Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 6 Aralık 2023

Düşmanın silahıyla silahlanmak!..

'Düşmanın silahıyla silahlanınız', sık kullanılan ve hadisi şerif olup olmadığı tartışılan bir söz. Ancak Peygamber Efendimiz'in (sav), Enfal Suresi'nin "Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın" şeklinde başlayan 60. ayetini okuduktan sonra: "Bilesiniz ki, kuvvet atıştır, kuvvet atıştır, kuvvet atıştır!" buyurduğu, bilinir.

Günümüzde yaşananlar düşünüldüğünde, Şair ve hekim Abdülhak Molla'nın (1786 – 1854) 'Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh', yani 'Şayet barış istiyorsan savaşa hazır ol!' sözünün ne kadar anlamlı olduğunu izah, gereksiz…

Gazze'de 7 Ekim'den beri yaşananlara bakıldığında, İslam Dünyasının düşmana karşı 'gücünün yettiği kadar silah hazırlama', 'düşmanın silahıyla silahlanma' ve 'barış için savaşa hazır olma' hususlarında, iç açıcı bir durumda olmadığı görülüyor.

Bazıları silahlanmaya en çok para harcayan ülkeler arasında ön sıralarda olsa da İslam ülkelerinin -Türkiye hariç-, 'silah' denildiğinde hakikaten acınacak bir durumda olduğunun en açık göstergesi, İsrail karşısındaki çaresizlik.

İşin pratiğini aklımızdan geçiremesek bile, Gazze'de yaşanan açık vahşete rağmen İsrail'in etrafındaki İslam ülkelerin, isteseler de müdahale imkanlarının bulunmadığını bilmek, çaresizliğin zirvesi. Düşmana karşı güç yettiğince kuvvet hazırlamanın, ondan alınan ve gerek ona gerekse dostlarına karşı kullanılamayacak silahları satın almak olmadığı, açık…

Altı kalın çizgilerle çizilerek vurgulanması gereken ise, hakikaten büyük meblağlar verilerek alınan silah ve malzemenin aslında pahalı oyuncaklardan başka bir şey olmadığı. Kendi yapmadığın ve dost-düşman ayırımını bile satan ülkelerin yazılımları ile belirlenen silah ve malzemenin, aslında sizin olmadığını söylemek, gereksiz.

Sadece Gazze'de yaşananlar değil İslam Aleminin çeşitli bölgelerinde yaşananlar, 'silah' kavramının boyutlarını genişletmeyi zaruri kılıyor. Doğruyu, hukuki olanı, hak ve adaleti bir kenara bırakarak yanlışı hakim kılmaya çalışanların finans, medya ve siyaseti ciddi birer silah olarak kullanıldıkları, çok aşikar.

Finans, medya ve siyaset denince, hangisinin öncelikli olduğunu anlamak, zor. Ancak, finans gücü ile medyanın ve onunla da siyasetin kontrol edilebildiği, malum. ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere birçok devletin yetkili isimlerinin, Gazze'deki açık vahşete rağmen İsrail yanlısı olmaları da bununla alakalı…

İmkanları olmayanlar hadi ne ise. Ancak devasa servetlere sahip olan İslam ülkelerinin neden finans ve medya sahalarına girmedikleri ve bu sahadaki Siyonist cendereyi en azından esnetmeye çalışmadıkları, düşünülmesi gereken bir husus…

Gazze ile ilgili çaresizliğimizden çıkarılması gereken öncelikli ders, budur. Akşamdan sabaha bir çözüm getirmeyeceği, malum. Ancak, bir yerlerden başlamak gerektiği de çok açık…