'SİCİLİMİZDE HALA DURUYOR'
Yüksek Askeri Şura Mağdurları Derneği Başkanı Yüksel Salter, "TSK, bütün Türkiye'ye örnek olsun diye namaz kılan, eşi başörtülü askerleri meslekten attı. Bu bir göstergedir. Bu yüzden en şiddetli baskı askerler üzerinde yapılmıştır" dedi. Salter, TSK'nın yargıya kapalı bir alan olması nedeniyle meslekten men edilmelerde keyfi davrandığını söyleyerek, "Meslekten atılmalar yargı değil YAŞ kararlarıyla yapıldığı için haklarımızın tamamını alamadık. Burada da TSK keyfi davrandı. Ayrıca sicilimizde halen YAŞ kararları duruyor. Bu kararların YAŞ tarafından kaldırılması gerekiyor" dedi. Salter, "Bu insanlar savaşmanın dışında hiçbir şey bilmiyorlar. Bu yüzden çok ciddi sıkıntılar yaşadık, intihar edenler oldu, boşananlar" dedi.
Dönemin mağdurlarından Vahit Kara, 28 Şubat sürecinde bazı generallerin daha rahat darbe yapabilmek için bir kısım askeri ordudan tasfiye ettiğini söyledi.
'ALKOL MÜPTELASI PARALELCİ VAR'
Dindar askeri tasfiye etmek için kusur aradıklarını kaydeden Kara, "İşin aslı darbe yaparken engel olunabilir düşüncesiyle tasfiye edildik" diye ekledi. Deniz Kuvvetleri'nde öğrenciyken paralel yapının kendi elemanlarını daha o zamandan yerleştirdiğini belirten Vahit Kara, "28 Şubat'ta eşlerinizin başlarını açın ve namaz kılmayı bırakın, denildiğinde paralel yapı denileni yaptı. Büyük çoğunluğu eşinin başını açtırdı. Gülen, gözünüzle namaz kılın demiş. Paralel yapı çok dikkat eder. Daha sonra evlenenlere başı açık kız aldırdılar. Cemaatten atılanlar çok az. 28 Şubat sürecinde kendini gizleyen cemaat üyeleri şimdi üst düzey görevlerde. Bunların hepsi o zaman orduda kaldı. Şu an TSK'da oldukça güçlü yapıdalar, tuğamiral, tümgeneral rütbesindeler çoğunlukta. Paralel yapı elemanı olup da alkol mübdelası olanlar var. Modern yaşıyorlar" dedi. Kara, Balyoz davasında tutuklanan askerlerin yerlerine paralelcilerin terfi ettirildiğini belirtti.
'ÇORAP SATARAK GEÇİNDİM'
28 Şubat sürecinde Kırklareli'nde Astsubay Başçavuş olan Hakan Irmak ise, o dönem görevden alındıktan sonra geçimini sağlayabilmek için seyyar arabada çorap sattığını söyledi. Hakan Irmak,"İşten ayrıldıktan sonra, devletten bir maaş alamıyorsun. İkramiyemiz verilmedi. Sokakta kaldık. Belirli bir gelir düzeyim vardı. Çırılçıplak ortada kaldık. O anda iş aramaya başlıyorsun ama o zamanlarda artık vatandaşlar bize mimli gözüyle bakıyordu. Bize işte vermediler. Kendi imkanlarımla bir şeyler yapmaya başladım o zamanlarda. Çorap satmaya başladım İstanbul'da. Bu sefer de Belediyenin zabıtaları bizleri rahat bırakmıyordu. Bu bunalımlara düşerek bazı arkadaşlarımızdan intihar edenler oldu" dedi. Kendilerine iş imkanı sağlayan Refah Partili belediyelere de baskı yapıldığını belirten Hakan Irmak, şirketlerin de tehdit edildiğini söyledi.
Kaynak: Star Gazetesi
