Samsunspor karşısına tıpkı geçen haftaki Fenerbahçe derbisinde olduğu gibi aynı 11'le çıktı. Okan Buruk'un ideal kadrosuna güveni yerinde görünüyordu; nitekim maçın ilk yarısı bu güveni destekleyen bir futbolla geçti. Sarı- Kırmızılılar topa hükmetti, oyunu domine etti, pozisyon buldu ve tempoyu istediği gibi yönetti.
Özellikle Leroy Sane'nin performansı ilk 45 dakikanın öne çıkan hikâyesiydi. Attığı gol, yaptığı asist ve sürekli tehditkâr oyunu Galatasaray'ın hücumda ne kadar zengin seçeneklere sahip olduğunu bir kez daha gösterdi. Orta sahada ise Torreira'nın bitmek bilmeyen koşuları, mücadele gücü ve presi takımı ayakta tutarken;
Lemina'nın oyun kurma becerisi İlkay ile birleşince Galatasaray oyunun kontrolünü tamamen eline aldı. Samsun'un da ligin en iyi takımlarından biri olduğunu unutmamak gerek. Böyle bir rakibe karşı böylesine baskın bir ilk yarı oynamak önemliydi. Ancak futbol 90 dakika… Ve ikinci yarı Galatasaray için adeta başka bir hikayeydi. Takımın fizik seviyesindeki düşüş o kadar hissedildi ki, ilk yarıdaki enerjik Galatasaray'dan eser kalmadı. Galatasaray, sezon hedeflerine ulaşmak istiyorsa iki yarıyı da aynı disiplinle oynamayı öğrenmek zorunda. Bu maç, Galatasaray'a önemli bir ders niteliğinde. Sadece iyi bir ilk yarı değil, iyi bir 90 dakika oynamak gerekiyor. Çünkü her zaman Osimhen son dakika altın değerinde bir röveşata ile 3 puanı getiremez.