıçdaroğlu “Savcılığa gitmezse sorumlu kendisidir” açıklamaları yükseliyor.

Giriş Tarihi 14 Ekim 2021, 09:27 Güncelleme 14 Ekim 2021, 09:46
Kemal Kılıçdaroğlu kaosun maşası mı? Suikast iddiaları için savcılığa gidecek mi?

İÇİNDEKİLER

İşte Mahmut Övür'ün köşe yazısından ilgili bölüm:
Yakın siyasi tarihimizi dikkatli izleyenler bilir; Türkiye ne zaman eskilerin deyimiyle "anarşi ortamına" sürüklenip siyasi cinayetlere sahne olduysa arkasında mutlaka küresel güçlerin kirli hesabı vardı...

O güçler bu hesapları için, açık tehditler yanında içerideki aparatlarını da, terör örgütlerini de kullandılar.

Aradıkları ve nakış nakış işledikleri şey de kutuplaşan siyasi ortamdı. Kurt puslu havayı sever misali, onlar böyle bir ortamı hiç kaçırmadı...
Bizim kuşak 70'li yıllarda bunu en acı biçimde yaşadı. Arkasından 12 Eylül askeri darbesi geldiğinde iş işten geçmişti. ABD ve içerideki cuntacı aparatları, sağ-sol tezgâhını ustaca bize yutturmuştu.

90'larda bunun farklı versiyonuyla karşılaştık. Laik aydınlar, önemli asker kişiler, Özal gibi birçok siyasi aktör bu dönemde katledildi. Bu Türkiye'ye yönelik büyük bir operasyondu ve bugünlere uzanan laik-dindar eksenli kutuplaşmanın da ön hazırlığıydı.
Tuhaf olan da o tarihte, "siyasi kutuplaşmayı" ortadan kaldırmak için bir araya gelen DYP ve SHP (CHP) iktidardaydı. Oysa tam tersi oldu ve Türkiye daha çok kutuplaştı.

Şimdi de benzer bir paradoksla karşı karşıyayız. O SHP'nin devamı olduğunu söyleyen bugünkü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir taraftan "Kutuplaşmaya karşıyız" diyor, öte yandan akla hayale gelmeyen hakaretlerle siyasi gerilimi yükseltiyor.

Dahası bununla da yetinmiyor, bir süredir dışarıdan pompalanan kirli bir operasyona, "Siyasi cinayetler olabilir" diyerek destek veriyor.
Gerekçesi ne olursa olsun, niyetinin uyarı olmadığı, siyasi ortamı gerginleştirmek olduğu çok açık.

Bu yüzden yakın tarihin tanıklarından Yazar İsmail Nacar çok net bir tespit yapıyor:
"Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından anlıyoruz ki, ABD ülkemizde örtülü bir operasyon yapacak."

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!

SAVCILIĞA GİTMEZSE SORUMLU KENDİSİDİR!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Siyasi cinayetler kaygım var. Erdoğan gitmemek için her şeyi yapacaktır" sözlerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın resen başlattığı soruşturma AK Parti kulislerini de hareketlendirdi. AK Partililer, "Kılıçdaroğlu, elinde bu yönde bir bilgi ve belgesi varsa derhal savcılığa teslim etmeli. Aksi takdirde bunun sorumlusu olacaktır" tezini dile getiriyor.

Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz hafta yaptığı Mersin ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidardan gitmemek için her yolu deneyeceğini savunarak, "Siyasi cinayetler kaygım var" demişti. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın da bir röportajında "Siyasi suikastler yapılacağı yönünde bizim de aldığımız duyumlar var" ifadesini kullanmıştı.

'ŞİKÂYET GEREKMİYOR'
AK Parti kurmayları, konunun kamu hukukunu ilgilendirdiğini ve Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre söz konusu iddia ile ilgili soruşturma açılması için şikâyet gerekmediğine işaret ederken, "Savcılık bu iddiayı ihbar kabul etmiş ve resen harekete geçmiş. Sorumluluk sahibi bir genel başkan, dokunulmazlığı da olsa savcıyla görüşmesi gerekir. Kılıçdaroğlu'nun, elinde bu yönde bir bilgi ve belge varsa derhal savcılığa teslim etmelidir. Aksi takdirde bu iddiayı dillendiren kişi, şu andan itibaren bunun sorumlusu olacaktır. Kılıçdaroğlu eğer elindeki belge ve bilgileri vermez veya savcıya herhangi bir delil sunamaz ya da ifade vermeye gitmezse, hukuken herhangi bir yaptırım söz konusu olmaz ama siyasi olarak bu iddianın hesabını millete verir" değerlendirmesini yapıyor.

1993 HATIRLATMASI
Milliyet'te yer alan habere göre, AK Parti kulislerinde, 1993'te yaşanan Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis cinayetleri ile Bingöl, Madımak, Başbağlar katliamları hatırlatılarak, "1993'te arka arkaya yaşanan bu olaylardan sonra 1994'te enflasyon yüzde 120 arttı. Siyasi suikastle seçim iddiaları Türkiye'de istikrarı bozar. Muhalefet de bu açıklamalarla istikrarsız bir ortam oluşturmaya çabalıyor ve bundan nemalanmak istiyor" yorumları da yapılıyor.

Başkan Erdoğan ile ilgili "olumsuz bir imaj" üretilmeye çalışıldığını savunan AK Parti kaynakları, "Muhalefet bugün 7 Haziran-1 Kasım 2015 arası yaşanan süreç üzerinden bir okuma yapıyor ama şu unutulmamalı ki kaos hiçbir zaman iktidarlara yaramaz. AK Parti, 7 Haziran-1 Kasım arasında bir 'kaos dönemi' yaşandığı için yeniden iktidara gelmedi. Vatandaş, o süreçte hükümetin kurulamadığını gördü ve istikrarın yine AK Parti'yle sağlanabileceğini düşünerek oy verdi. 'Seçimi kazanmak için siyasi cinayetlerden medet ummak' 1990'ların 2000'lerin gündemi olabilirdi; bugünün değil. 'AK Parti seçimi kaybederse iktidardan gitmez' demek sorumsuzluktur. Bunun en önemli örneği de İstanbul ve Ankara seçimleridir. Bu iki ilde 25 sene sonra CHP kazandı ve AK Parti bu belediyeleri CHP'ye devretti" görüşünü dile getiriyor.