Deli aklı!

Eklenme Tarihi 7 Ağustos 2024

HABERİ
SESLİ DİNLE

00:00 00:00
Tüm Sesli Haberler

BUNDAN yıllar önce bir delikanlı Beyoğlu'ndaki barda boğazı kesilerek öldürülmüştü. Aradan geçen onca zamana karşılık gencin ailesi adaletin yerini bulacağını umuyordu ama arkası güçlü sanık beraat etmişti.
Barış Dönmez adlı gencin annesi adalet isterken, "oğlum geri gelmeyecek ama başkaları böyle acı yaşamasın" diye haykırırken, en utanç verici savunma biçimi de anneye yüklenmişti.
"Anne olsaydın da çocuğunu bara göndermeseydin!" Böyle tepkilerde kanımın beyne sıçraması ne fayda!
O katil şimdilerde "anne olsaydın da çocuğunu bara göndermeseydin" diyen zalimlerle birlikte ya hayatı burnundan çekiyordur ya da alacak can arıyordur.

***

30 yıldır bu "köşedeyim!" Katilleri de sevmedim, katilleri koruyanları da. Yetimin öksüzün hakkını yiyecek kadar aklını kullanan soysuzları da sevmedim hırsızları da.
O yüzden delilerden aldığım akılla yazıyorum yazılarımı. Yoksul ama onurlu insanlara "deli olduğumu" beni okuyanlar bilir zaten!

***

Hayat örneklerle dolu. Kafese konulan kuşlar, sadece özgürlükleri için değil, insanların "avuç içine sığan" bir canlıyı bile kafese koymalarına kahroluyorlar.
Kuş kadar beyinleriyle!

***

Yapılan bir araştırmaya göre bir kadın ömür boyunca 16 ay ağlıyormuş. Bu demektir ki ya mutluluk gözlerinden akıyor ya da kadınlar içinden ağlıyor, erkekler mutlu olmasın diye!
Yoksa şiddetin tacizin kralını yaşayıp anası ağlayanlar için 16 ay ne ki!
Kolay zengin olmayı hedefleyen kadınları bu meseleden muaf tutuyorum.
Enayi erkeklerin nezdinde onların gözyaşları "inci muamelesi" gördüğü içindir ki ağlamak getirisi bol bir yol.
Evlenip çocuk yaptıkları zengin enayilerin nafakasını cebe indirdikten sonra da gözlerinden yaş gelene kadar gülüyorlar.
Kalpazan ticaretinin kalın bağırsakları olarak tarihe geçerken, onlar sosyal medyada yayınlamak için kendi fotoğraflarını çeksin, birileri onların ağız kokusunu çeksin.
Ben sifonu çekiyorum.

***

Güzel insanlar gönül penceresinden ansızın bakıp geçmiştir de kötü insanlar her kademede neden böylesine sağlam yerler edinmiştir?
Ölümden korkanların hayatta kalma şansı cesurlardan çok değildir de korkaklar neden bu kadar başını eğer?
Onurlu gazeteciler kıt kanaat yaşıyorken birileri milyon dolarlarıyla züppelik taslıyorsa, orada gazetecilik ve haysiyet arasındaki "ortak paydadan" söz edilir mi?
Not: Böyle soruların cevapları sadece vicdanı olanlardan beklenir.

MUTLULUK TAKVİMİ
Karar ver ve uygula.
Kazıkçı marketleri reddet.
Hazırda yara bandı bulundur.

Bu şehrin meydanında
Benimle dans etmektin
Yağmurlarda üşümek
Gizlice öpüşmektin

Yüreğin nasıl zengin
Beş parasız sevmektin
Her gece uyumadan
Şarkılar dinletmektin

Şimdi nasıl olur da
El üstünde taşınan
Bastığın toprak olur
Şimdi nasıl olur da
Severken cesur olan
Kaçarken korkak olur
Hakkı YALÇIN

Bu topraklarda arkadaşlık ve dostluğun beyin ölümü gerçekleşmiştir.

Bakırköy Belediyesi!
İki hafta önce yaptığım eleştiriye mahsuben, oturduğum mahalledeki yarım bıraktıkları işleri tamamlamak için Bakırköy Belediyesinden "birileri" gelecekti de ne gelen oldu ne giden!
"Bu belediyenin bir gün olsun çalıştığını göremeyecek miyim?" diye kendi kendime söylendim. "35 yıldır oturduğum mahallede en ufak belediye hizmeti göremediysem, 'aday olarak kazık koysak seçiliriz' diyenlerden medet ummanın da alemi yok dedim.
Varsın köpekler insanlara saldırsın, seçimlerden önce yarım bırakılan çocuk parkına çivi çakılmasın, basketbol sahası çürüsün. Oturdukları koltuğa kazık çakmalarının nasılsa oturduğum mahalledeki insanlar için de sakıncası yok.
Devam edin iyi gidiyorsunuz, hizmet sizin neyinize!