Hayat ne zaman normale dönecek?
Salgının ekonomiye ve siyasete etkileri neler olacak?
Önemli olan salgının ne kadar süreceği değil, bizim bu süreci en az hasarla atlatmamız. Mesela eve çekilme tedbirlerini uygulamazsak, okullar açık olursa, maçlar, toplantılar devam ederse hayatımızın akışında hiçbir değişiklik olmaz.
Salgın hızla yayılır. Bugün 300- 400 civarında seyreden yeni vaka sayısı birden binlere çıkar. Çok kısa bir sürede bütün toplum hasta olur. Hastanelerin acil ve yoğun bakım servislerinde yığılma olur.
Salgına yakalanan yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanlar yeterli sağlık hizmeti alamaz. Süre kısa sürer ama maalesef can kaybımız oldukça fazla olur. Ancak tedbirlere uyarsak, mecbur kalmadıkça evden dışarı çıkmazsak süreyi uzatırız ama can kaybını kontrol ederiz. Dolayısıyla bu işin bir hesaplaması yok. Aslında bizim tercih yapmamız gerekiyor.
Biraz dişimizi sıkıp evimizde oturmakla sokaklarda özgürce dolaşıp daha çok can kaybı arasında bir tercih.
Herkesin aklını kurcalayan bir diğer soru ise şuan ne durumda olduğumuz. Günler geçtikçe İtalya gibi mi olacağız yoksa salgını daha hafif mi atlatacağız? Güzel haberi önce vereyim. Salgında ipin ucu kaçmış değil. Vaka ve ölü sayılarında kontrol edilemez noktaya gelmedik. Tedbirleri biraz daha arttırarak devam edersek ipin ucunu kaçırmayacağız inşallah. Ancak bu da bize bağlı. Geçen hafta sonu hava güneşliydi ve herkes açık alanlara, deniz kenarlarına akın etti. Emin olun açık hava keyfimizin maliyeti olacak. Ve maalesef o maliyeti insan hayatıyla ödüyoruz!
Peki ya ekonomimiz? Yurtdışıyla bağlantının kesildiği, birçok ülkeye uçuşların durdurulduğu, hem ülkemizde hem de dünyada insanların evlerine kapandığı bir ortamda ekonominin sıkıntıya girmemesi düşünülemez. Maalesef bazı işyerleri kapanacak ve bazı insanlar işsiz kalacak. Ancak Türkiye inşallah aldığı tedbirlerle bu süreci en az hasarla atlatacak. Ekonomimiz bazı dalgalanmalar yaşasa da krizlere karşı şerbetli. Zaten zor zamanlardan geçmeye alışığız. Bağışıklık meselesi bir yerde. Nasıl ki virüsü alan vücut bağışıklık geliştiriyor ve daha sonra hasta olmuyorsa bizim ekonomimiz de öyle. Dış kaynaklı saldırılar nedeniyle bağışıklığımız oldukça kuvvetli. Dolayısıyla yatağa düşmeden, yoğun bakımlık olmadan bu süreci de atlatacağız inşallah.
Gelelim siyasete... Bugünlerde herkes salgından sonra siyasette çok şeyin değişeceğini söylüyor.
Katılmamak mümkün değil.
Devletlerin etkinliği artacak, uluslararası kurumlara güven azalacak, dayanışmanın yerini rekabet alacak. Bunların hepsi doğru. Ama bu eğilim zaten salgından önce de vardı. Aslında siyasette çok büyük bir değişiklik yaşanmayacak. Başlamış olan süreç daha fazla hızlanacak. Zaten biz ülke olarak buna da alışığız. Suriye'deki iç savaş bize uluslararası toplumdan, değerlerden, NATO'dan, ABD'den hayır gelmeyeceğini öğretti. Tam da o nedenle kendi işimizi kendimiz görür olduk.
Tablo aşağı yukarı böyle. Her alanda yapmamız gerekenler belli.
Moralini bozma, tedbirlere uymaya devam et, rehavete kapılma, gelecekten ümitli ol. Bunları yapabilirsek kazanacağız. Hem salgında, hem siyasette, hem de ekonomide!