İSTANBUL'A beklenen kar yağdı. Kara mevsimlerin gereği kadar vicdani olarak da bakmak gerekiyor. İstanbul'a son kar 2021 yılında yağmıştı da kendilerini hayatın birinci sınıf yolcuları olarak görenlere bütün yollar açılırken sadece vatandaş yollarda kalmıştı.
Arkası güçlü olanın araçlarına "çakarların" bu kadar kolay dağıtıldığı bir memleket yeryüzünde yoksa, ayrımcılık sadece trafikte değildir. Parası olanın yasası bile varsa daha görecek çok şeyimiz var demektir. Karlı yollarda da hayat yolunda da!
***
Şimdi kar zamanı insanların zor zamanı. Her ev ısınıyor mu sanıyorsunuz, her evde çorba kaynıyor mu? Okula giden yoksul çocukların beslenme çantaları yumurta ve muz mu dolu? Su geçirmeyen pabuçlar mı var ayaklarında?
Kar, tabiat ana için gereklidir ama insanlar arasındaki eşitsizliğin dışa vurmasının sebeplerinden biridir.
O yüzden çocukluğumuzdan beri bizim için kar sadece çam ağaçlı kartpostallarda sevilir.
***
Şimdi kar zamanı ellerin dar zamanı. Taşı kaynatıp suçunu içmek; televizyon dizilerindeki gerçek hikayelerden daha gerçektir.
Niceleri yorganların altında titreyerek yatar. Öte yanda her gün gıdaların fiyat etiketleriyle oynayan kansızlar şömine başında keyif çatar.
***
Şimdi kar zamanı, yüreklerin kor zamanı. Üşümek açlıktan da kötüdür. Yoksul analar ateşi yeniden keşfetmenin derdindeyken hastalanıp yüksek ateşle yatanlar vardır. Bazıları için bu bile ısınma sebebi farz edilir belki. Sokak hayvanları donar, serçeler sığırcıklar cam kenarına konar da onları düşünenler o kadar azdır ki.
***
Şimdi kar zamanı, kara içeriden bakanların dışarıdaki insanların çığlıklarından firar zamanı. İhtiyaç sahiplerine elini uzatan kaç insan vardır acaba? "Açlıktan kim ölmüş" diyenler onların ölmesini bekliyordur ya da "her koyun kendi bacağından asılır" diyerek meseleyi hallediyordur.
Hayat bazen bir fırına girip, iplere astırdığı ekmeklerin sahibine ulaşacağını düşünüp huzur bulmaktır da bu gerçekten bencil zenginlerin haberi bile yoktur.
***
Şimdi kar zamanı, kendilerini umutla şereflendiren analar babalar zamanı. Belki ağır bedeller ödeniyor ama acıyı da onlarda deniyor hayat gururu da. Onların sefaletindeki asalet bencil zenginlerin ömrü billah göremeyecekleri bir şeydir.
O yüzden onurlu yoksullara karşı duyduğum sevgi ve saygı çocukluğumdan beri hiç değişmemiştir. Ama zenginin hırsız ve namussuz olanını da kalbinde yılan cebinde akrep taşıyanını da hiç sevmedim!
MUTLULUK TAKVİMİ
Aç insanı geri çevirme.
Kötülüğe prim verme.
Tiyatroya git.
Yazmayı dene.
Simit ve çaylı
Kahvaltılarımız vardı
Şefkate sarılırdık
Zulme değil
Umutları taşırdık
Bir hamalın selesinde
İki suskun aşık
İki deli rüzgar
Bir atın yelesinde
Şimdi martılarla
Şiir sohbetindeyim
Ayrılığın hüzünlü
İskelesinde
Hakkı YALÇIN
Kimin eli kimin cebinde, kimin gözü kimin kızında!
Martı mesajı!
Sirenler herkes için çalıyor.
İnsanlık adına hayatın fısıldadıklarını duymayanlar için siren sesleri hiçbir zaman kesilmeyecektir. Geçenlerde denizdeki martılardan bir mesaj aldım. "Vapurlarda bizlere bayat ekmek atıyorsunuz diye sizlere borçlu olduğumuzu düşünmeyin. Bizler de sizlere bayat ekmeğin değerini ve hayata direnmenin estetik yanını gösteriyoruz." Bu demektir ki kazancın şerefsiz olanı martılar için bile hükümsüz!