Çocuklar Duymasın'ın Duygu'su Ayşecan Tatari suda doğumunu paylaştı! Eleştirilere eşi Edip Tepeli'den tepki: Utanacak tek şey sizin yorumunuz!

Çocuklar Duymasın'ın Duygu'su Ayşecan Tatari suda doğumunu paylaştı, sosyal medyada tartışma yarattı. Usta oyuncu Aliye Uzunatağan'ın kızı olan aynı zamanda bir dönem Pınar Altuğ ve Tamer Karadağlı'nın başrolde yer aldığı Çocuklar Duymasın dizisinde çocuk oyuncu olarak karşımıza çıkan Ayşecan Tatari büyüdü, anne oldu. Geçtiğimiz ay kızı Ayşe Müjgan'ı suda doğum yöntemiyle dünyaya getiren Ayşecan Tatari'nin doğum fotoğraflarına gelen sert yorumlara eşi Edip Tepeli'den yanıt gecikmedi. İşte Ayşecan Tatari'nin suda doğum deneyimi ve sosyal medyada olay yaratan o fotoğraf...

Giriş Tarihi 08 Aralık 2020, 11:48 Güncelleme 08 Aralık 2020, 14:25
Çocuklar Duymasın’ın Duygu’su Ayşecan Tatari suda doğumunu paylaştı! Eleştirilere eşi Edip Tepeli’den tepki: Utanacak tek şey sizin yorumunuz!

İÇİNDEKİLER

İki ay önce kızı Müjgan'ı suda dünyaya getiren oyuncu Ayşecan Tatari, doğum sürecinde yaşadıklarını sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaştı. Çocuklar Duymasın'ın Duygu'su Ayşecan Tatari suda doğum görüntülerini paylaştığı için bazı sosyal medya kullanıcılarından ağır eleştriler aldı. Tatari'nin eşi Edip Tepeli'den o yorumlara yanıt gecikmedi.

Çocuklar Duymasın dizisinde canlandırdığı 'Duygu' karakteriyle tanınan Ayşecan Tatari, 2017 yılında kendisi gibi oyuncu Edip Tepeli ile New York'ta evlenmişti. Bodrum'a yerleşen çift, iki ay önce bebeklerini kucaklarına aldı.

Kızı Müjgan'ı suda dünyaya getiren Ayşecan Tatari, Instagram hesabından doğum sürecinde yaşadıklarını o anın fotoğrafıyla birlikte takipçileriyle paylaştı.

Ayşecan Tatari'nin doğum paylaşımı tartışma yarattı. Fotoğrafları gören bazı takipçiler, Tatari'yi eleştirdi. Bazı yorumlar bir hayli ağırdı. 31 yaşındaki Ayşecan Tatari'nin eşi Edip Tepeli'den yorumlara yanıt gecikmedi.

Ayşecan Tatari'nin eşi Edip Tepeli; "Yorumunuzun kendisinden başka utanacak bir şey yok. Doğal olan bir şey nasıl anormal olarak değerlendirilir, vallahi delireceğim. Kötü niyetli insanlar 'ne der, nasıl bakar' gibi sebeplerle kendimize otosansür uygulamayalım." Bunun gizlenmesi gereken bir durum olduğunu düşünmüyorum. Anlaşılması gereken 'Şunu niye paylaştın?' sorusu. Bu, yaşam hürriyetine müdahaledir." şeklinde oldu.

İşte Ayşecan Tatari'nin suda doğum fotoğrafları ve yaşadıkları...

* Bu fotoğrafı koyacağımı düşünmemiştim. Doğum hikayemdeki bütün kadınların olduğu bir tane koyarım diyordum, dördümüzün olduğu… Doktorum Şermin Hanım, Müjgân'ın ebesi Setenay, ben ve tabii doulam Pelin. Doğumhanenin kapısında yan yana verilmiş bir zafer pozu. Size onlardan bahsetmek için…

* Öyle bir fotoğrafımız yok. Doğumhaneye de inmedik hiç ama zaten bu süreçte emin olduğum tek şey, doğum, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir. Önce Pelin… İlk o eklendi hikayemize. 20'li haftalarımızda tanıştık Bodrum'da. 30''u haftalarda eğitimlere başlamak üzere sözleştik ve bu esnada da birlikte yoga yaptık haftada iki gün.

* Doula kelimesinin eski Yunanca'da sözlük karşılığı, 'köle kadın' demekmiş. Sevmiyorum bu manasını. Şimdi karşılığı doğum destekçisi ki bu da yetersiz bir tanım. Daha doğrusu bence, tıbbi olarak size hiç bir müdahalede bulunmayan ve o an sizin neye ihtiyacınız varsa, sizin için o olan.

* Şimdi Pelin'e sorsanız; bütün iyi doulalar gibi, doğum için aslında bir doulanın şart olmadığını, insanın sadece bedenine ve bebeğine güvenmesi gerektiğini ve her kadının içinde bu gücün olduğunu söyleyecektir. Ben size diyorum ki, şart!

* Evet, yine siz doğuruyorsunuz ama bedenine ve bebeğine güvenmek için o yolu bir bilenle yürümek şart çünkü aslında tam da bilmiyoruz süreci, ihtimalleri, işleyişi… Yine Pelin reddedecektir ama o olmasa böyle bir doğum hikayem olmayabilirdi.

"HİÇ KORKMADIM"

* Bana hep soruyordunuz ya, 'Korkuyoruz, siz korkmadınız mı?' falan diye. Sancılarım başlayınca kalkıp müzik açıp, saçlarıma maşa yaptım. Demek istediğim, ilk andan son ana kadar, sancım en şiddetli geldiğinde de, doğum anında da korkuya dair bir his yoktu içimde.


* Korkmamamın en büyük sebebi, öğrenmiştim süreci ve güvendiğim bir ekibim vardı. Yaptığı işin maddi bir karşılığı olamaz bile bana sorarsanız. İnsanın ancak kız kardeşine olacağı türden bir destek o… Diğeri son anda hayatımıza giren ebemiz, Setenay…

* Onunla hastane turuna gittiğimizde tanıştık. (Bu bence mutlaka yapılması gerekenlerden biri. Gidin, kalacağınız odayı, doğumhaneyi görün. Hemşirelerle, kat sorumlusuyla, ebelerle tanışın. Doğuma gittiğimde beni arkadaşlarım karşılamış gibi geldi bana.)

* Setenay'ın methini duymuştum daha önce, tanışır tanışmaz da çok sevdim. Hastaneye gittiğimizde onun da nöbeti yeni başlamıştı. Ne doğumda bana verdiği desteği, ne sonrasında benimle ilgilenişini, ne de getirdiği taze tahin helvayı hiç unutmam. Bu süreçte edindiğim kız kardeşlerden ikincisi.


* Ve Şermin Hanım… Söylediği iki şeyi unutmuyorum, ilk tanışmaya gittiğimizde bana, 'Ben doğuma inanıyorum' dedi ve sürecin her adımında bunu hissettirdi bana. 30. haftam falandı tanıştığımızda. Sizin için doğru doktoru bulmanın bir vakti yok, kalbinizin sesini dinlemeniz çok önemli.

* 'Ben zaten orada bebek çıkarken kafasını tutmak için olacağım' demişti ilk gün, onun yerine Müjgan'ı sudan çıkarttı. Ne zaman gitsem, o hafta girdiği doğumların güzelliğinden bahsetti laf aralarında ve hep dedi ki 'Sonunda bebeğe kavuşulan bütün doğumlar güzel doğum hikayeleri…'

* 'Doktor tavsiye edilmez' derler ama ben yine olsa, onunla yürümek isterim bu yolu. Bana kendi bedenime ve bebeğime güvenmeyi öğretenlerden o da…

* Bana anlatılan ya da okuduğum pozitif doğum hikayeleri hep çok iyi geldi. O yüzden ben de ilk fırsatta anlatmak istiyorum size. 'O yaptıysa, ben de yaparım' diye cesaretlendirir belki birilerini.

* Edip'ten hiç bahsetmediğimin farkındayım. Anlatmaya kalksam, haksızlık ederim hikayenin o kısmına…