Bakan Çelik'ten AB'ye Charlie Hebdo örneği

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik Brüksel'de yaptığı konuşmada Charlie Hebdo saldırısından sonra gösterilen dayanışmanın Türkiye için gösterilmemesini eleştirdi.

Giriş Tarihi 29 Kasım 2016, 00:00 Güncelleme 29 Kasım 2016, 15:57
Bakan Çelik’ten AB’ye Charlie Hebdo örneği

İÇİNDEKİLER

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye'nin ifade ve basın hürriyeti gibi konuları tartışabilecek özgüvene sahip olduğunu belirterek, "Örneğin 23. ve 24. fasılları açalım, buyurun konuşalım. Ama Türkiye-AB katılım müzakerelerinde hiçbir ilerleme olmayacak, ancak o fasılların içeriğiyle ilgili olarak Türkiye'ye sürekli olarak suçlama yöneltilecek. İşte bu, paylaştığımız ortak değerler açısından kaygı verici." dedi.

Çelik, Türkiye-AB Sivil Toplum Buluşmaları çerçevesinde Türk ve yabancı medya mensuplarıyla Brüksel'de bir araya geldi. Toplantının başında konuşan Çelik, AB'yi darbe girişiminde ve terörle mücadelede Türkiye'ye yeteri kadar destek vermemekle eleştirdi.

Darbe girişimine değinen Çelik, şunları söyledi: "Bir Avrupa demokrasisi Avrupa topraklarında saldırıya uğramıştı. Bu ülkenin parlementosu saldırıya uğramıştı. Dolayısıyla bu ülkenin parlementosuyla dayanışma içinde olmak, ilk haftalarda, ilk günlerde söz konusu olmalıydı. Ama bunlar olmadı. Bunun yerine darbe girişiminden 24 saat sonra maalesef Türkiye'nin darbeye karşı alacağı tedbirlerin demokratik olup olmayacağı sorgulandı. Yapılan bir açıklamada, 'Taraflara itidal çağrısı yapıyoruz' denildi. Bizimle darbeciler eşit taraflar olarak algılandı ve itidal çağrısı yapıldı."

Türkiye'nin darbe girişimiyle mücadelesini hukuk içinde sürdüreceğini belirten Çelik, çatışmaların en yoğun olduğu zamanlarda bile halkın tepkisi karşısında darbeci askerlerin polisler tarafından korumaya alındığını ve hukuka teslim edildiğini hatırlattı.

"DEMOKRASİMİZİ KORUYACAĞIZ"
Türkiye'nin bu kadar büyük bir güvenlik problemi karşısında demokrasisini korumak için olağanüstü hal ilan ettiğini dile getiren Bakan Çelik, "Yüzlerce generalin katılmış olduğu bir darbe girişimine uğramış bir ülke. Irak ve Suriye sınırında bin 295 kilometreden sürekli terör saldırısına uğrayan bir ülke. 3 milyon mülteciyi misafir eden bir ülke. Ve bu ülke şunu söylüyor; Ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin sınırları içerisinde kalıyorum ve olağanüstü hali de Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi'nin 15. maddesinin tanıdığıhak çerçevesinde yapıyorum. Bizim demokrasimiz için zor zamanlardan geçiyoruz. Biz demokrasimizi koruyacağız." diye konuştu.

CHARLİE HEBDO ÖRNEĞİ
Bakan Çelik, Charlie Hebdo saldırısından sonra gösterilen dayanışmanın Türkiye için gösterilmemesini de eleştirerek, "Charlie Hebdo saldırısındaki gibi bir görüntü dünyaya verilseydi, bunun çok büyük sonuçları olacaktı. Birincisi, sadece AB'nin sınırları içerisinde değil, sınırları dışında da bir demokrasi saldırıya uğradığı zaman AB'nin buna nasıl sahip çıktığı gösterilecekti. İkincisi, bütün bir İslam dünyasına güçlü bir demokrasi mesajı verilecekti." değerlendirmesini yaptı.

"23. VE 24. FASILLARI AÇALIM, BUYURUN KONUŞALIM"
Böyle bir dayanışmanın demokrasi tarihi açısından parlak bir sayfa oluşturacağını söyleyen Çelik, "Şimdi Türkiye çeşitli şekillerde eleştiriliyor. Biz hiçbir şekilde eleştiriden kaçmıyoruz. Bu eleştirilerle yüzleşebilecek bir özgüvene sahibiz. Her ülke her ülkeyi eleştirebilir. Bu demokratik kültürün bir gereğidir." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin de Avrupa ülkelerinde yükselen İslamofobi, yabancı düşmanlığı ve aşırı sağ konularında ciddi kaygılarını dile getirdiğini hatırlatan Çelik, "Özellikle ifade hürriyeti ve basın hürriyeti gibi konularda biz bunları tartışabilecek bir özgüvene sahibiz. Örneğin 23. ve 24. fasılları açalım, buyurun konuşalım. Ama Türkiye-AB katılım müzakerelerinde hiçbir ilerleme olmayacak ancak o fasılların içeriğiyle ilgili olarak Türkiye'ye sürekli olarak suçlama yöneltilecek. İşte bu, paylaştığımız ortak değerler açısından kaygı verici. " şeklinde konuştu.

AP'NİN KARARI
Bu bakımdan Avrupa Parlementosunun (AP) Türkiye ile üyelik müzakerelerinin dondurulması yönündeki tavsiye kararının son derece vizyonsuz olduğuna dikkati çeken Çelik, "Bu, Avrupa değerleri etrafında dayanışmak yerine, Avrupa değerlerini bir başka ülkeyi köşeye sıkıştırmak için bir araç gibi kullanma şeklinde bir yaklaşımdır. Bu durum, paylaştığımız ortak değerleri de yıpratmaktadır." dedi.

Hukuk devletinin her şeyden önemli olduğunu kaydeden Çelik, "Yapıcı eleştiriyi bir kazanım sayarız. Ancak yapıcı olmayan negatif eleştiriler ve evrensel değerleri araçsallaştıran vizyonsuz eleştirileri tabiki dikkate almamız mümkün değildir. Bugün göç krizi, terörle mücadele gibi konularda Türkiye ve AB arasında daha yoğun ilişkilerin kurulması gereken bir dönem, daha güçlü köprülerin kurulması lazım, daha ciddi ilişkilerin geliştirilmesi lazım." ifadelerini kullandı.