Tarihi 22 Şubat 2015

Tam 1 yıl oldu annem gideli

21 Şubat 2014… Arkadaşım, sırdaşım, dostum ama en önemlisi annem.
Tam bir yıl oldu o gideli. Hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Ne çabuk geçti zaman diyorlar.
Bana sorsanız dün gibi. Hiç vakit geçmedi.
Aralarda kabul ediyorum onun gittiğini aralarda ise telefonla arama istiyorum.
Yanlızlık tuhaf bir duygu. Yalnız kalmış sizi koruyan birinin olmadığını bilmek… Ölümün olduğunu ve bir gün herkesin öleceğini bilen ben, asla bu duyguyu anneme yakıştıramıyorum.
Bugün dualarınızda annem ve tüm kaybettiklerimiz olursa çok sevinirim. Allah hepinize dönüşü olan ayrılıklar versin…

***
Aşkın büyüklüğü
Geçen hafta yakın arkadaşım ve meslek hayatımda da dirsek temasımda olduğum Zeynep Altınçekiç, aynı gün iki buçuk saat arayla hem babaanesini hem dedesini kaybetti.
Tam 70 yıl aynı yastığa baş koymuş iki büyük aşık, aynı gün gidiyorlar. Aşk güzel şey… İnsanların birbirini sevmesi ve 70 yıl aynı yastığa baş koyması.
Beni o kadar çok etkiledi ki.
Düşünsenize aralarında iki buçuk saat var. Biri iki buçuk saat önce gidiyor, arkada kalanın üzüntüsü düşündükce içim parçalanıyor.
Allah aşklarını sevgilerini görmüş ve öyle bir kader yazmış ki. Sadece iki buçuk saat yokluğunu göstermiş diğerine.
Bana da böyle bir sevgi aşk diye dua ettim hem kendime hem o büyük aşkın sahiplerine. Mekanları cennet olsun…

***

NİHAT DOĞAN KENDİNİ YAKTI

Bir söz, insanın hayatını nasıl değiştirir geçen hafta gördük. Nihat Doğan onca yıl tırnakları ile kazıdığı şöhretine o kadar büyük bir zarar verdi ki. Ama şöhretler dünyasının en büyük hastalığıdır her şeye söylecek bir sözünün olması ve her şeyi biliyor olması.
Bu hastalığa Nihat Doğan uzun süre önce yakalandı. Söylediği her söylem bir yerlerde yer buldu. O söylemler bir yerde yer buldukça o tozunu biraz daha arttırdı.
Toplumun asla kabul etmeyeceği söylemler vardır. O bir söylem, bazen bir gruba dokunabilir ya da milyonlara.
İşte ağzınızdan çıkan bir söylem hayatınızın dönüm noktası olabilir. Nihat Doğan, bir söylemde bulundu azınlık değil milyonları ayağa kaldırdı.
Hatasının farkında olup Türk milletinden özür dilese ve bir müddet sessiz kalsa belki çok şey değişecekti.
Ama nerede! Hata üstüne hata yapmaya devam etti. Yazının başında söylediğim gibi tırnaklarıyla kazıyıp elde ettiği şöhretine öyle bir zarar verdi ki.
Asla telafisi olmayan yaralar açtı markası için. Nihat Doğan kitlelerin sevdiği, arkasında durduğu her şekilde tüm hatalarıyla sevdiği Türk halkının kalbinde ayrı yeri olan isimlere de laf attı. İbrahim Tatılıses'i Türk halkı kayıtsız şartsız sevmiş. Türk halkı kabul etmeyecekleri hatalarını görmezden gelmişler yıllarca. Bu hataların önüne geçecek öyle bir yetenek vermiş ki Allah İbrahim Tatlıses'e… Öyle bir ses… Türk halkının kalbine işlemiş. Yoksa bunca yıl İbrahim Tatlıses, İmparator olabilir miydi?
Kendi aşağı çekilirken belden aşağı vurararak eski defterleri açmak ne demek. Geçmişi kurcalayıp tekrar gündeme getirmek ne demek. Ve insanın başkalarının defterlerini açarken kısa vadede kendi defterlerinin de açılacağını unutulması gibi.
Sakın yanlış anlaşılmasın İbrahim Tatlıses'in hatalarını onaylamıyorum ama geçmişte kalmış bir şeyi benim başıma bu geldi bakın bu da bunu yapmıştı demek kendine daha büyük zarar vermek.
Türk halkının gönlünü almak için çok çaba harcaması gerektiğini düşünüyorum Nihat Doğan'ın. Asla da o eski popülerliğine kavuşamayacağı inancındayım.
Google var… O ne kadar istemese de adı arama motoruna yazılınca herkesin karşısına ilk sırada bu gelecek. Çünkü artık bundan daha büyük bir şey yapması mümkün değil.