GİYSİLERİNDE acılı desenler, kanayan yanlarıyla geçerler zaman denen cendereden. Bin dereden su getirirler sofralarına.
Yaşamak için çalışırlar da hem tayfalarıdır kayıkların hem kaptanı.
İçlerinden neler geçer bilinmez.
O sırada yatlar geçer bir yerlerde, zengin hayatların kıyısına yol alır.
***
O gariban insanların ne komşularının tavuklarında gözleri vardır ne olmayacak hayalleri.
Bilirler ki "tenceren altın olsa da kaynattığın suyun buharı değişmez!" Bencil zenginlerin o tencerede kuzu gerdanla bulamadığı mutluluğu, onlar patates haşlayarak bulur.
Ve bilirler ki; nasıl kazanıldığı belli olmayan paralar da gün gelir buhar olur!
***
Pencerelerinin önünde bir çift kumru. "Başka yer bulamadın mı?" demezler, bayat ekmeklerini ufalarlar. Evlatları okumuştur iş bekler, evlatları vicdan sahibi birilerinin kendilerini görmesini bekler. O sırada arkası güçlü veletler otomobilini yenileme derdindedir.
Hayatın yasasıdır bu;
Güçlüler ezer. Güçlüler yasa tanımaz, yaya kaldırımlarında bile otomobilleriyle gezer.
***
Gariban insanlar manzaraya alışmıştır. Allah'tan başka kimseleri yoktur. Gençlik yıllarından artırıp biriktirdikleri onurlu bir ömür vardır önlerinde, komşularıyla bir araya geldiklerinde anlatacak hikayeleri vardır. Her dokunaklı şarkıda maziden bir iz. Suyun akışına bırakırlar kendilerini, gözleri dalgalı deniz.
***
Varlık içinde yaşarken bile insanların ekmeğine göz dikenlerle, yokluk içindeyken bile kendisine uzatılan ekmeği reddedenler arasında insanlık farkı vardır. Bunlar haysiyetli insanlığın eşsiz halleridir.
Ne utançtır ki bu ülkede zenginin malı fakirin canından değerlidir, bu durum da bizlerin isyan halleridir!
İsyan ki her mesleğin zekatıdır.
***
İşte size gerçek bir hikaye.
Milyon dolarlarla oynayan zengin bir iş insanının şoförünün oğlu üniversitede okuyor. Şoför aldığı kuş kadar maaşla kıt kanaat yaşıyor. Oğlunun bursa ihtiyacı var ve durumu patronuna açıklamak ihtiyacı duyuyor. "Oğluma burs verebilir misiniz?" Patronun cevabına bakın; "para öyle kolay kazanılmıyor."
***
Onlar öyle kolay kazanıyor ki, nasıl haram yedikleri de gözlerinden okunuyor. O yüzden birilerine yardım etmek kanlarına dokunuyor.
Onların kuralı değişmezse, bizlerin de böyle zenginlere bakışı değişmez.
Bizler güzel insanlarla acılar denizinde büyüdük, kulaç atmayı para içinde yüzerek öğrenenlerle değil. O yüzden paraya tapanları da sevmeyiz, zenginliğin ahlaksızlığıyla ahlaksızlığın zenginliğini apolet yapanları da.
MUTLULUK TAKVİMİ
Masanı topla.
Hiç kimsenin ekmeğiyle oynama.
Hiç kimse senin gibi
Vedasız terk etmedi
Hiçbir ayrılık beni
Böyle deli etmedi
Senin yokluğun olmaz
Sen yokken aşk bitmedi
Ne yeminler etmiştim
Unutmaya yetmedi
Demek ki çok sevmişim
Sevdamın gözü kara
Yoksa niye kanasın
Durup durup bu yara
Hakkı YALÇIN
Dünyanın en güzel şarkılarını cam kenarındaki kumrular söyler.
Kadın olsun da!
Gecenin bir yarısında iki delikanlı hiç kımıldamadan büyük bir mağazanın sükseli vitrinine bakıyorlardı. Biri diğerini dürttü, "oğlum onlar dirilmez" dedi.
Gözlerini vitrine çivileyen "olsun" diye karşılık verdi, "bakarsın gece yarısı üstlerindeki elbiseleri değiştirirler!" Böylelerine kadın olsun da varsın taştan olsun!