Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 7 Aralık 2022

Kıskaç!

OLAYLARI ve insanları önlerindeki tabelaya göre değerlendiriyoruz. Oysa bu zaten bizi bir kulvara sokmak için yeter ve temel şart... İç siyasete geleceğim. Ancak önce dünyaya bir bakalım. Gerçekten olan bitenin anlaşıldığını düşünmüyorum. Pas geçiliyor... Küçük bir örnek!
Mesela 6'lı masaya bakın. 6 ayrı renk, 6 farklı ideoloji, 6 ayrı ideal, 6 ayrı motivasyon, 6 ayrı ego... Nasıl oluyor da bir masa etrafında toplanabiliyorlar?
Akla ilk gelen ERDOĞAN karşıtlığı olacaktır.
Elbette bunun payı var tabii ki... Ancak mesele KÜRESEL frekansta gizli. Yerelde farklı da olsalar KÜRESELDE bir paydanın ögeleri oluyorlar. Türk demokrasi tarihi bunun gibi sayısız örneklerle doludur.
6'lı masa üzerinden AVRUPA'nın Türkiye'ye biçtiği rolü görürsünüz... NET! 6 parti ayrı ve farklı da olsa AVRUPA'nın istediği politikalar üzerinde hepsi aynı kanaldadır.
Yani içeride farklılık gösterseler de ana hat üzerinde asla ve kat'a ayrı düşmezler. Bu nedenle İSLAMCI-LİBERALMİLLİYETÇİ gibi ayrıştırmak için kullandığımız tabelaların hiçbir önemi yoktur. Gerçek de değildir...
CHP'ye, vizyon toplantısına ve Jeremy Rifkin'e geleceğim...
Önce "tabloyu doğru okumak zorundayız" diye düşünüyorum.
Dün de yazdığım gibi kimse benim gibi düşünmüyor. Garip ancak böyle. Neyse ki şimdilerde AVRUPA BİRLİĞİ benim çizgime gelmeye başladı. Oradan ilerleyip CHP'ye ve Kemal Bey'e gelelim...
İki noktaya bakalım...
Öncelikle petrol fiyatlarına ve Rusya'ya uygulanmak istenen TAVAN fiyatlarına odaklanalım.
Ardından ABD'nin, AB'nin tüm itirazlarına rağmen hayata geçirdiği Enflasyon Azaltma Yasası'na uzanalım...
Gazetelerde televizyonlarda bize anlatılan bir hikaye var.
Rusya UKRAYNA'yı işgal etti. Tüm BATI yani ABD ile AVRUPA buna karşı çıktı.
Gerilim tırmandı. Yaptırımlar geldi. Kriz iyiden iyiye büyüdü.
Anlatılan kabaca bu... Acaba böyle mi?
Açalım bakalım...
G7 ülkeleri yani Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD ile Avustralya; Rusya üzerindeki baskıyı artırmak için Cuma günü Rus petrolünün fiyatını varil başına 60 dolarla sınırlamayı kabul etti. Dünyanın en "gelişmiş" yedi ekonomisini temsil eden G7, ayağa kalkıyor RUS PETROLÜNE MEYDAN okuyordu. Kremlin haliyle cevap vermek zorunda kalıyor ve "Tavan fiyat uygulamasını kabul etmeyeceğiz. Önlemleri benimseyen ülkelere petrol ihraç etmeyi durdurabiliriz..." çıkışı yapıyordu. Ancak iki blok arasında bu yaşanırken garip bir şey oldu! İnsanı şaşkına çeviren cinsten hem de...
OPEC devreye girdi. ÜRETİMİ AZALTACAKLARINI İLAN ETTİ. Haliyle petrol fiyatı tekrar zıpladı. 60 dolar konuşulurken fiyatlar yine yukarı çekildi... Peki ABD buna neden sessiz kaldı?
Küresel politikaları zedeleyen böyle bir karara itiraz gelmesi gerekmez miydi? Açıkça "Siz Rusya ile beraber misiniz?" diye sorması beklenmez miydi? Hiçbiri yapılmadı!
Yapılmayacaktı... Çünkü oyunda herkesin rolü belliydi... S&P Global Commodity Insights'tan Kang Wu, "OPEC'in kota sınırlamasına devam etmesi, petrol piyasasına üstü kapalı destek vermektir" dedi. Açık değil mi zaten!
Devam...
Ukrayna krizi nedeniyle Rusya üzerindeki yaptırımı artıran Avrupa Birliği, diğer yandan da elektrik, yakıt ve gıda fiyatlarının yükselmesi ile mücadele etmek zorunda kalıyordu. Öte taraftan da ABD ile ilişkilerini de gözden geçiriyordu.
ABD'nin Enflasyon Azaltma Yasası'nı (IRA) kabul etmesiyle 'Batılı müttefiklerin birliğinin sarsıldığı ve AB'li politikacıların Joe Biden yönetimine öfkeli' olduğu iddia edildi.
Brüksel, ABD'nin Avrupa'daki ticareti haksız yere kısıtladığını düşünürken Washington'ın AB sanayisini yok etmekle tehdit ettiği görüşünde.
BATIDAKİ saygın medya bunları yazıyor... Yeşil enerjiye yatırım yapan vergi indirimlerine giden ABD'nin hamlelerine haliyle tepki geliyordu. Politico'ya konuşan Avrupalı diplomatlara göre, enerji kaynaklarının kıtlığından kazanç sağlayarak daha fazla gazı daha yüksek fiyatlarla satan, daha fazla silah ticareti yapma fırsatı yakalayan ABD, 'Ukrayna krizinden en çok yararlanan ülke' konumunda.
IRA ile ilgili konuşan Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire de, "Avrupa ve ABD'deki enerji fiyatlarındaki fark ortada...
ABD'nin işletmeleri çekmek için verdiği sübvansiyonlar, AB'li üreticileri dünya pazarında dezavantajlı konuma getiriyor.
Amerikalı ortakların bize şirketlerinden dört kat daha pahalıya LNG satmasını kabul edemeyiz. ABD'nin ekonomik hakimiyet kurmasına izin vermemeliyiz" dedi. Wall Street Journal da "Macron ve diğer Avrupalı liderler ekonomik gerileme ile enerji krizinden ABD'yi sorumlu tuttu" şeklinde manşet attı.
Washington, IRA YASASI ile GSYİH'yı yıllık yüzde 2,6 artırırken, AVRUPA'da tablo tem tersiydi... Macaristan'ın Başbakanı Victor Orban da tam bu iklimde "Avrupa, 'Amerikalı dostlarına' bu durumda kimin kazandığına dair sorular sormalı" açıklamasında bulundu...
Yani ABD kendi ülkesinde TEŞVİKLER veriyor büyümeyi sağlıyor vergi indirimleri ile nefes alıyor ve AB'deki sanayiyi kendisine çekiyordu. Bu da AB'ye VAROLUŞSAL BİR MEYDAN okuma OLARAK YORUMLANIYORDU. Kİ DOĞRUYDU!
Rusya kağıt üzerinde hedefti. Ancak en zayıf yönü petrol fiyatlarıydı. Savaşın ilk gününden bu yana fiyatlar artarak Kremlin'in savaşı finanse etmesinin önünü açıyordu. ABD sadece izliyordu. Öte yandan Washington AB'ye 4 kat pahalı gaz satarak cebini dolduruyor AVRUPA SANAYİSİNİN rekabet gücünü elinden alıyordu.
Kısaca ABD ile RUSYA kazanıyor, AVRUPA BİRLİĞİ ise kaybediyordu... 24 Şubat'tan bu yana anlatmak istediğim de buydu...
ABD ile RUSYA'nın birlikte hazırladığı İngiltere'nin de imza attığı bu oyunun terse dönmesi gerekiyordu! AVRUPA bunu nasıl yapabilirdi? Öncelikle birbirine benzemediği düşünülen (Bence inanılmaz benziyorlar) 6'lı masanın iktidara gelmesi şarttı. Bu nedenle 27 üyeli AVRUPA BİRLİĞİ Kemal Bey'in başını çektiği oluşuma büyük destek açıklayacaktı.
Haziran 2023'e giderken Erdoğan karşısında AVRUPA'yı bulacaktı. Sandıktan ya Başkan Erdoğan ya da AVRUPA BİRLİĞİ çıkacaktı. Türkçesi bu...
Bu nedenle sonuçların etkisi KÜRESEL olacaktı... ABD ve RUSYA'nın sıkıştırdığı, AB burada kazanabilir miydi? Böyle bir ihtimal var mıydı? Rifkin'in gücü buna yeter mi? Ya da şöyle soralım... ABD ve Rusya böylesine zayıf ve savunmasız yakaladıkları AVRUPA'yı kolay kolay ellerinden bırakır mıydı?
Bence hayır! Sizce?