Ne ektiysek o!

Eklenme Tarihi 13 Haziran 2024

HABERİ
SESLİ DİNLE

00:00 00:00
Tüm Sesli Haberler

HAYAT kapısını her zaman açmaz, bazen aralık bırakır.
Yanlışların da geri dönüşümü vardır.
Adımız duruyor da ne sevdiğimiz adresler var ne ayak izlerimiz.
Önümüzden bir film şeridi gibi geçip gitti yıllar.
Tek tanık gözlerimiz.
Ne gördüysek o!

***

O kadar kitap okuduk sayfaların yazdığı kadarından fazlasını aldık. Bazen bir cümlenin altını çizdik bazen üstüne bastık.
"Yeter artık hak yemeyin çocuklar yaşasın" dedik.
"Televizyon ekranlarında bile ortaya karışık söylediler, çocukların gözü önünde domuz gibi yediler!" Söylediklerimiz anlaşılmadı ya da biz anlatamadık.
Ne bildiysek o.

***

Bir gemi düşledik, bir deniz, çıngıraklı korsanlar masal kuşlarımızı bile vurdular.
Kir tutan mıknatıslara paha biçilmez oldu.
"Zamansız doğduk" dedik, çektiğimiz acıların bile vergisini ödedik.
Ne yatlarında gözümüz oldu ne görkemli katlarında.
Sandalımız hala kıyıda!
Ne çektiysek o!

***

Ne deli aşklar yaşadık, bir çift göz sokak lambalarının altına çağırırdı bizleri.
Aradığımızı bulamadığımız zaman şehrin altını üstüne getirdik.
Geceleri efkarlı şarkılar dinledik, karanfiller alıp güller verdik.
Dışında kaldık içimizde yaşattığımız derin duyguların.
El salladık gidenlere her şey rüzgar gibi geçti ya da ayağına güller saçtıklarımız bir tarlanın ortasında korkuluk olmayı seçti.
Ne sevdiysek o.

***

Dostlarımız oldu ya da dost zannettiklerimiz, kendimizi bazen kalabalık sandık. Onlar bizi akvaryumda balık yerine koydular.
İyi günde herkes yanımızdaydı da kötü günde kadavramızdan bile medet umdular.
Kaybettiklerimizi kazanmak için çaba göstermeyi bıraktık.
Ne bulduysak o.

***

Hayatta ne dilediysek hepsi geri tepti.
Düğüm attık çaresizliklere sonra bir düğüm daha.
Artık bezginiz ve ürkek. Miadı doldu umutlarımızın çaylarımız soğudu.
Yırtıklar ve sökükler için ne iğnemiz var artık ne ipliğimiz.
Ne diktiysek o!

***

Hepimize yetecek kadar barış vardı da şimdi birbirine bakan insanların yüzü bir karış! Şimdi içimizden boş bir tren geçiyor, içinde yıkılan hayallerimiz var.
Çocuklara verdiğimiz sözleri tutamadık, inandığımız gibi olsun isterdik dünya, olmadı. Bazen pişmanlıkları biçiyoruz ama aynı şansı iki kere vermiyor zaman.
Ne ektiysek o!

MUTLULUK TAKVİMİ
Yoksul çocuğu giydir.
Ağaç gölgesine uzan.
Büyüklerinin mezarını ziyaret et.

Herkes kendinden mesul
Herkes kendine mekan
İnsanın gözlerinde
Camekandır aynalar

Bir köşede kalırsa
Tozu dumana katar
Bizi bizden alır da
Bize satar aynalar

Asla sırtını dönmez
Saatlerce başında
Bizi tutar aynalar
Parmağında oynatır
Öyle bir devleşir ki
Bizi yutar aynalar
Hakkı YALÇIN

Fakirin fukaranın serveti ekmeğe gidiyor, zeytin peynir bile sofra dışı!

Engerek!
Eskiden birilerinin "yakalanmasına" mahsuben; deklanşör silah muamelesi görürdü de şimdi sosyal medyadaki engerek dilin yanında deklanşörün nasıl masum olduğunu görebiliyoruz.
Deklanşör hiç olmazsa kanıttı ama engerek dili hiçbir kanıta ihtiyaç duymadan insanları zehirleyebiliyor ve hatta öldürüyor. Sövgülerin övgü aldığı bir dünyada yaşadığımız ortadayken, daktiloyla bilgisayar arasındaki farkı anlatmama da gerek kalmıyor.
Çünkü para hırsı ne meslek ahlakı bıraktı ne gelenek!