Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 6 Ocak 2023

Aynı ekip

BAZI yazıları buraya taşımıyorum. Sadece satır aralarında kenarından köşesinden değiniyorum.
Türkiye seçimlere giderken istesek de istemesek de, Washington-Moskova-Berlin- Paris-Londra eksenlerini sık sık yoklamak durumundayız. Bu hatta KÜRESELCİ diye tabir ettiğimiz motivasyonları çok eskilere dayanan koca bir EKOL de yer almakta...
Daha önce de paylaştığım gibi OCAK AYININ ortasından sonra bu EKOL vitesi artıracaktı. Bunu görmek için de kahin olmaya gerek yok! En büyük silahları ise PARA... İstihbaratı da unutmamak gerekmekte...
ULU DEVLETLER nasıl kendilerini korumak gibi alışkanlıklarını devam ettirmek gibi amaçlarla adım atıyorsa karşıda yer alan EKOL de yeni bir DÜNYA için yürümekte... Yani PROJELER TAMAMEN ÇATIŞMAKTA...
Erdoğan'ın 2002'de yola çıktığı AK PARTİ ile şimdiki arasında gece gündüz gibi fark var. AK PARTİ çeşitli vesilelerle (Buraya fazla girmek istemiyorum) Erdoğan'ı tasfiye etmek istedi. Erdoğan da, bunu yaşayıp gördü.
OLMADI. KARŞI TARAF YAPAMADI. PARTİYİ ELE GEÇİREMEYİNCE İSTEMELERİNE RAĞMEN BÖLEMEYİNCE BU KEZ karşıya GEÇTİLER, BAŞKA TABELA ALTINDA BİRLEŞTİLER. Seçime giderken aslında İKİ EKOL'ün çatışmasının bilinmesi ve anlaşılması gerekmekteydi.
Görüyorum ki başka şeyler tartışılmakta...
İsimlerin ideolojik olarak aynı çatı altında olması aynı politikalara inandığı anlamına gelmez. Siyaset yapan isimleri tanımak için KIRILMA ANI diyebileceğimiz olaylardaki tavırlarına bakılması yeterlidir.
Buradan GEZİ'ye gelelim...
Örnek üzerinden gidelim...
Gezi Parkı eylemleriyle ilgili davada iş insanı Osman Kavala'ya "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Washington Post konuya uzak kalmadı.
"Türkiye'de bir hayırsever iyi bir şey yaptı ve şimdi ömür boyu hapis yatacak" başlıklı bir makale yayınladı. Gazetenin duruşunu belirleyen bir yazıydı bu.
Seçimlere giderken SAFLAR netleşmeye başlıyordu. Sadece bazılarını Türkiye'de konuşan pek kimse yoktu.
Washington Post, Osman Kavala'nın, Macar Yahudisi iş insanı ve adı sıklıkla siyasi manipülasyon, fonlama, darbeler ve iç savaşlar ile anılan, "Küreselci" olarak tabir edilen George Soros'un vakıflarını desteklediğini belirtti. Ve "Sayın Kavala 65 yaşında bir iş insanı ve siyasi aktivisttir..." ifadelerini kullandı... Gazete, "George Soros'un vakıfları, tüm dünyada demokrasi ve şeffaflığı yayma amacını taşıyor..." notuna da yer veriyordu...
Osman Kavala ve Soros ile ilgili satırlar son derece doğal ve anlaşılırdı. Bilinmeyen SIR olan da bir şey yoktu...
Bu noktadan içeri girip SAFLARI ve EKOLLERİ görme şansımız oluyordu..
6'lı MASA'nın önemli oyuncularından Ali Babacan BATI'dan yükselmeye başlayan seslerle birlikte tonunu artırıyordu.
DEVA Partisi lideri Babacan, "Tarikatların yapılanabilmesine izin vermek lazım. Anayasa'daki Türk vatandaşlığı tanımını değiştireceğiz. Kürtçeyi anadil yapacağız" dedi. DEVA Partisi İletişim Başkanı Sanem Oktar da katıldığı bir programda "Anayasa'dan Türklüğü çıkarıyor musunuz" sorusuna "Doğru" yanıtını verdi.
MASA'nın üyeleri HDP ile çok uzakta değildi. Kemal Bey'in danışmanını ÖZERKLİK çıkışı da hesaba katılması gereken bir gelişmeydi.
Geçtiğimiz gün de yazdığım gibi "20 yıl önceki CHP olsa buraya gelmezdim" sözü de çok derin bir anlam ifade etmekteydi. 6'lı MASA'nın tonunun bilinmesi açısından GEZİ PARKI eylemleri ve ceza alanlara verdikleri destek önemli bir ayıraçtı. Ben hakim değilim.
Kim suçlu kim değil benim işim değil. Sadece olan biteni ve siyasi mücadelenin ritmini anlatmaya çalışıyorum.
Devam...
6'lı MASA'nın tüm üyelerinin GEZİ eylemleri için gösterdiği TAVIR ve TEPKİ aşağı yukarı aynıdır.
Bu da son derece anlaşılırdı.
Bulundukları EKOL'ün rengini yansıtmaktadırlar.
Mesela son açıklamalarıyla gündemden düşmeyen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gezi Davası'nda verilen tutuklama kararları hakkında "Hukukun alnına kapkara bir leke sürüldü. O lekeyi biz temizleyeceğiz.
Adaletsizlik yaparak, hukuksuzluk yaparak devlet yönetilmez. Herkes aklını başına alsın" diyordu. Diğer liderler de bundan pek farklı düşünmüyordu...
Biraz geri çekilip bakmamız gerekiyor... Başkan Erdoğan'ın AB ile arasına mesafe girdikçe başına dertler açılıyordu.
KAPATMA DAVASI da peş peşe gelen diğer operasyonlar da AVRUPA ÇIKIŞLIYDI.
Erdoğan'ı tasfiye etmek isteyen güç kendi partisindeki AB yanlısı EKOL'dü.
KÜRESEL EKOL'ü burada dirilten yaşatan ve ruh veren en önemli isim Abdullah Gül Beyefendi'ydi. İdeolojik olarak aynı çizgide olsalar da POLİTİKA anlamında farklılardı. Erbakan ile de aynı şekilde. Rahmetli ERBAKAN ABD karşıtı olduğu için partisini kaybediyor, bölünüyordu... Olaylara ezberle şablonla duygusallıkla bakınca anlaşılması kolay olmuyordu. POLİTİKA ve KÜRESEL DENKLEM başka bir şeydi. Ve şimdi seçimlere giderken bu EKOLLERİN SAVAŞINI hiç tanık olmadığımız boyutta yaşayacaktık. Ortada fol yok yumurta yokken bunu sık sık yazıyorum. Bekleyin görün!
Mesela CHP ve Deniz Baykal, Erdoğan'ın YASAĞINI kaldırırken Abdullah Gül hesabı içindeydi.
Erdoğan YASAKLI olursa unutulacak, parti GÜL'e kalacaktı. Yani KÜRESELCİ EKOL Türkiye'yi yönetecekti.
Deniz Bey Erdoğan'ı sevdiği için değil, Gül'e uzak olduğu için hamle yaptı. Sonra da bedelini ödedi zaten...
Yani yıllardır verilen savaşın şimdi başka bir boyutuna geçilmekteydi.
6'lı MASA'yı ve HDP'yi, ULUS DEVLET'i yıpratacak çıkışlarla görecektik. Bu da dahil oldukları EKOL açısından anlaşılırdı. Zaten SOROS ve içinde olduğu EKOL ULUS DEVLETE karşı olan bir akımdı.
Seçime giderken neyin OYLANACAĞININ da bilinmesi gerekmekte...
Soros'un hiç sevmediği Erdoğan ve Putin seçimlerde karşısında olacaktı...
Küresel bir bilek güreşi burada yaşanacaktı. Hızla ona gidiyoruz...