Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 2 Ocak 2018

Beyaz sayfa...

Eh, şöyle veya böyle 2017 takvim yılını bitirdik ve 2018'e de girdik hayırlısıyla... Hemen her sahada geçen yılın değerlendirildiği ve önümüzdeki yılla ilgili beklenti ve tahminlerin yapılmaya çalışıldığı günlerdeyiz. Fırsat bu fırsat denilerek, 2018'in ilk günlerinde farklı bir başlangıç yapılabilse keşke... Her yeni yıla girişte kimseye faydası olmadığı bilinen birtakım alışkanlıklar, tavırlar ve davranışların geçilen yılda bırakılması ve yeni yılda faydası olabileceği düşünülenlere yoğunlaşılması şeklinde ortak bir prensip kararı alınabilse mesela...
Bir tür 'resetleme' ya da yepyeni beyaz bir sayfa açmak ta diyebileceğimiz böyle bir şeye ihtiyacımız var hakikaten.
Hem de şiddetle... Bir ve beraber olup ülke ve millet olarak geleceğe daha sağlam yürümek varken, anlamsız tartışmalar sebebiyle toplumsal enerjimizin başka noktalara teksifi ile karşı karşıyayız...
Uluslararası arenada olgular yerine birilerinin oluşturduğu algılar sebebiyle karşı karşıya olduğumuz muamelenin benzerini içeride de gerçekleştirmeye çalışanların biraz daha insaflı olabilmeleri sağlanabilirdi böylelikle.
Algılar üzerinden değil, gerçekte neler olup bittiği ve bunların objektif olarak ne ifade ettiği üzerinden yürütülecek sağlıklı değerlendirmelerin, ülkemizin ileriye doğru yürüyüşüne daha ciddi katkılar sağlayabileceğinin hepimiz farkındayız.
Ama ana muhalefet başta olmak üzere, bütün mesailerini yapılan her şeyi mutlaka karalamaya hasredenlerin yaşadıklarımızın tamamını kötü yorumlama merakları sebebiyle, gerçekte olup bitenleri değil, birilerinin oluşturmaya çalıştıkları algıları konuşuyoruz daha çok.
Ağızlarını her açtıklarında 'battık, batıyoruz, batmak üzereyiz...' mealinde sözler sarf etme alışkanlığında olan bir ana muhalefete sahibiz. Dahası çeşitli sebeplerle memnuniyetsiz olanlar da bu koroya eşlik etmekte bir beis görmüyorlar.

​BARDAK NERDEYSE DOLU
Oysa 2000'lerde kişi başına milli geliri 3 bin 500 dolar olup, şu anda 10 bin 500 doların üstüne çıkmış ve 2023'te 25 bin doları hedefleyen bir ülkede yaşıyoruz. Genel olarak akla gelebilecek her sahada muhteşem gelişmelerin yaşandığının da milletçe farkındayız.
Her şey güllük gülistanlık değil belki.
Ama neredeyse doluya yakın olan bardağın boş olduğunu iddia etmek akıllara ziyan bir şey...
Eğitim, sağlık, yollar, köprüler, havaalanları, ticaret, sanayi, savunma...
Hemen her hususta 10, 20 yıl öncesi ile kıyaslanamayacak mesafeler alındığı açık. Sürekli olarak gelişen bir ekonomiye sahibiz...
Kendi ayaklarımız üzerinde durma kararlılığımız yanında bölgemiz başta olmak üzere birçok ülkenin de kendi ayakları üzerinde durabilmesine gayret etmemiz sebebiyle bazı ülkelerin husumetini çektiğimiz, sır değil. Özelikle güçlü ülkelerin husumeti ciddi bir problem. Bu husumetlerin, güçlü ülkelerin arzu ettikleri yönde davranmakla ortadan kalkabileceği şeklindeki kanaat, saflıktan öte bir durum. Onlar kayıtsız şartsız teslimiyetimiz peşinde çünkü.
Nasıl ki 'biraz bağımsızlık' olmazsa, 'biraz teslimiyet' de olmaz... Uyumlu olma adına ellerimizi kaptırsak kolumuzu kurtaramayız yani... Muhalefet gerçekten muhalefet yapmaya odaklansa ve iktidarın yaptığı doğru ve güzel şeyleri takdir edip, eksik ve hatalı oluğunu düşündüğü hususlara yapıcı yönde eleştirel yaklaşsa mesela... 'İktidar ağzıyla kuş tutsa bile bizden takdir beklemesin' şeklindeki tavrın, kimseye faydası yok çünkü... Memnuniyetsizler de bardağın hep boş kısmına takılmak yerine, biraz da dolu taraflarını görmeye odaklansalar bu arada... 2018'de yeni bir başlangıç; beyaz, tertemiz bir sayfa... Ne kadar güzel olurdu.