Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Uçuklatan uçak korkum

Eklenme Tarihi 8 Temmuz 2017
Yıllarca birçok kez binmeme ve 'Bu sefer artık atlatacağım' dememe rağmen her seferinde daha çok artan bir şeydir benim için uçak korkusu. Sıradan bir insanın sınırlarını zorlayan eylem sonucu bünyede oluşan korkudur. Nitekim uçağın inişinde ve kalkışında pencereden bakıldığında adamın kan basıncı tavan yapar. Halbuki siz gayet naif bir yaşam sürerken günün birinde uzak bir mesafeyi katetmek zorunda kalırsınız, elinizdeki en iyi seçenekse uçağa binmektir.
Daha bir gün önce yatağınızda ne kadar huzurlu olduğunuzu düşünürken bir anda kendinizi kaza sırasında ortaya çıkan oksijen maskesini kullanmayı düşünürken bulursunuz.
En son uçağa bindiğimde yanımda annem vardı. Herkes yerine otururken ışık hızının bir an önce icat edilmesini diledim. 'Bir an önce bitsin bu melet mantığı' ile korkumun yüzüme vuran yansımasını gidermeye çalıştım.
Uçmayı çok seven annem beni yatıştırmaya çalıştı. "Oğlum ne güzel bulutların arasından geçeceğiz. Bembeyaz..." Annemin o bembeyaz kelimesi bile bana kefenimi hatırlatıyordu. Neyse güler yüzlü hostes hanımla uçakta herhangi bir sorun ile karşılaştığında neler yapmamızı anlatırken ben zaten o an uçağı düşürmüş, az kalmış Hakk'ın rahmetine kavuşuyordum. Sonra anonslar gelir emniyet kemerleri takılır. Anonslar deyince size kısaca kendimi anlatayım.
Anons: Sayın yolcularımız...
Ben: Allah bi' şey oldu!
Anons: İyi uçuşlar dileriz.
Ben: Ohh...
BİRAZ SONRA...
Anons: Sayın yolcularımız...
Ben: Hasss tane!
Anons: İstanbul'da şöyle şöyle bir hava bekleniyor.
Ben: Ohh...
BİRAZ SONRA...
Anons: Sayın yolcularımız...
Ben: Eşşhedüenla...
Anons: Birazdan servisimiz başlayacaktır.
Ben: Ohh...
İyice daralmaya başlamıştım. Uçak korkusu olan her insan gibi benim de "Ya ton ağırlığındaki uçak nasıl havada duracak?" ile iyice devamını getirdim. Bir sürü gerginlik ve hayal gücümün yaşattığı zorluklara rağmen havalandık. Ama ben, "Lannnnnn. İnmek istiyorum durdurun müsait yerde" diye bağırasım vardı. Belli bir süre uçak hiç sallantısız uçuyorduk. Tam rahatlamışken birden sallantılar başladı. Eğer bu meslekte tecrübeleri olmasa hostesler beni sapık diye suçlarlardı. Çünkü gözlerimi açıp onların gözlerine pür dikkat "Acaba düşüyor muyuz endişesi" ile bakıyordum. Birkaç sallantı ile İstanbul'a inişe geçtik. Bildiğiniz korku filmi yazıyordum kafamda. Sonuç olarak İstanbul'a iniş yaptık. Utanmasam toprağı öpecek kıvama gelmiştim. Sonra döndüm uçağa, "Seni yeneceaam bir gün. Bir gün benim olacaksınn" diyesim geldi ama diyemedim ya.

METRES
İki erkek bir lokantada oturmuş pencereden bakıyorlardı. Biri:
- Karşıdan karşıya geçen şu iki kadını görüyor musun; biri karım diğeri ise metresimdir.
- Allah sana uzun ömürler versin şimdi ben de aynısını söyleyecektim.

AKILLI KAYSERİLİ
Gözleri kör, yalnız ve yoksul bir Kayserili kırlarda başıboş dolanırken bastonuna değen sihirli lambayı alıp içinden cin çıkarmayı başarmış. Bu işten hayli bıktığı belli olan cin, Kayserili'ye şöyle bir baktıktan sonra;
- "Senin hayli isteğin vardır; şimdi sen gözlerin açılsın istersin, zenginlik dilersin, evlenmeyi arzularsın, ama uğraşamam.
Sadece bir dileğini yerine getireceğim. Iyi düşün ve ne isteyeceksen iste" demiş.
Kayserili biraz düşündükten sonra dileğini söylemiş:
- "Çocuğumun saatlerce altınlarımı saymasını görmek istiyorum."

SİYANÜR
Bir karpuz tarlası olan çiftçi, her akşam tarlasına çocukların dadandığını ve birkaç karpuzun eksildigini fark etti.
Biraz düşündükten sonra, tarlaya bir uyarı levhası koymaya karar verdi.
- "Dikkat! Karpuzlardan birine siyanur enjekte edildi!" Ertesi akşam karpuz yiyemeden kaçan çocukları keyifle izledi. Bir hafta sonra, çiftçi tarlasında geziyordu. Karpuzlarını kontrol ederek eksik olmadığını düşünürken gözü kendi levhasının yanına konan bir levhaya ilişti:
- "Şimdi o karpuzlardan iki tane var!"

AlkışlıYorum
Abimiz deri, yarım bot ve koyu kahverengi ayakkabıyı alıp kasaya yanaşıyor...
Kasadaki bayan botları poşete koyarken, sayın abimiz de soruyor;
- 43 lira değil mi?
- Kız, "Ne münasebet" der gibi bakıyor ve "Bunlar orijinal deri... İndirimli fiyatı 180 lira..." Abimizin bitiş cümleleri, kızcağızın kopuş anına denk geliyor:
- Olur mu hanımefendi, altında 'Size 43' yazıyor...
Sabah kocam beni uyandırmaya çalışırken aniden doğrulmuşum. Elini sıkıca tutmuş tokalaşırken uyandım... Evlilikte saygıyı yitirmemek, olanı da abartmamak lazım...