Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 11 Eylül 2020

Bizden söylemesi...

Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun, 'CHP'nin uzun süredir iktidara gelemeyişi ile ilgili kabahatin vatandaşlarda değil, kendilerinde olduğunu' nihayet anlayabilmesi, ümit verici bir gelişme…

Ancak partisinin 97. Kuruluş yıldönümü konuşmasının satır araları, Kılıçdaroğlu'nun bundan sonra da uzun yıllar iktidar yüzü göremeyeceklerine inandığını gösteriyor.

İktidara gelemiyor olmalarının kabahatlisi olarak kendilerini işaret etse de, bundan sonrası için önerdiği CHP'lilerin köy köy gezmesi, vatandaşın sofrasına oturarak onların dertlerini ve eleştirilerini dinlemesi gibisinden formüller pek geçerli değil çünkü…

En azından birçoğunun bunu yapamayacağını bizim gibi o da biliyor… Ama hadi diyelim ki vatandaşın sofrasına oturup dertlerini ve eleştirilerini dinlemek için köy köy gezmeye başladılar. E peki sonrası?..

Öyle ya, vatandaşlar öncelikli olarak memleketin hal ve gidişatını soracak misafirlerine. CHP'liler ne diyecekler vatandaşa?.. Yandık, bittik, mahvolduk mu?..

El bebek gül bebek olmasa da, önceki dönemlere nazaran ülkemizin ciddi manada geliştiğine yaşayarak şahitlik eden insanımızın bu türden yalanlara inanacağını zannetmek, saflıktır…

Ankara'da konuşurken, anlatılanlara herkesin inanacağını düşünmek belki güzeldir. Ama zaten faydalanmakta oldukları şeyler için 'bunlar aslında yoktur' diyenlere, sadece güler insanlar.

Mesela, kendimize yetenden daha fazla buğday ürettiğimiz, un ve makarna ihracatında da başa güreştiğimiz halde söyledikleri 'buğday ithal ediyoruz' yalanına Ankara'da inanan olabilir belki. Ancak sahada bu yalanın alıcısı çıkmaz.

Binlerce ton saman ihraç ederken, üç-beş ton saman ithalini gerekçe göstererek söyledikleri 'saman ithal ediyoruz' yalanını da kimse yutmaz keza…

KARANLIKTA KAYBETTİĞİNİ...

CHP'nin meselesi karanlıkta kaybettiğini aydınlıkta aramakla ilgili. Bu durumun farkında olup, 'yitirdiklerimizi kaybettiğimiz yerde arayalım' diyenler de CHP'yi dizayn edenler tarafından devre dışı bırakılmış durumda.

Çeşitli sebeplerle 'elleri mecbur' CHP'li olsalar da partilerinin gidişatını kenardan izlemeye mecbur bırakılan, hatırı sayılır bir kesim var.

CHP'nin başarısızlıklarını içleri parçalanarak takip eden bu kesim mensuplarının adeta feryat edercesine dile getirdikleri, 'CHP'nin tek şansı, AK Parti'nin yaptıklarından daha iyilerini yapabileceğine insanları inandırmak' şeklindeki tesbit, CHP'nin tek çıkış yolu.

Ancak bunun için Türkiye'nin ciddi bir röntgeninin çekilmesi, AK Parti'nin yaptıklarının kabul edilerek, bunlardan çok daha iyilerinin nasıl yapılabileceğine kafa yorulması gerekiyor.

Laf aramızda, bunu yapabilmek hakikaten zor bir iş. Yapılanları yok kabul ederek, nasıl olsa inanan birileri çıkar rahatlığıyla 'sallamak' ise son derece kolay.

Cumhurbaşkanımızın 'CHP'nin dikili ağacı yok' eleştirisine güya cevap vermeye çalışırken de çuvallamış Kılıçdaroğlu...

Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılanları sayıp dökmüş, eyvallah. Lakin belki bu günlerde havacılıkta iyi noktalara gelmemizi sağlayabilecek uçak fabrikalarını nasıl ve niçin yok ettiklerine değinmemiş mesela…

Karışıklık çıkarmak ve darbe girişimleri gibi zorlayıcı süreçlerin ardından başlayan ekonomik saldırılar ve Kovid-19 salgınına rağmen gelişmesini sürdüren Türkiye gerçeğini görmezden gelmenin CHP'yi götüreceği bir yer yok…

Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun muhalefet kavramına ne kadar yabancı olduğunu bir kez daha anlamak için de Cumhurbaşkanımıza yönelik çağrısına bakmak yeterli.

Ekonomik buhranda olunduğunu iddia ediyor ve: "Erdoğan'a bir çağrı yaptım… Türkiye'yi bu buhrandan nasıl kurtaracağını çık madde madde millete anlat" diyor… Yapamayacağını söylerse, kendisi yapacakmış…

Buna en hafifinden kolaycılık denir. Muhalefet, yapılanları değerlendirir ve daha iyisinin nasıl yapacağını anlatır, biliyorsa tabii…

Gemiyi idare eden kaptana 'nasıl idare edeceğini anlat' diyenin aklından şüphe edilir çünkü…