Kıyamet zamanını bildirme yanılgısı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 15 Aralık 2012 Güncelleme 15 Aralık 2012, 00:00
Kıyamet zamanını bildirme yanılgısı

İÇİNDEKİLER

Ansızın kopacak Kıyamet'in ne zaman gerçekleşeceği bilgisi Peygamberlere bile verilmemiştir. Böyle iken "Kıyamet Günü gelinceye kadar var olacakları bildirilen bilinçli Müslümanlara" ilişkin bir hadisin Peygamberimizin dilinden aynen çıkıp çıkmadığı belirsiz kelimelerinin batıl yöntemler olan Ebced ve Cifir hesabına vurularak Kıyametin kopacağı zamanla ilgili olarak 2120 ve benzeri tarihler çıkarılması ve bu çıkarımlara inanılması, Kâfirliğe götürebilecek şekilde Hak'tan sapmadır.
Acı olan bu tür sapmaların kendilerini İslâm'la ilişkilendiren kişilerde ve cemaatlerde görülmesi ve onlar tarafından savunulmasıdır. (Ebced ve Cifir için bak.T:D:V:İslâm Ansiklopedisi 10/68, 7/214).
Allah, akıl ve duyu organları yoluyla bilinemeyecek Ğaybî bilgileri Peygamberlerine verebilir. Ama Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisini vermemiş, vermediğini de açıklamıştır.
Kıyamet'in ana alametleri Hz. Muhammed'in gönderilmesi ve Kur'ân'ın da indirilmiş olmasıdır.
Bütün Peygamberlerin ortak tebliği olan İslâm Dîni'in son Elçisi Hz.Muhammed'in (Ahzab 40) Peygamber olarak gönderilmesi, Kıyamet'in alameti olduğu gibi ( Muhammed 47/18; Buharî Tefsir 79 ) O'nun tebliği olan Kur'ân'ın indirilişi ve indiriliş üzerinden yaklaşık 1434 yıl geçmiş olması da Kıyamet'in alametidir.
Üstelik de onun yakın olduğunun delilidir. Ayrıca bütün dünyayı seküler yaşamın kuşatmış olması, Allah'a inanan insanların İslâm'la çelişkili jakoben laik düzenleri O'na ortak koşması ve de siyasî egemenlik ve ekonomik sömürü için seller gibi kanlar akıtılması da Kıyamet'in yakınlığının işaretidir. ( Buharî Fiten 5; Müsned 5/389), Ancak yakınlık da göreceli bir kavramdır ve süresi bizim meçhûlümüzdür.

Hadîslerdeki alametler
Hadîs Kaynaklarımızda: İslâm Şerîatı bilgisinin azalarak cehaletin yaygınlaşması, zinanın ve içkinin giderek çoğalması, Hak'kı görmez ve duymaz ayak takımı anarşistlerin yeryüzünde yönetimleri ele geçirmesi, çobanlıktan gelme kişilerin yüksek binalar inşa etmekte birbirleriyle yarış etmesi, Fırat nehrinin altın hazinelerinin ortaya çıkması, kadınların sayısının erkeklerin elli katına kadar çoğalması, yırtıcı hayvanların insanlarla konuşması, kamçısının veya ayakkabısının bağının kişiye evdeki karısının yaptıklarını haber vermesi, gibi konulara Kıyamet'in küçük alametleri olarak yer verilmektedir. (Kaynaklar için bak.Yusuf Abdullah, Eşratüs-Saati, Dâr-u İbnül-Cevzi 1428).
Bir kısmı İslâm öncesi tarihî dönemlerde ve devrimizde de görülen bütün bu küçük alametler yanı sıra "Konuşan Yer Dabbesi'nin /yaratığının çıkışı, Yecüc ve Mecüc'ün yüksek bölgelerden kopup dünyaya yayılışı, güneşin batıdan doğması, mehdinin ve Hz. İsa'nın yeryüzüne inişi, ve Yemen'de bir büyük ateşin zuhuru gibi" büyük olarak nitelenen Kıyamet alametleri de Hadîs kaynaklarımıza yer almaktadır.( Müslim Fiten 39...) Pek çoğu Kur'ân'da yer almayan ve fakat bir kısmının kabulüne de Kur'ânî bir engel bulunmayan bütün bu alametler bizim için Amentü esaslarımız arasına girebilecek şekilde mütevatir nitelikli bilgiler değildir. Bunlar, Aziz Peygamberimizin (s.a.) mübarek dilinden kesin olarak sadır olmuş alametler olarak değerlendirilemezler.
Sübutları ve anlamları yönünden farklı ve çelişkili olarak da yorumlanabilmektedirler. Üstelik örneğin "İnsanlara Konuşan Yer Dabbesi"nin çıkışı (Neml 27/829) ve "Ye'cûc ve Me'cûc"ün yayılıp dağılması (Enbiya 21/86), ve bazı benzerleri (Duhan 10) farklı yorumlanabilir olmaları bir tarafa Kur''ân'da Kıyamet'le açıkça irtibatlandırılmaksızın yer almaktadırlar. Mehdi'n çıkışı ve Hz.İsa'nın Nüzülü gibi Kıyamet alameti olarak değerlendirilen konular ise Kur'ân ve Sahîh Sünnet'e doğrulatılamayacak olan ihtilaflı kabullerdir. Amentü esaslarımız içinde de yer almamaktadırlar.

Kıyamete nasıl hazırlanılır?
Bu soruyu, İslâmî îman esaslarına inanıp Rabbimizin emirleri ve yasaklarına bağlanarak yaşamaya çalışmak gibi genel nitelikli bir yanıtla karşılayabilirsek de cevabımızı konumuzla ilgili bir Sünnet örneği ile vermek istiyoruz. Sahabî Hz. Enesîn (R) anlatımına göre ilk Müslümanlar'dan biri gelerek sorar: (Kainat düzeninin yıkılacağı, yerin başka bir yere, göklerin başka göklere dönüştürüleceği, insanların kabirlerinden dirilterek kaldırılacağı, muhakeme edilerek Cennet veya Cehennem'e sevk edilecekleri,) Kıyamet Günü ne zaman ya Resulellah?
Salât ve Selam üzerine olsun Allah'ın Resûlü Peygamberimiz de şöyle buyurur:
Sorun iyi-güzel de sen Kıyamet Günü için ne hazırladın?
Kıyamet Günü için (farz görevlerim dışında) gerçekten pek bir şey hazırlayamadım. Ne var ki Allah'ı ve O'nun Peygamber'ini pek çok severim.
Öyleyse sen sevdiklerinle beraber olacaksın.
(Bu diyalogu bize aktaran Enes (R) şöyle der: "Hz. Peygamber'in bu müjdeli sözlerini işiten ve haber alan Müslümanlar, öylesine sevindiler ki ben onları İslâm'a girişlerinde duydukları sevinç bir tarafa, hiç böylesine sevinmiş görmedim." (Buharî Edeb 95, Müslim Birr 163).
Yazımızı Rabbimiz'in konumuzu özetleyen açıklamaları ile bitiriyorum. O şöyle buyurur: "Kıyamet'in zamanını neredeyse (kendimden bile) gizliyorsam da herkesin iradeli olarak yaptıklarının karşılığını görebilmesi için Kıyamet mutlaka gelecektir. Ona inanmayan ve kendi tutkularının peşinde gidenler sakın seni ona inanmaktan alıkoymasın, (inanmaz veya inanmaktan alıkonursan azaba uğrar) helâk olup gidersin." (Tâhâ 20/15-16)

MAYALAR KIYAMET'İ NEREDEN BİLİYORLARDI?
Öğrenebildiğimiz kadarıyla Mayalar, yaşadıkları dönemde ilmî olarak gelişmiş fakat kâfirlikleri ve azgınlıkları sebebiyle azaba uğratılarak tarih sahnesinde düşürülmüş bir topluluktur.
Kur'ân'ımızın beyanına göre istisnasız her bir insan topluluğuna veya ecdadına uyarıcı olarak bir peygamber veya peygamber elçisi gönderilmiştir. Kıyamet'e îman ise bütün peygamberlerin tebliğlerinde yer almış bir inanç esasıdır. Akıl ve bilim de imana yönlendirdiği için onlar Kıyamet'e inanmış olabilirler.
Devrimizde bazı kişi ve topluluklarda örneklerini gördüğümüz şekilde Kıyamet'in zamanı ile ilgili olarak da kutsallaştırdıkları rakamlar yoluyla 21 Aralık 2012'yi belirlemiş olabilirler.
İnsanlığın İslamî hakikatler yanı sıra, burçlar ve fallar gibi hurafelere inanma düzeysizlikleri-sapıklıkları vardır.