Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 2 Nisan 2024

Reçete!

HERKESİN merakla beklediği seçimler yapıldı.
Muhalefet bir adım öne geçti.
AK PARTİ ilk kez ikinci konuma geriledi. Sandıklar açılmaya başlandıktan sonra TV'lerde konuyla ilgili pek çok yorum yapıldı. AK PARTİ'deki düşüşün CHP'deki yükselişin nedenleri arandı, bulundu. İsimler de olaylar da mercek altına alındı. Kabul etmek gerekir ki sonuçların temas ettiği noktaları sıralamaya kalkarsak, Başkan Erdoğan'a bakan tarafı da Devlet Bey'e bakan tarafı da vardı.
AK PARTİ'ye de, enflasyona da, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki gerilime de, DEM'in aldığı tavra da, Demirtaşlar'a konan ambargoya da, Başak Hanım'ın geri çekilmesi kararına da, Kandil'in tepkisine de, Yeniden Refah'ın yol ayırımına da, Akşener'in kendini bitiren sapmalarına da, Kılıçdaroğlu'nun tasfiye edilerek yeni yol açılmasına da, TÜİK'in çok tartışılan rakamlarına da, Merkez Bankası'nın zamanında aldığı kararlara da yeni Anayasa tartışmalarına ve arkada kopan kıyamete de BAKAN TARAFI VARDI...
Öncelikle Başkan Erdoğan yıllarca seçim kazanarak gelen bir lider. Siyaseti herkesten daha iyi bilir. NET! Sadece değişen şartlar ve hassas noktalar konusunda bilgi yenilemesine ihtiyaç duyar diye değerlendiriyorum. Bu yapılıyor mu bilemem. Seçimde ortaya çıkan tablo "VERİLER DEĞİŞMEZSE
SONUÇ
DEĞİŞMEZ" noktasında olunduğunu ortaya koymaktadır.
Sorunu oluşturan etkenlerin dışına çıkılıp bakılması ve analizin dolayısıyla reçetenin buna göre düzenlenmesi gerekmektedir.
Yapılır mı? Bilemem...
Neyse...
Ben seçim sonuçlarını dışarıdan okumak gayreti içindeyim. Aksini yapan çok kişi mevcut. 7 Ekim'den yani HAMAS'ın saldırısından bu yana yazdıklarım ortada.
Uyarılarım da. Bu nedenle sandıklar açıldıktan sonra yaşanan gelişmelere buradan bakmayı tercih ettim. Gelin aynı yerden devam edelim...
HAMAS'ın saldırısı yüzlerce İsrailli'yi öldürmesi sonuçları tahmin edilmeyecek bir adım değildi. HAMAS bir operasyonu başlattı! İsrail'e saldırması baskın düzenlemesi değil, sonuçları itibariyle başlayacak hamleler operasyondu! ÖYLE DE OLDU. İlk günden bu yana da bölgede çok şey değişecek diye yazdım. Binlerce kez.
KÜRESEL MÜCADELEDE yer tutan odaklar, güçler HAMAS üzerinden SİYASAL İSLAM bitirmek niyetindelerdi. Açık net olarak. EL KAİDE gibi IŞİD gibi örgütlere yol vererek terörü tırmandırmalarının nedeni de buydu. ABD gibi güçler bir sorunu AKUT HALE getirmeden çözmezdi. Adamlar kendi içindeki SİYAHİ sorunu bile böyle aştı. Sanırım Başkan Erdoğan da AK PARTİ de bir şeylerin değişim arifesinde olduğunu gördü. MISIR'a gitmek, SİSİ ile el sıkışmak HAMAS'a karşı bir adımdı aslında. Gidilen yerde en büyük HASIM HAMAS'tı. SİSİ HAMAS'ın siyasi figürü olan MURSİ'yi tasfiye etmişti. Körfez ülkeleri de HAMAS ile mesafeyi savunuyor onlarla mücadele ediyorlardı. Doğru mu? NET!
Genel gidişin aksine HAMAS gibi konumu belli olan yapılanmaların arkasında duruluyorsa, çok sağlam ve güçlü ekonomi şarttır. Türkiye 2013'e kadar ekonomik olarak sağlam ve dayanıklı bir görüntü vermekteydi. Öncesindeki YOL HARİTASI PARANIN buralara gelmesine engel değildi. Çatışmalar savrulmalar operasyonlar doğal olarak AK PARTİ ile bazı odakların ortaklığını yol arkadaşlığını bitirdi. Bunun siyasi sonuçları gibi ekonomik sonuçları da olacaktı. Oldu da. Başkan Erdoğan'ın liderliği ve beceresi o dalgaların sahillerimize ulaşmasını geciktirdi. Siyasi dalgalanmalar, Covid kapanmaları, Rusya-Ukrayna savaşı ekonomik ritmi bozdu. Enflasyon diye bir canavar karşımıza dikildi.
Hem uluslararası arenada konumumuz PARAYA ulaşma zorluğu içeriyor hem de iç ve dıştan kaynaklanan sorunlarla boğuşuluyordu.
Enflasyon bir sonuçtu sadece...
Binlerce kez yazdığım gibi TÜRKİYE'nin konumu günü ve geleceğini belirlerdi. Bu anlaşılmıyordu sanki! HAMAS saldırısından sonra ortaya çıkıp ORTA DOĞU'da etkin bir rol oynayamayan, kapamayan ÇİN'in büyük oyuncu olarak dünyada yer alacağına inanıldı.
Türkiye'nin politikalarına tesir etti bu. Aynı şekilde İngiltere için de geçerliydi bu. Analizler sağlıklı yapılmıyordu. İçeriğine fazla girmek istemem ancak objektif değildi!
Sanırım bu nedenle olsa gerek, seçimler öncesi İNGİLİZ MEDYASI MURAT KURUM'u bir adım önde görüyordu. BBC, İstanbul seçimlerine ilişkin bir analiz yayımlıyor ve Ekrem İmamoğlu'nun kazanma şansının risk altında olduğuna, avantajın ise Murat Kurum'dan yana olduğuna dikkat çekiliyordu.
İstanbul'u yönetmenin Türkiye'nin geleceğinin anahtarı olduğunu vurgulayan BBC şehir için "ekonomik ve sosyal dinamo" tanımı yapıyordu. 2024 seçimlerindeki şartların, 2019 yılında yapılan yerel seçimlere göre farklılık gösterdiğini belirten analizde muhalefetin BİRLİK içinde olamadığının altı çizilmekteydi. Bu nedenle Murat Kurum bir adım önde sonucu paylaşılıyordu! Benzer yorumları yapan başka İNGİLİZ gazeteleri televizyonları da vardı.
Devam...
İşte bu gelişmeler ışığında Biden ilk kez Başkan Erdoğan'ı Washington'a davet etti.
Seçimden sonra! Bölge içten içe kaynarken İsrail katliamlarına devam ederken HAMAS direnirken, Kürt kartı masaya gelirken bu ziyaret gerçekleşecekti. Yeni ekonomik programla yoluna devam eden TÜRKİYE'nin başarıyla ipi göğüslemesi istenir miydi? Bence kesinlikle hayır! İstenmezdi.
Bu saatten sonra kimse destek olmayacaktı. Siyasal sonuçlar almak isteyenler ekonomik olarak bastıracaktı. DIŞARISININ içeride artık bir alternatifi vardı. Şimdi oyun içinde oyunla geleceklerdi.
Başkan Erdoğan'ın tecrübesi bu günden itibaren çok anlamlı ve değerliydi. Hem içeride hem dışarıda mücadele edecekti. Ve tempo günden güne artırılacaktı.
Bu nedenle Başkan Erdoğan'ın SARAÇHANE'DE BİNLERCE insana seslendiği belediye başkanlığındaki o günlerden bu güne olan biteni bir film şeridi gibi incelemesi ve yorumlaması gerekmekteydi. Günahıyla sevabıyla... Ve kendi inşa ettiği fabrika ayarlarını bulması elzemdi. Şu an biri çıksa ve "AK PARTİ'de sizden sonra sesi gür çıkan ve dinlenen kaç kişi var?" diye sorsa cevap ne olurdu...
Başkan Erdoğan Türk siyasi hayatının en güçlü figürüdür.
Net. Çıkış varsa bulacak olan da kendisidir. Siyasi yürüyüşünü uzun zamandır takip ettiğim için kendimi bunları yazmak zorunda hissettim. Başkan Erdoğan hala BAŞKANDIR ve hala sorunların çözümü için tek adrestir.
"YAPARSA ERDOĞAN YAPAR" mottosuna teveccühün hala çok olduğunu görüyorum.
"VERİLERİN DEĞİŞMESİ" gerektiğini söyleyen SANDIK sonuçlarına da bakılması şart.
Devam ederiz...