Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 4 Ocak 2018

Lobi savaşı

MICHAEL D'Andrea... Önemli bir oyuncuydu. İran'ı karıştıran akıllardan biriydi. Bu bölgede Pompeo'dan bile daha önemliydi.
Karanlıklar Prensi olarak biliniyordu.
İRAN MASASI ŞEFLİĞİNE GELMEDEN ÖNCE KOD ADI ROGER'dı! Yaklaşık 10 yıl CIA'nın Anti-terörizm Merkezi'nin başında bulundu. Özellikle Pakistan ve Afganistan'da "Bulut adam" olarak tanındı. Tabii bunun yaptıklarıyla yakından ilgisi vardı.
Tam bir işkolikti.
Onunla birlikte görev yapanlar D'Andrea'nın 24 değil, 25 saat çalıştığını söylerdi.
Hatta bir iş arkadaşı ona "Eğlenmek, stres atmak için ne yaparsın" diye sorduğunda "Çalışırım" cevabı vermişti.
Pakistan ve Afganistan'da görev yaptığı dönemlerde başarısı çok yüksekti.
Acımasız biriydi.
Göreve gelmesiyle birlikte bölgedeki ABD ASKERLERİNİN ÖLÜM ORANI hızla düştü. Çok iyi bir muhbir ağı kurdu ve tüm işi İHA'lara yaptırdı.
Operasyon bittiğinde İHA'nın ardından geriye bir duman bulutu kalıyordu. Ayrıcı çok ciddi bir sigara tiryakisi olduğu için de kendisine BULUT ADAM deniyordu.
El Kaide'nin üzerine binlerce sorti ile tonlarca bomba gönderdi. Hepsini kendi yönetiyordu. Ölen sivil mi değil mi bakmıyordu bile...
Bu başarıları onu, CIA'nın dünyada yaptığı derin operasyonların başına geçmesini sağladı.
Artık CIA'nın kayıt dışı operasyonlarını gerçekleştiren SERVİS'in tek yetkilisiydi. Bu görevi sırasında nelere karıştığını kimse bilmedi.
2008'de Hizbullah lideri Imad Mugniyah'ın, Şam'da aracıyla giderken havaya uçurulmasının ise tamamen onun planı olduğu söylendi.
Başkaları da vardı ancak bilinmiyordu! Müslüman bir kadınla evlendi ve Müslüman olduğunu söyledi.
Arkadaşları "Müslüman olduğunu hiçbir zaman saklamadı" diyorlardı.
Şunu da ekliyorlardı: Odasında hiçbir zaman seccade görmedik, ama tespihi elinden hiç düşmez...
Peki İRAN OPERASYONU niye geldi? Kim bu emri verdi? Çekişme aslında kimle kim arasındaydı? Dünyanın en güçlü Yahudi lobisi olarak bilinen AIPAC, Washington yönetiminde hep etkin oldu.
AIPAC öyle sıradan bir lobi değil.
100 binin üzerinde üyesi vardı. Ve her yıl gücü giderek artıyordu. ABD Başkanları AIPAC'le hiç savaşmadı.
Hep onlarla birlikte yürüdü. AIPAC, Kudüs'te tek devletli bir hayal kuruyordu!
Tüm yatırımları bunun içindir. ABD Başkanları'nı desteklemek için yapılan görüşmelerde kesinlikle, "Kudüs sadece İsrail'in başkentidir" önermesi masaya gelirdi...
Gariptir bu öneriye karşı çıkanlar zaten başkan olamıyordu.
Ancak AIPAC'in savaşçıl kararları, İsrail halkı içinde de rahatsızlık yaratmaya başladı. AIPAC, Londra ile yıllarca birlikte yürürken hep Rothschild'in gücünü kullandı.
"İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası" adlı kitabın yazarları John Mearsheimer ve Stephen Walt, AIPAC'in bazı dönemlerde kendilerini İsrail'den daha güçlü gördüklerini söyler.
Bu düşüncedeki ısrar, İsrail halkını da rahatsız etti. O nedenle 2008 yılında İngiliz Rothschild ailesinin de desteğiyle AIPAC'e rakip J STREET adlı yeni bir lobi kuruldu. Lobinin en etkili ismi de Jeremy Ben-Ami oldu.
Jeremy Ben-Ami, Rothschild ailesinin ABD'deki en güçlü şirketi Rothschild Co.'nun desteğiyle ABD eski Başkanı Bill Clinton'ın kabinesine girdi. Clinton'ın içişleri konusunda tek danıştığı kişi hep Jeremy Ben-Ami'ydi.
Jeremy Ben-Ami, AIPAC'e hep karşıydı. 1962 doğumlu Ben-Ami, İsrail halkı gibi düşünen ama Londra'ya yakın biriydi. Ben-Ami, her konferansta ve gizli toplantıda tek bir fikri savundu: Arapİsrail veya İsrail-Filistin çatışmaları barışçıl şekilde yani diplomatik olarak ortak bir noktada anlaşma ile çözüm bulur.
J STREET, Kudüs'te iki devletli bir çözümün dışında asla başka bir adım atmayacaktı. Bu kuruluş bildirgesinde de yazar. AIPAC ise, Ortadoğu'da savaş istiyor. İslam ülkeleriyle savaşarak, dünyadaki Yahudi düşmanlığını arttırmak istiyor. İsrail halkının yüzde 84'ü J STREET'i desteklerken, sadece yüzde 10 AIPAC'i destekler. Yüzde 6 da çekimserdir...
Amerikan adaylarına bağış toplayan J STREETPAC da aslında Jeremy Ben-Ami'ye bağlıdır.
Kudüs'te iki devletli çözümü desteklemeyen hiçbir aday J STREETPAC'ten güç alamaz. J STREET, AIPAC'e karşı güçlü bir denge! Forbes listesinde yer alan bazı Yahudi isimler artık J STREET'in yanında. Google'ın kurucusu Sergey Brin, Microsoft'un sahibi Bill Gates bu isimlerden bazıları. ABD'li e-ticaret devi Amazon'un kurucusu Jeff Bezos da J STREET'e yakınlaştı.
Bu durum, AIPAC için de büyük sıkıntı.
Yahudi işadamlarının büyük bir hızla J STREET'e yakınlaşmasının arkasında elbette Rothschild ailesinin gücü var.
J STREET, İran'la aynı masada olmayı hatta Hamas'la Gazze'de görüşmeyi bile kabul ediyor.
J STREET'in Hamas ile bir araya gelerek, bölgede barışı sağlayacağına dair yükselen bir fikir birliği de var.
Yani savaşı, kan ve gözyaşını değil, KONUŞMAYI ve ÇÖZÜM BULMAYI ÖNERİYOR. İsrail halkı bile Hamas'la görüşmek isteyen J STREET'e her yerde destek veriyor. Ancak AIPAC'in İsrail'de barış olmasını isteyen bir tavrı ve planı yok.
Hatta kuruluşunun nedeni bölgeden Filistinliler'i atmak.
George Soros'un da büyük bağışlarda bulunduğu J STREET'in her geçen gün daha da güçlenmesi, ABD'de Cumhuriyetçiler'i kızdırıyor. Çünkü iki Yahudi lobisinin karşı karşıya gelmesi her geçen gün daha da büyük bir yara açıyor!
BEYAZ SARAY'daki randevularda bile bu iki lobinin rekabeti görülmekte...
Ve giderek bu savaşa dönüşmekte...
Yahudiler'in arasındaki çatışmanın artması, İsrail için ileriki dönemlerde sıkıntılara yol açabilir.
Çünkü İsrail, iki Yahudi lobisinin karşı karşıya gelmesine karşı bir savunma geliştirebilmiş değil. İsrail başbakanları AIPAC tarafından belirlenirken, Cumhurbaşkanlarına aynı düşünce hakim değil. J STREET'in de, İsrail cumhurbaşkanları konusunda ciddi fikirlerinin alındığı biliniyor.
AIPAC, J STREET'in gücünü azaltmak için adımlar atıyor.
Atacaklarını da söylüyorlar...
Ancak karşılarında Rothschild ailesini bulacaklarını da biliyorlar.
J STREET'in Hamas ve İran konusunda da masayı işaret etmesi, Ortadoğu'da da güçlenmesini sağlıyor.
AIPAC'in ise Hamas ve İran konusundaki sert tavrı hiçbir zaman yumuşamayacak!
Ortadoğu'da iki güce bu pencereden baktığımızda AKTÖRLERİN ARKASINDAKİ ASIL GÜCÜN, KİMLER OLDUĞUNU ANLIYORUZ... İran'daki son olaylara bakın! İngiliz medyası dün bütün gücüyle ABD'yi karşısına aldı.
İran'ın yanında oldu! Dün zaten İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson'un RUHANİ ile yaklaşık 3 hafta önce konuştuklarını yazdım.
"AYAKLANMA HAZIRLIĞI VAR. DİKKAT EDİN" diye uyaran Johnson'dı!
Yani İRAN'ı ABD'ye karşı korumaya almaya çalışıyorlardı!
Bu uyarıyı bir de iki YAHUDİ LOBİSİ üzerinden okuyun!
TARAFLARI daha iyi anlamaya yardım eder sanıyorum... İKİ MASA KAVGA EDİYOR! Nerede? Bizim içinde olduğumuz coğrafyada! Herkes bir değil bin kere düşünmeli...
Şimdi bir de Michael D'Andrea'yı oraya kim gönderdi? Sorusuna cevap bulun! ORTADA DEĞİL Mİ! Son bir not...
Michael D'Andrea ve İran operasyonunu perde gerisinden destekleyen önemli bir aile daha var!
CIA'ya çalışan bu ailenin en önemli üyesi, şu an İRAN'da tutuklu...
Yarın detayları yazarız.