ESKİDEN bizim olan hiçbir şey bizim değil artık.
Çocukluğumuzda İstanbul Yenikapı sahilinde denize girerdik de küçüklerle eğlenmeyi büyüklük sayanlar bizleri korkutmak için "kaçın denizin sahibi geliyor" derlerdi, kaçardık.
Yürekli abiler çıkardı ortaya, "sakın kaçmayın" derlerdi, "bu denizlerin sahibi sizlersiniz!" O yürekli delikanlıların hepsi motorları maviliklere sürdüler de onları bu dünyadan sürdüler.
O delikanlılar kitap okurdu, her biri yoksulluğu ve emeği irdelerdi, her biri ihtiyaç duyulan yerdelerdi.
O zamanlar Allah'ın suyu parayla satılsın diye sokak çeşmelerinin kökü kurutulmamıştı daha.
***
Kıyılara dikilen lüks binalar denizle karanın hava akımını keserken, balıklar göç yollarını değiştirirken denizlerin kanunu da el değiştirdi.
Şimdi denizlerin sahipleri var.
"Beach" diye züppelik katılan denizlerimiz parası olana açıyor kucağını.
Bodrum'da Çeşme'de bilmem kaç bin lira ödemeden denize girilmeyen yerler var ve kimsenin gücü yetmiyor bu haksızlığa!
Kural böyle! Bir lahmacun söyle, fiyatı 3 bin lira olsun. O mekanların bir tanesinin vergi listelerinde isimleri olsun da dişimi kırayım!
***
Para çoğaldıkça insanlık ve kalite azaldıysa ve birileri bu durumdan haz aldıysa bu ülkede eleştiriler sadece düşünce israfıdır.
Denize atılan şişenin içindeki mesajlar bile adresini bulurdu oysa.
Eskiden çok eskiden!
Vicdan vapurlarında oturacak yer kalmazdı da denize atılan iyiliklerin lafı bile olmazdı o yıllar. Şimdi insanlık deniz seviyesinin ne kadar altındaysa çıkarcılık o kadar el üstünde. Parası olanlar yasaların da üstünde! Denizlerin üzerinde kim bilir kaç suçluyu barındırıyor o sükseli tekneler, bunları hatırlatmanın önemi yok. Onlara denizde karada ölüm yok çünkü.
***
Müzik emekçilerinin kazandıkları fikir hakları konulu davalar yıllarca İstinaf Mahkemelerinde bekletilirken sistem güçlüden yana işliyor. Müzik emekçileri aç yatıyor, arkası güçlü olanlar haksızlık denizinde kulaç atıyor.
Can simitleri gökyüzünde!
Bu adaletsizlik gerçeğine karşılık, rahmetli Hulusi Kentmen'in Yeşilçam filmlerindeki "hakim amca" rolündeki adaletine kurban olayım.
***
Paranın sesi dalgaların sesini bastırırken, bizler de attığımız taşların yankısını bekliyoruz.
Kendilerini sadece denizlerin değil hayatlarımızın da sahibi zannedenlere karşılık, bizler hayat denizinde küreklerimizi kendimiz çekiyoruz.
Hukuk; suç işleyen kabadayılara, ahlaksız zenginlere gösterdiği özeni namuslu insanlara göstermedi ki adalet yerini bulsun!
Çocukluğumuzun o yürekli delikanlıları kalmadı ki denizler bizim olsun!
MUTLULUK TAKVİMİ
Trafikte sakin ol.
Bahis oynama.
Semt pazarına git.
Çay iç.
Kalmamış aşka bir yer
Başka zaman başka yer
Bekleyen biri olur
Geçelim bu sayfayı
Her zaman okunacak
Yeni kitap bulunur
Korkak
Bakacak yüzün varsa
Git de bir aynaya bak
Korkak
Olur da utanırsan
Maskeni yüzüne tak
Hakkı YALÇIN
Cebi olmayan kısa pantolonlu bulutlar bile bu devirde yazar kasa.
Hayvanseverlik!
İstanbul Ataköy 11'nci Kısım'da saldırgan köpekleri keyifle izlemektir hayvanseverlik. Köpeklerin ısırdığı insanlara "kuduz aşılarınız nasıl gidiyor?" diye sormaktır alaycı bir şekilde.
Köpekler kedileri parçalarken seyretmek ve bu meseleye çözüm arayanlara, "ne yapalım kediler de kuşları yiyor" demektir hayvanseverlik.
"Bakırköy Belediyesi ne yapıyor?" derseniz, 35 yıldır bu mekanda onlar kadar "keyifli seyirciler" görmedim.
Oturdukları yerden kalktıklarını da!