Sunalp'i kim seçtirdi

Kenan Evren, kendilerine yakın birinin parti kurup seçimlere girmesini istedi... Paşalardan biri de 'ağabeyim' dediği Turgut Sunalp'in parti kurması için destek verdi

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 06 Eylül 2010 Güncelleme 13 Ekim 2010, 11:06
Sunalp’i kim seçtirdi

İÇİNDEKİLER

Bülend Ulusu geri durunca, askerler merkez partiyi kime kurduracaklarını düşünmeye başladı. O dönemde, Ankara'da iki gücün gizli mücadelesi gözlerden kaçmaz. Bir tarafta, Kenan Evren ve dört milli güvenlik kurulu üyesi, diğer tarafta genelkurmay başkanı Necdet Üruğ ve Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet Öztorun. Üruğ Paşa bir 'ağabey' gibi sevdiği ve bağlı olduğu Turgut Sunalp'ın parti kurmasını istiyordu. Evren ve arkadaşları da çevrelerinden birinin siyasi bir parti kurması ve seçime girmesinden yanaydı.

Kulislerde, Bülend Ulusu sonrası Kenan Evren'in, Mehmet Yazar ismine sıcak baktığı da söylenir. Ama ordu gücünü arkasına aldığı düşünülen iki Necdet'in bastırması, parti kurma görevinin Turgut Sunalp'e verilmesini sağlar.

MDP'nin yeni başkanı olarak Sunalp Paşa, Ankara'ya gelir. İlk başta bu tercih Sunalp Paşa için bir ödül gibi gözükürken, çok geçmeden aslında ödülden çok bir manevra olduğu ortaya çıkar. Genelkurmay Başkanı Evren'den sonra teamüller gereği sıra Orgeneral Necdet Üruğ'daydı. Oysa Evren'den sonra Genelkurmay Başkanlığı'na Üruğ'un yerine MGK üyesi Nurettin Ersin getirildi. Ersin'in Genelkurmay Başkanlığı'na getirilmesi, Üruğ Paşa'nın kırgınlığına yol açtığı düşünülür. Evren, bu kırgınlığı gidermek için, Sunalp ile ilgili manevrayı yapmış olabilir miydi? Kuşkusuz öyleydi. Üruğ, Sunalp'ı diğer birçok silah arkadaşları gibi çok beğenirdi. Onun biraz da siyasi iktidar tarafından hak ettiği yere getirilmediğini düşünenler arasındaydı.

Sunalp'ın yıllar sonra Evren'in önünü kestiğini söylemesi de önemlidir: "Biz AP'nin oylarını hedefliyorduk. Ben ısrarla Demirel ve çevresiyle ilişkiye girmek istedim. Bunun için bazı çabalarım da oldu. Fakat Evren'in başkanlığındaki konsey bunu engelledi."

5'İ BİR YERDE...
Sunalp, Evren ve 4 konsey üyesinden 'Beşi bir yerde' diye sitemle söz ederdi ve eklerdi: "Parti kurdurarak beni kendi oyunlarına alet ettiler. Ben buna 'Önce mama verdiler sonra kama...' diyorum." Peki, Evren neden Sunalp'ın başbakan olmasını istemiyordu. Halbuki yapılan 12 Eylül darbesinin getirdiği sürecin sürmesinde asker kökenli bir ismin önemli katkıları olabilirdi. Evren'in Sunalp'ı istememesinin en önemli sebebi onun Üruğ ile yakın ilişkiler içinde olmasıydı. SunalpÜruğ yakınlığı, Sunalp'ın seçimlerle başbakan olma ihtimali ve Genelkurmay Başkanı Üruğ ile işbirliği yapması olasılığı Evren ve arkadaşlarını pek memnun etmemişti.

ÖZAL'A BİRLEŞME BASKISI
12 Mart'ın TRT Genel Müdürü Musa Öğün Paşa, eski TRT Genel Müdürü rahmetli Doğan Kasaroğlu, Kasaroğlu'nun kurmayları, Muammer Yaşar ve Ertan Karasu, Turgut Sunalp'ın MDP'sinden milletvekili adayı oldular. Genel başkanlığını emekli orgeneral Sunalp'in yaptığı partinin kurucular listesinde Davut Akça, Ahmet İhsan Kırımlı, Yılmaz Aytuğ, İmren Aykut, Eşref Akıncı, Sabri Keskin, Musa Öğün, Ali Bozer, İzzettin Doğan, Feyzi Halıcı, Namık Kemal Şentürk, Doğan Kasaroğlu, Ertan Karasu gibi isimler bulunuyordu. 12 Eylül'ün Başbakanı Ulusu, MDP listelerinden bağımsız İstanbul adayı oldu. Parti listelerinde öğretim üyeleri ve bürokratlar ağırlıktaydı. Seçimlerden önce genel başkan Sunalp, "İktidara mahkumuz. Bir değil, beş bakanlar kurulu çıkaracak kadro kurduk" sözleriyle birinci parti olacaklarına dair inancını dile getiriyordu. Rahmetli Sunalp'in evi İstanbul Moda'daydı. Ankara'da orduevinde kalmaya başladı. Gazeteciler ev tutup tutmayacağını sorduklarında Sunalp Paşa, "Başbakanlık konutu var" diyordu.

Başbakanlık garanti görülüyordu. Partisi'nin kuruluşunu tamamlayan Özal, yurt gezisine çıkar. Özal'ın her gittiği yerde büyük kalabalıklar tarafından "Başbakan" diye büyük coşkuyla karşılanması, Milli Güvenlik Konseyi tarafından emekli orgeneral Turgut Sunalp'e kurdurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi'nin seçimleri kazanıp iktidara geleceğine kesin gözüyle bakanları hayal kırıklığına uğratır. Özal'a bazı çevreler ve dostları, Evren'le bir kez daha görüşmesini önerirler. Çünkü Özal'a yönelik yoğun ilgi, başta Konsey üyeleri olmak üzere çok kişinin kulağına kar suyu kaçırmıştır ve ANAP-MDP birleşmesi gündeme getirilmiştir. Özal buna kesinlikle yanaşmaz.

Evren'e, Ağustos 1983'te yaptıkları son görüşmede, şunları söyler: "Bakın Paşam, biz birleşmeyiz. Hiç kimseyle birleşmeyiz..." O görüşmede, belirlenen milletvekili adaylarının veto edilip edilmeyecekleri de Özal tarafından gündeme getirilir. Çünkü ANAP'a, çok sayıda veto geleceği söylentileri yayılmıştır. Özellikle Kaya Erdem'in adaylığının kesinlikle veto edileceği söylenmektedir. ANAP Lideri, Evren'e, "Veto adedi makul sayıyı aşarsa seçimlere katılmayacağız" der. Evren, "Bankerlik olayının yükünü neden sırtlamak istiyorsunuz" diye sorar. Özal'ın cevabı nettir: "Tam tersine, Kaya Erdem'i partiye alarak meselenin üstüne gitmeyi arzuluyorum. Onu bir kenara bırakırsak, bankerlik olayı üzerimizde bir leke gibi kalır."

İkna olan Evren, eski Maliye Bakanı Kaya Erdem'in veto edilmeyeceği güvencesini verir.
O görüşmeden sonra ANAP-MDP birleşmesi de gündemden çıkacaktır. Vetolar yüzünden aday listelerini güçlükle tamamlayan, bazı yerlerde yedek bulamadığı için eksik adayla seçime katılan Özal, kampanyasına başlar.