Tarihi 20 Ağustos 2017

Karaciğer nakli oldu

Türkiye'de yetenekli bulduğum ve kendime örnek aldığım isimlerin başında gelir Abdullah Oğuz… Reklam, dizi, klip, program yapımcılığı ve yönetmenliği yapan Oğuz; 'O Şimdi Asker', 'Mustafa Hakkında Her Şey', 'Bir Tutam Baharat' ve 'Asmalı Konak' gibi gişede iyi iş yapan filmlere imza atmanın dışında film distribütörlüğü de yapıyor.
Oğuz, uzun zamandır karaciğeriyle ilgili tedavi görüyordu. Amerika'ya da bunun için sürekli gidip geliyordu. Şimdi duydum ki Abdullah Oğuz, uzun ve başarılı geçen bir ameliyat sonrası karaciğer nakli olmuş.
Uzun süre uyumlu vericinin (donör) bulunması ve nakil için bekleyen Oğuz, çok şükür sağlığına kavuşmuş. Biraz dinlendikten sonra işinin başına dönecekmiş. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyor ve sağlıklı daha nice günleri olmasını temenni ediyorum.
Bu vesileyle size şöyle kısa bir bilgi de vereyim: Karaciğer nakli siroz hastalarına ve karaciğerinde tümör olan hastalara yapılıyor. Nakil için organ bağışının önemi çok büyük. Bildiğiniz gibi karaciğer ya beyin ölümü gerçekleşen kişilerden ya da canlı vericilerden alınıyor.
Beyin ölümü gerçekleşenlerin önceden organlarını bağışlamış olması gerekiyor ya da kişinin ailesine soruluyor. Ailesinin izni olursa ve organlar iyi durumdaysa nakil için alınıyor. Bu aşamalarda Sağlık Bakanlığı devreye giriyor ve bakanlığın organizasyonuyla izinler alınıyor, organ çıkartılarak nakil yapılıyor. Canlı dönerde ise kişilerin kan grubu ve vücut boyutlarının uyumu gerekiyor. Başka bir şey lazım değil.
Kan grubunda pozitif veya negatif dediğimiz 'Rh'ın önemi yok. Sadece kan grubunun tutması yeterli. Vericinin kan grubu, alıcıyla aynı olursa nakil olabilir. 0 grubu kanı olanlar herkese organ verebilir.
AB grubu kanı olanlar da herkesten organ alabilir. Tabii canlı vericilerde vericinin genel durumu, bir hastalığı olup olmaması, bu ameliyatı kaldırıp kaldıramayacağı gibi kriterler çok önemli. O bakımdan çok detaylı araştırmalar yapılıyor.
Lütfen organ bağışı yapmadıysanız düşünün ve hemen başvuru yapın…

AYDIN'A TAVSİYE
Aydın, 90'lı yıllara 'Kuşum' şarkısıyla damgasını vurdu. Yıllarca sahne programlarıyla gece hayatının en çok konuşulan ismi oldu. Sadece gece hayatında değil, televizyon dünyasında da en çok reyting alan programların sahibiydi.
Aydın'ın televizyonda 'kadın kuşağı' diliminde hatırı sayılır bir yeri vardı. Çok çalıştı, güzel paralar kazandı.
Daha sonra ise bence tükenmişlik sendromuna girdi. Haftanın 7 gecesi iş yapmak, sabahlara kadar şarkı söylemek ve kendi dalında bir yol açmak… Aydın, birçok ünlü isme yol açmıştır.
Zamanında güzel paralar da kazandı ve paranın verdiği rahatlıkla yaşadı. Geçen gün bir röportajını okudum. Röportajında "Birtakım insanlar, başka şarkıcıların menajerleri beni piyasadan sildirdi.
Kendi şarkıcılarına yer açabilmek için yurt dışında yaşadığımı, yüzümün artık inanılmaz halde olduğunu, gözlerimin görmediğini, kapandığını söylemişler. Onlarla savaşamadım. Her şey üst üste geldikçe gücümü kaybettim ve iyice yalnız kaldım" diye açıklama yapmış.
Yahu olabilir mi öyle bir şey? Sen üretsen, koştursan bu mümkün olur mu?
Bahsettiğin diğer sanatçılar çalışıyor da sen niye çalışmıyorsun Aydın? Sen tembellik yaptın, gittin yurt dışına yerleştin. Gözden uzak olan gönülden de uzak olur. Kaç yıl sonra şarkı yaptın! Zaman, sistem, eğlence anlayışı değişti. Yenilenmek, üretmek, gündemde olmak lazım. "Suçlu sadece benim. Param vardı. Bu işlerden de sıkılmıştım ve kendime çok güveniyordum" demen gerek. Devir çok değişti. Artık yeni nesil var.
Sen üretirsen, gündemde olursan Allah'tan başka kimse sana bir şey yapamaz. Sahneye çıkacaksın, şarkı söyleyeceksin, insanları eğlendireceksin.
Çünkü iş işi getirir. Seri üretim yapar gibi işini destekleyen şarkı çıkaracaksın. Bir şarkı çıkarıp yıllarca beklemeyeceksin. Klibini çekeceksin. Kısaca durmak yok Aydın… Dedim ya yeni nesil var; bak onlara arı gibiler… Sen durunca millet çıkıyor aya… Sen kalıyorsun yaya. Sen sahnesi en iyi olan, birçok kişiye yol açan adamsın. Son şarkın çok güzel, hemen arkasından yenisi gelsin. Gör bak alkışın duruyor mu?