ALİ RIZA DEMİRCAN

ALİ RIZA DEMİRCAN

Bismillahirrahmanirrahîm

Eklenme Tarihi 24 Eylül 2010
Ramazan sonrasındaki bu ilk yazımıza Allah'ın adıyla Bismillahirrahmanirrahîm diyerek ve böyle denilmesi gereğini açıklayarak başlayalım. İslâm'ın özü Allah'a imandır, O'na yönelmedir. Çünkü var ve bir olan, ezelî ve ebedî Rab O'dur. O, bütün yüceliklerle vasıflı, tüm eksikliklerden beridir. Her bir varlığı kendine özgü bir amaçla yaratan, istediğini dilediği anda arzuladığı biçimde "ol" emriyle yaratmaya gücü yeten O'dur. Görevimiz her zaman ve her yerde bize bizden yakın olan, rahmeti ve ilmi ile bizleri kuşatan Rabbimizi sürekli olarak anmaktır. Zira yaratılış doğrultumuzda kendisini anmamızı isteyen O'dur. Kur'ân bu gerçeği değişik âyetlerde şöylece açıklamaktadır: ["Ulu olan Rabbini yücelt." "Rabbinin adını an ve varlığını O'na yönelt." "Beni anın ki Ben de sizi anayım."] O'nu anmanın özel bir yolu da O'nu "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek anmaktır. İradeli her sözün ve işin başında, insanlar, canlılar ve eşya ile kurulan her ilişkinin başlangıcında O'nu "Bismillahirrahmanirrahîm diyerek anmak, O'na ve mutlak egemenliğine imanın gereğidir, zarurettir, ihtiyaçtır ve de edeptir. Elbette o anılacaktır, biz O'nun varlığıyız. Alâka kurduğumuz ve kullandığımız canlı ve cansıZ bütün varlıklar O'nundur. O'nun rahmeti, bilgisi ve yönetimi altında olduğumuzun, O'nun verdiği güçle varlığımızı sürdürdüğümüzün bilincini yaşatmak için her atılımda Bismillahirrahmanirrahim diyerek O'nu anacağız, O'nun adıyla kendimizi yetkilendireceğiz. Örneklerden hareket edersek şöyle diyebiliriz: Bizler Kur'an okumak ve abdest almak gibi özel ibadetler yanı sıra, hayatın yemek yemekiçmek, tuvalete gitmek, cinsel ilişkiye girmek,vasıtaya binmek gibi rutin işlerine başlarken de Allah'ın adıyla, bir diğer ifadeyle Bismillahirrahmanirrahim diyerek başlayacağız. Hayatın bütününü ibadetleştirmek için verdiğimiz örneklerle ilgili Peygamberî buyruklar bakın bizleri nasıl görevlendirmekte, rutin işlerimizi içine alarak hayatımızın bütününü nasıl ibadetlen-dirmektedir. ["Allah'ın adını anarak; besmele çekerek yemeğe başla ve de sağ elinle önünden ye." "Helalar şeytanların gözetleme yerleridir. Kişinin helaya girmeden Bismillah demesi, cin şeytanlarının (şerli) bakışları ile arasında koruyucu engeldir." "Eşinle ilişkiye gireceğin zaman Bismillahirrahmanirrahim (Besmele) diyerek başla. Böylece Besmele ile başlarsan sevaplarını yazanmelekler cünüplükten gusül abdesti alıncaya kadar, sana sevap yazarlar." "Elini vücudunun ağrıyan yerine koy ve üç defa Bismillah de, sonra da şöyle duâ et: 'Yaşadığım fakat kurtulmak istediğim bu elemden Allah'ın yüceliği ve gücüne sığınıyorum.'] İnançlı ve inançsız bütün insanların yaşamları ve nesillerini sürdürmek için yapmak zorunda oldukları örneklendirilen rutin işlere besmele ile başlanılmasının öğütlenmesi, genelde gaflet edilen nimetlere dikkatimizi çekerek imanî bilincimizi geliştirmek içindir. Binbir çeşit maddeleri yiyerek enerjiye dönüştürebilmek,alınan gıdaların posasını boşaltabilmek, vücudumuzda oluşan milyonlarca canlıyı hayat maddesi olarak eşe aktarabilmek... Yaratanın bilgi, rahmet ve kudret zuhuru olmadan gerçekleşebilir mi?

İŞİ İBÂDETLEŞTİRMEK İÇİN BESMELE ÇEKMELİYİZ

Sözlü ve fiili bir eylemi yalnızca yapmış olmak için değil de, beklenilebilecek azami faydayı güzellik katarak sağlayabilmek için onu kutsallaştırarak yapmak gerekir. Bunun içindir ki sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: "Bismillahirrahmanirrahim denilerek başlanmayan her bir iradeli ve amaçlı iş eksiktir." Besmele çekilmeksizin standartlara uygun kaliteli iş yapmak mümkündür ve de yapılmaktadır. Ancak her bir kaliteli görünen iş Allah görüyor şuuruyla ve armağanı O'ndan alınacağı inancıyla yapılacak aynı işin yanında eksik kalmaya mahkumdur. Çünkü Allah'ın beğenisine yönelmek sınırsız gelişmelere ve güzelliklere açılmaktır.

BESMELE; ŞİARIMIZ, TANITICI PAROLAMIZDIR
Bismillahirrahmanirrahim cümlesi, içerdiği Allah lâfzıyla Rabbimizin mutlak yüceliği ve egemenliğini, "Rahman" sözcüğü ile de O'nun rahmetinin bütün yaratıkları kapsayan evrenselliğini açıklamaktadır. Rabbimizle biz kulları arasında müşterek kullanımlı bir sıfat olan "Rahîm" sıfatı da Rabbimizin özel rahmeti ve ebedî armağanlarına ancak O'na itâatkâr merhametli kulların erebileceğini müjdelemektedir. Bu sebeple emrolunup öğütlendiğimiz besmele şiarımız, diğer varlıklara karşı tanıtıcı parolamızdır. O'nun adının yürekten anılması zararları önleyeceği için de güvenlik sigortamızdır. Her sözümüze ve işimize elbette besmele ile başlayacağız. Dinimizin, olgun aklın ve bilimin onaylamadığı yalan, iftira, içki, zina ve faiz gibi haram sözlere ve işlere Allah'ın adıyla başlanılamayacağına göre, ancak O'nun adıyla başlayabileceğimiz meşru işleri yapacağız. O'nun adıyla başlayacağız ki, yeme-içme, yatıp-kalkma gibi rutin faaliyetlerimizi de ibadetleştireceğiz. Adını anarak rahmetine ve yardımına sığınacağız ki başladığımız meşru işleri şeytanî sapmalara uğramadan bitirebileceğiz. Yazımızı besmele dahil, Allah'ı zikretmenin/anmanın önemini açıklayan bir âyetle bitiriyorum: "...Çok iyi biliniz ki kalplerin huzuru Allah'ı anmakla gerçekleşir."

* * *
SORULARINIZ VE CEVAPLARI

* CAMİLERLE İÇ İÇE OLAN MEDRESELER GİBİ TARİHÎ MEKÂNLARDA DEFİLE TÜRÜ FAALİYETLER YAPILABİLİR Mİ? DİNİMİZE GÖRE BİR SAKINCASI VAR MIDIR?
Vereceğimiz cevaba temel oluşturabilecek bazı tesbitler yapalım. Sevgili Peygamberimiz, yapımına bizzat katıldığı Mescid-i Nebi'yi ibadethane olarak kullandığı gibi İslâm Toplumu'nun yönetim merkezi olarak da kullanıyordu. O, Mescid-i Nebide kılıç kalkan gösterisi yaptırmış ve bu gösteriyi,eşi Hz.Aişe annemize de izlettirmişti.Bir bayram günü Mescid-i Nebi'ye basit bir duvarla bağlantılı olan hanelerinde, genç kızların def çalıp ezgiler söylemesini onaylamıştı.Üstelik Necran hıristiyanlarının Mescid-i Nebi'de ibadet etmelerine de müsaade etmişti. Bütün bu örnekere dayanarak şöyle söyleyebiliriz: İslâmî ölçülere uygun olması koşuluyla camilerde ve yakın çevresini oluşturan medrese gibi tarihî mekânlarda bütün sosyal faaliyetler yapılabilir ve tüm güzel sanatlar icra edilebilir. Çünkü mesru çalışmalar da bir tür ibadettir. Ancak buralarda örneğin İslam Dini'nin örtü ile ilgi buyruğunu çiğneyen ve kadın vücudunu açığa vuran defileler ve alkollü içki sunumunu içeren aktiviteler yapılamaz.( Nur31,Maide 90) Bu gibi işlemlerin, özel gösteri mekezlerinde yapılmaları bile haramdır. İslâm'ı çağrıştıran camiler ve çevrelerinde yapılmaları ise Şeârimize/sembollerimize saygısızlık olarak çift yönlü haramdır.(Maide 2)

* YALAN VE BENZERİ ÇİRKİN SÖZLERİN HARAM OLDUĞUNU VE GÜNAHKÂR KILDIĞINI BİLİYORUZ. PEKİ GÜZEL SÖZLER SEVAP KAZANDIRICI MIDIR ?
Biz ibadet denince yalnızca genelde namazı ve orucu anlıyoruz. Oysaki Rabbimizin ve Peygamberimizin bütün emirlerine uyuş ibadettir.Rabbimiz Kur'ân'da şöyle buyurur:" Ey Peygamberim! Kullarıma söyle: Sözün en güzelini konuşsunlar." (İsra 53)Görüldüğü gibi ilâhi bir emir olduğu için sözün güzelini, hatta en güzelini güzel konuşmak da ibadettir. Büyük sevaplar sağlayıcıdır. Allah'ın yanı sıra insanların sevgisine erdiricidir. Çünkü güzel söz faydalı, sevdiricisevindirici, yeterince söylenen ve muhatabın seviyesine uygun olan sözdür.Daha da önemlisi Peygamberimizin (s.a.) açıklamasına göre güzel olan söz, acı da olsa dosdoğru olan sözdür. Rabbimiz doğru konuşmamızı emretmekte,doğru sözlüleri bağışlayacağını ve işlerini düzelteceğini şöylece vaat etmektedir: "Ey iman edenler! Allah'ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunun.ve sözün doğrusunu söyleyin ki Allah işlerinizi düzeltsin ve sizin günahlarınızı bağışlasın…" (Ahzap 70-719 Peygamberimiz de, güzel sözün Cennet'e götürücü olduğunu müjdelemektedir. (M. Zevaid 8/29)