Tarihi 27 Temmuz 2015

Kuşatma altındayız

Ülkeyi seven her vatandaşın tek isteği güçlü Türkiye'dir.
Ekonomik olarak güçlü olmanın ön şartı bölgenizde söz sahibi olmaktır.
Maalesef bugün, Türkiye'nin son 13 yılda elde ettiği kazanımlar yok edilmeye çalışılıyor. Ancak bunda başarılı olunamayacaktır.
İstenen şudur ki Türkiye eskisi gibi bölge de pasif dış politika izlesin. Etliye sütlüye karışmasın. Ülke olarak zaten yıllarca böyle politika izlemedik mi? Elde edilen kazanım nedir peki; kocaman bir sıfır... Türkiye'ye saldırıların arttığı bir dönemde İran ile ABD tarihi bir anlaşmaya imza attı. Anlaşmanın özeti; İran'ın dış dünya ile olan 20 yıllık esareti bitmiş oldu. İran dış dünya ile münasebetlerini hızla artıracak adımlar atarken, kendi içimizde bu ülkeye ihanet edenler asla kabul edilemez. Bu ülkenin polisine, askerine, sağlık çalışanına, garibanına, esnafına kurşun sıkanlar ülkenin geleceğini karartamayacaklar. Demokratik zeminde siyaset yapma imkanı olanların, meşru yolları kullanmak yerine gayrimeşru yolları kullanmaları kabul edilemez.

EN BÜYÜK RİSK
Seçim sonrası ortaya çıkan koalisyon tablosunda mutlu olanlar, bugünkü gelinen tabloyu daha iyi okunmalıdır. Bundan sonra alınacak en iyi karar Kasım ayında yeni bir seçimdir. Koalisyon seçeneklerinin piyasalar tarafından olumlu fiyatlandığı söyleniyor! Hatta erken seçimin piyasalar tarafından negatif algılandığına dair yorumlar yapılıyor.
Oysa muhtemel bir erken seçim de tek parti iktidarının devam edecek olması, tüm bu negatif söylemleri ortadan kaldırıyor. Öyle anlaşılıyor ki son 13 yıl, koalisyon dönemlerinin ortaya çıkardığı riskleri unutturmuş gözüküyor.
Ülke olarak tekrar böyle bir sürecin bedelini ödemek zorunda değiliz.
Asıl meselemize gelelim. Önümüzde üç büyük sorun var. Dolar da Fed riski artarken, Türkiye'ye yönelik tehditler riskin daha da yükselmesine neden oldu. Gösterge faiz yüzde 10'un üzerinde. ABD Doları tekrarı yükseliş trendine girdi. Tarihteki örnekleri dikkate alındığında piyasalar doların güçlenmesi ile sıkıntıya girecek. ABD'de faiz oranlarında artırıma yaklaşılması ile birlikte yükselen ABD doları ve düşen emtia fiyatları 1980'lerde Latin Amerika'da temerrütleri tetiklemişti. 10 yıl sonra doların yineden değer kazanması, Tayland'dan Malezya'ya Asya ülkelerini dolar karşısında sabit kuru terk etmeye zorlayarak bölgeyi krize sürüklemişti. Doların güçlenmesi ve ABD'de borçlanma maliyetlerinin yükseltileceği beklentileri, geçmişte olduğu gibi şimdi de emtia fiyatlarını aşağı itiyor, Brezilya, Güney Afrika ve Rusya gibi ülkelerin ihracatını zayıflatıyor, gelişen ülkelerden sermayeyi uzaklaştırıyor ve kredi genişlemesini yavaşlatarak ekonomik büyümeyi aşağı çekiyor. Fed'in enflasyona göre düzenlenmiş dolar göstergesi Temmuz 2011'deki rekor düşük seviyesinden yüzde 17 yükseldi.
Geçmişte yükseliş görülen iki dönemde, dolar 1978'den 1985'e kadar yüzde 53 ve 2002'ye kadar olan 7 yılda yüzde 34 değerlendi.