Tarihi 28 Nisan 2010

İnsanı kendinden nefret ettirdiniz!

Piyasada eleştirilmedik insan bırakmayan Okan Bayülgen, meğer bu 'nefret' dolu halleriyle eşi Şirin Hanım'ı çok çok mutlu ediyormuş. Bunu Şirin Hanım'ın kendisi söylüyor, ben değil. Zaten, benim derdim Şirin Hanım'ın çocuğunun babası olan eşini neden ve nasıl sevdiği de değil! Banane bundan...
Benim için asıl önemli olan, Şirin Hanım "Okan'ın her şeyden nefret etmesini çok seviyorum" diyor ve ekliyor: "Benim de nefret ettiğim çok şey var. Okan'la mütemadiyen her şeyi eleştiriyoruz, onun da hayattaki çoğu şeyden nefret etmesine bayılıyorum, çok pozitif insanlarla aynı ortamlarda kalamıyorum, fenalık basıyor!" İstanbul adında dünyalar güzeli bir kızı olan genç bir annenin ne demek istediğini anlayabilmek için okumaya devam ediyorum verdiği röportajı… Sıralıyor genç anne nefret ettiklerini… Annelerin çocuklarına 'anneciğim' demesinden nefret ediyormuş Şirin Hanım… Kabul ediyorum, annem de bana hiç 'anneciğim' diye seslenmedi.
Ama kim kime sevgisini nasıl istiyorsa göstersin deyip, bir annenin çocuğuna 'anneciğim' diye seslendiğini duyunca ondan nefret etmek ne diye? Bırakın, bir anne hayattaki en sevdiğine dilediği gibi seslensin. Yeter ki, onu sevsin, değil mi!
İkinci şıkta Şirin Hanım, doğum yapan karısına hediye alan kocalardan nefret ettiğini söylüyor… Genç annenin sözlerini okuyunca "Bende mi bir tuhaflık var" diyorum, içten içe… Babalık duygusunu yeni tadan bir erkeğin, ona bu müthiş duyguyu hissettiren kadına küçük bir hediye alması, neden 'nefret' etmek bir neden midir? Ben, doğum yapan eşine gereken sevgiyi göstermeyen adamdan nefret ederim, onu sevgiye boğan bir erkekten değil!
Ya ben çok duygusalım ya da Şirin Hanım fazla sert, bilmiyorum!
Şirin Hanım gibi hangimizin nefret listesi yok ki!
Kabul, ben de nefret duygusunun nasıl bir his olduğunu biliyorum, defalarca nefret ettim birilerinden ya da bir şeylerden...
Kimilerinin ilk sırasında tecavüzcüler vardır, kimilerinin hırsızlar… Öyle büyük suçlara da gerek yok, bize ufacık yalan söyleyen biri için de hissederiz bu duyguyu, en ufacık ters bir bakış için de… Kimimiz bizi aldatanlar için deriz 'nefret ediyorum' diye, kimimiz bizden daha zengin olanlar için… Ama Şirin Hanım gibi, doğum yapan eşine hediye alan bir erkeğin duygusallığı karşısında hangimizin nefret duygusu kabarır ki? Yada hangimiz, yanımızdan geçerken çocuğuna 'anneciğim' diye seslenen bir kadına dönüp nefretle bakarız?
Zaten ben, eşini tarif ederken 'Onun her şeyden nefret etmesine bayılıyorum, birlikte her şeyi eleştiriyoruz' diyen birinin sözlerini niye anlamaya çalışıyorum ki?
Bakın şimdi ben de, nefret dolu genç bir anneyi anlamaya çalıştığım için kendimden nefret ediyorum!