Tarihi 22 Ağustos 2022

Haydi düşünün

TRUMP Başkanlık koltuğunda otururken Amerika'daki lobilerin zihniyetini en açık şekilde dışa vuran lider olarak tarihe geçti. "Silah şirketleri savaş çıkarmam için büyük baskı yapıyor. Bu oyuna gelmeyeceğim" dedi. Sonraki süreçte Pentagon'daki bazı generallerin de silah şirketlerine çalıştığını ima eden suçlamalarda bulundu. Ukrayna'yı Rusya'ya altın tepside sunarak tüm dünyayı krize sokan savaşı başlatan da bu lobiler ve onlara çalışan Biden yönetimidir.
Gelinen son noktada Ukrayna ile girişilen savaşta Putin'in akıl hocası olan Aleksander Dugin'in kızı Moskova'da aracın bombayla uçurulması sonucu öldürüldü. Dugin kızı ile gittiği konferanstan başka bir arabayla farklı bir yere gidince ölümden son anda kurtuldu.
Asıl hedef Putin'in beyni Dugin'di.
Moskova Ukrayna'yı suçlarken, savaşın uzamasını, Rusya'nın işgali daha da büyütmesini isteyenler kimsenin aklına gelmiyor. Bu suikast girişimi, belli ki birilerinin savaşı en az 10 yıla yaymak için büyük çaba harcadığını gösteriyor.
Nitekim silah şirketlerinin satışlarını 2 trilyon doların üzerine çıkararak tarihi bir rekor kırdığı açıklandı. ABD elindeki silahları Ukrayna'ya vererek stoklarını yenileme imkanına kavuşuyor. Polonya bile Rusya'dan aldığı eskimiş silahları Ukrayna'da eriterek, silahlarını yenileme fırsatına kavuştu. Avrupa 200 milyar euroluk silah almayı seçti. Tüm ülkeler çılgınca silaha yatırım yapıyor. Dünyada yeni savaşlar korkusu, silahlanma yarışını tavan yaptırdı. Yeryüzü yeryüzü olalı böyle bir silah alım patlaması yaşamadı. ABD'nin Ukrayna'ya gönderdiği silahların içinde mermiler bile adeta dudak uçuklatıyor.
Tam 50 milyar atımlık ABD mermisi Ukrayna'ya gönderildi. "Ölün, öldürün" diyen bir sistem tıkır tıkır işliyor.
Amerikan silah şirketleri Raytheon, Lockheed Martin ve Noerthrop Grumman ile İngiliz BAE Systems ve Fransız Thales pandemiden sonra kriz korkusu yaşarken, son savaşla birlikte karlarını rekor seviyede artırarak adeta uçtu.
Birilerinin çılgınlar gibi kandan trilyon dolarlar kazandığı bir dönemde, dünyayı sarsan bu savaşın sona ermesi için çırpınan tek ülke Türkiye. Ankara çok aktif ve gerçek bir diplomasi başarısını hayata geçiren tek başkent oldu. Erdoğan'ın çabaları, Türkiye'yi uluslararası sahnede vazgeçilmez konuma getirdi. Türkiye Ukrayna'daki savaşın ilk galibi.
Savaşı en erken fark eden Erdoğan, bugün kendisini bir barış yapıcı ve herkesle diyalog kuran biri olarak dünyaya sunuyor.
Açlık krizi tehlikesine karşılık Ukrayna ve Rusya'yı masaya oturtarak Tahıl koridorunu açtı. Putin ile dört saat görüşüyor, ertesi gün Zelensky ile el sıkışıyor. Türkiye, Batı bloğunun bir parçası olmakla birlikte, ittifaklarını çeşitlendiriyor. Çıkarlarına ters olduğunda dahi sürekli diyalog halinde.
Yürüttüğü güç dengesiyle hakimiyet kurmuş durumda. Artık herkes için gerekli ve herkes tarafından övülüyor. Türkiye çok kutupluluk virtüözü haline geldi. Erdoğan Putin'le ilişkilerini tamamen Ukrayna dosyasına kilitleyen Avrupalıların aksine, hassas konuları farklı bölümlerde ele alma kapasitesine sahip bir lider. İran, Ukrayna, , Suriye, Libya gibi kriz çıkan ülkeler söz konusu olduğunda sık sık görüşülebilir ve vazgeçilmez tek ülke Türkiye. Arap ülkeleri, İsrail ve Ermenistan'la bile normalleşme sürecine girdi. Bu büyük bir başarıdır.
Erdoğan kendisinin yıldırılmasına izin vermiyor: Savaşı müzakere masasında bitirmek için Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olmak istiyor. Ancak arabulucu Erdoğan, kendi çıkarlarını da takip ediyor.
Yukarıda sizlere aktardığım övgü dolu sözler bana ait değil. Fransız Le Figaro'dan tutun, Alman ve Rus basınına kadar dünya medyasında dün yer alan tonlarca övgünün en kısaltılmış halini sizlere aktardım.
Askeri ve siyasi uzmanları konuşturarak bu haberleri manşetlerine taşıdılar.
Dünyanın Türkiye'ye bakışı ve ülkemizin geldiği konum ile bizim at gözlüğü takan muhalefetin ve ittihatçı kafaların vizyonunu anlama açısından haberleri iyi analiz etmek çok önemli. Çünkü dünyadan bihaber, vizyonsuz, tek bir projesi dahi olmayan, eski projelere çöreklenerek, otobüs ittirerek, kar fırtınasında elçilerle boğazda rakı balık yapan, dış politikada hiçbir öngörüsü olmayan bir muhalefet ile bu ülkenin kaybedeceklerini düşünmek bile istemiyorum.
Siz düşünebiliyor musunuz?