Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu anlaştı mı? 'Adaylık' ve 'koltuk' mecburiyeti...

Muhalefetin yuvarlak masasında adaylık için yaşanan pazarıklara her gün yenileri ekleniyor. Kameralar karşısında birbirlerine rest çeken isimler kapalı kapılar ardında ilginç ortaklıklara imza atıyor. Kılıçdaroğlu'nun adaylık dayatmasına karşı çıkan ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın adını parlatmaya çalışan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in partideki koltuğunu kaybetme korkusuyla Kılıçdaroğlu ile gizli bir ittifak kurduğu iddiaları gündeme bomba gibi düştü. İşte 'Kılıçdaroğlu-Akşener' denklemindeki son gelişmeler...

Giriş Tarihi 04 Ekim 2022, 09:49 Güncelleme 04 Ekim 2022, 10:01
Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu anlaştı mı? ’Adaylık’ ve ’koltuk’ mecburiyeti...

İÇİNDEKİLER

Muhalefetin etrafına toplandığı 6'lı masada seçim yaklaştıkça "adaylık" kavgası büyürken, kapalı kapılar ardında ise ilginç olaylar yaşanıyor.

KILIÇDAROĞLU DAYATTI AKŞENER VETO ETTİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adaylık hamleleri yaparken yardımcıları aracılığıyla adını masaya dayatıyor. Özellikle İYİ Parti ve madaki diğer ortaklar tarafından kabul görmeyen Kılıçdaroğlu masanın gölge ortağı HDP ile yakın temaslar kuruyor. HDP ise Meral Akşener ve Mansur Yavaş'ın ismini her fırsatta veto ediyor.

'BENİMLE MİSİNİZ?' ÇIKIŞINA KARŞI 'NOTER DEĞİLİZ' RESTİ
Geçtiğimiz günlerde ise İzmir'de konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu "Benimle misiniz?" çıkışı yaparak adaylık için adı geçen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş'tan 'biat' aldı.

Tüm bunların ardından Habertürk'e çıkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kılıçdaroğlu isminin dayatılmasına "6'lı masa noter değildir" çıkışını yaptı ve İmamoğlu ve Yavaş'ı tekrar oyuna sokarak "Adaylıklarına karşı değiliz" açıklamasını yaptı.

AKŞENER'DEN CHP YANDAŞI GAZETECİLERİ 'SUSTURUN' TALİMATI
Geçtiğimiz pazar günü toplanan 6'lı masanın ikinci tur görüşmeleri öncesi dikkat çeken gelişmeler yaşanmış ve Akşener CHP'nin yayın organı Cumhuriyet'e ilginç açıklamalar yapmıştı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in masada sorun olmadığını söylemesine rağmen özellikle CHP içerisindeki bir kesimi "uyarması" dikkat çekti.

Akşener, masada kimin aday olacağının konuşulmadığını söylediği açıklamasında adeta CHP yandaşı gazetecilerin "susturulması" talimatını verdi.

Akşener'in konuşmasında "Medyada öne çıkan ve kendilerini CHP'nin sözcüsü gibi gören bazı isimlerin özensiz bir dil kullandıklarını görüyorum. Hassas bir dönemde, herkesin sözlerine dikkat etmesinde yarar görüyorum. Çünkü, partide bir sorumlulukları olmadığı halde, milletimiz o isimlerin sözlerini, partinin görüşü gibi algılıyor. İncitici bir dilleri var." ifadelerini kullanması Kılıçdaroğlu ile gizlice anlaştığı iddialarını güçlendirdi.

AKŞENER-KILIÇDAROĞLU ANLAŞTI İDDİASI
Takvim.com.tr de meseleyi manşetine taşıyıp, Kılıçdaroğlu ile Akşener arasında gizli bir mutabakat olduğuna ve Akşener'in İYİ Parti Genel Başkanlığı koltuğunu korumak için CHP lideriyle anlaşma sağladığı iddialarını haberleştirmişti. Öte yandan Meral Akşener'in 'susturun' dediği gazetecilerden birinin de İYİ Parti'nin ihale işlerini ifşa eden CHP'li Barış Yarkadaş olduğuna dikkat çekilmişti.

Yaşananlar sonrası Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener anlaştı iddiası köşe yazarları tarafından dillendirilmeye başlandı. Sabah'tan Mahmut Övür, Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi ve Milliyet'ten Zafer Şahin meseleyi köşelerine taşıdı.

MECBURİ 'ATEŞKES'
Akşener ve Kılıçdaroğlu'nun 'koltuk' ve 'adaylık' için bir anlaşmaya gittiklerinin kulislerde konuşulduğu belirtildi. Akşener'in parti içinde Koray Aydın'ın başını çektiği muhaliflere karşı böyle bir anlaşmayı mecburi olarak yaptığı konuşulurken Kılıçdaroğlu'nun da adaylık için bu yolu seçtiğine dikkat çekildi.

Konuyu köşesine taşıyan Sabah Yazarı Mahmut Övür şunları yazdı;

"6'lı Masa'nın belki de en başarılı olduğu alan, her toplantıdan "bir şey" çıkacak havası vermek. Geriye dönüp bakın, 36 kez bir araya gelmelerine rağmen, genel geçer tespitlerin ötesine geçilmedi. Ne toplumun "İşte bu..." dediği bir proje ortaya kondu ne de büyük beklentiye soktukları "aday" ismi belirlendi.

Tam aksine bu belirsizlik süreci, partiler arasındaki gerilimi arttırdı. Kılıçdaroğlu'nun adaylık dayatması, Akşener'in "kazanacak aday" diretmesi ve "noter değiliz" itirazı, neredeyse ipleri koparma noktasına getirdi.
İşte yeni dönemin ilk toplantısına bu gerilimli havayla gidildi. En çok da gerilimin iki aktörü Kılıçdaroğlu'yla Akşener'in o masada nasıl "hiçbir şey olmamış" gibi oturup konuştukları merak edildi.
Buna ilişkin elimizde bir ayrıntı yok ama hem ortaya konulan sonuç metni, hem de İyi Parti kulislerinde konuşulanlar bize, küçük de olsa bir ipucu veriyor.

Dikkatinizi çekmiştir, 6'lı Masa'nın son metnini Kılıçdaroğlu, bir twitle duyurdu. O twitinde özel olarak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vurgusu vardı:

"Bizler, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni'ni hazırlayan altı siyasi parti olarak kararlıyız..."
Bu vurguya neden gerek duyulduğunun cevabını ise İyi Parti kulisleri veriyor. Onlara göre, Akşener, Kılıçdaroğlu'ndan Parlamenter Sistem'e geçiş için güvence istemiş ve almıştı. Bunun karşılığı olarak da "şimdilik" Kılıçdaroğlu'nun adaylığına onay vermişti.
Peki, bu durumda, Akşener'in itirazlarına ne oldu? İyi Partililere göre Akşener itiraz etti ama "masayı dağıtma" korkusu daha ağır basıyor. İyi Partili biri yaşadıkları çaresizliği şöyle açıklıyor:
"masayı biz dağıtırsak biz de dağılırız."
ABD GEZİSİNE DİKKAT
Anlaşılan iki parti arasındaki savaşa "geçici bir ateşkesle" ara verildi. Tıpkı CHP içindeki "bilek güreşi"ne ara verildiği gibi... Nereye kadar? ABD gezisine kadar... Gerçi Kılıçdaroğlu "ABD'ye icazet almaya gitmiyorum" dedi ama gözler yine de o gezide olacak. Özellikle de Ekrem İmamoğlu'nun... Çünkü İmamoğlu hala "o makamı" bekliyor."

Konuyu köşesine taşıyan bir diğer isim ise Hürriyet Yazarı Abdülkadir Selvi oldu.

Selvi meseleyi şu ifadelerle kaleme aldı;

"Kılıçdaroğlu'nun "Akşener'le aramızda kriz yok" açıklamasına katılıyorum. Ama CHP ile İYİ Parti arasında zaman zaman sorunlar yaşanıyor. Bunlardan biri de Kılıçdaroğlu'nun ortak adaylığı konusu.

İYİ Parti içinde bir grup Kılıçdaroğlu ile seçimin kazanılamayacağı görüşünde.

Meral Akşener ise Kılıçdaroğlu'nun adaylığı üzerinden İYİ Parti'de bir çatlak meydana gelmesini önlemeye çalışıyor. O nedenle de bazen rest çekiyor, bazen çok sert çıkışlar yapıyor.
İki liderin kamuoyuna açık görüşmeler dışında özel görüşme yapıp yapmadıklarını bilmiyorum. O nedenle bir iddiada bulunamam. Ama Kılıçdaroğlu, Akşener'in parti içindeki direnci kırmak için yaptığı çıkışların farkında. O nedenle Akşener'in restine restle karşılık vermedi. Zaten reste restle karşılık verse ortada 6'lı masa kalmazdı.

AKŞENER'İN ÇIKIŞININ NEDENİ
Gürsel Tekin'in "HDP'ye bakanlık verilebilir" çıkışı ile başlayan, Barış Yarkadaş'ın ihale restiyle tırmanan, Bülent Kuşoğlu'nun "Kılıçdaroğlu aday olmazsa 6'lı masa dağılır" restiyle zirveye çıkan kriz karşısında Akşener, öncelikle partisinin hukukunu korumayı tercih etti.

1- "6'lı masa noter değildir" dedi.

2- "CHP'de ve dışarıda zaman zaman parmak sallama hali var. Bu arkadaşlarımızı rencide ediyor" diye uyardı.

3- "CHP'ye borcumuzu ödedik. Hatta alacaklı hale geldik" diye konuştu.

Ama masayı devirmedi. Kılıçdaroğlu seçilemez demedi. Seçilecek aday Mansur Yavaş'tır ya da Ekrem İmamoğlu'dur diye konuşmadı. Akşener sert çıkışlarıyla İYİ Parti'nin hukukunu korudu. Ama kulislere yansıyan bilgilere göre Koray Aydın'ın başını çektiği bir grup, Kılıçdaroğlu'na karşı tavrını sürdürdü.

KORAY AYDIN FAKTÖRÜ
22 milletvekilinin ve teşkilatın önemli bir bölümünün Koray Aydın'ı desteklediği söylendi. Bu durum karşısında Akşener, kurultay silahını çekti. Akşener daha önce CHP'yle girdikleri tartışmalar nedeniyle Yavuz Ağıralioğlu'nu Genel Başkan Yardımcılığı'ndan, Koray Aydın'ı ise Teşkilat Başkanlığı'ndan almıştı. Akşener neden kurultay kararı aldı? Bir de işin yasal bir boyutu var. İYİ Parti 2 yıl içinde kongre yapmak durumunda. Ama bunu 1 yıl erteleyebilir. Yani seçimden önce de yapabilir seçim sonrasına da erteleyebilirdi.

AKŞENER'İN STRATEJİSİ
Buraya bir virgül koyup öncelikle Akşener'in ne yapmaya çalıştığını anlatmak istiyorum.

1- Akşener, cumhurbaşkanı adayı olmadığını açıkladı. "Başbakanlığa talibim" dedi.
Böylece 6'lı masanın başarısı için her türlü fedakârlığı yapan lider algısını oluşturdu.

2- Kazanacak aday modelini öne sürdü. Önce Ekrem İmamoğlu'na, sonra Mansur Yavaş'a destek verdi.

3- CHP 6'lı masaya Kılıçdaroğlu'nun ismini getirir, İmamoğlu ve Yavaş'ı aday göstermezse Akşener partisine, "Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu CHP'nin belediye başkanları. Kılıçdaroğlu'na rağmen onları aday göstermek 6'lı masanın dağılmasına neden olur. Masayı dağıtan bunun vebalini ödeyemez" diyecek.

KONGRE SİLAHINI ÇEKTİ
Akşener, Kılıçdaroğlu'nun aday olması durumunda Koray Aydın'la birlikte hareket eden bir grubun partide bir hareket başlatmaması için kongre silahını çekti. Kulislerde Akşener'in sürpriz bir şekilde kongre kararı almasında, Ankara İl Başkanlığı konusunda Koray Aydın'la yaşanan bir gerilimin etkili olduğu söyleniyor. Akşener'in diğer teşkilatlarda da benzer bir direnişle karşılaşmamak için kurultay kartını kullandığı konuşuluyor.

ANLAŞTILAR MI?
Şimdi yazımın başına dönecek olursak, tüm itirazlarını yapmasına rağmen 6'lı masadan Kılıçdaroğlu'nun adaylığı çıktığı takdirde Akşener'in engelleyici bir rol oynaması beklenmiyor. Çünkü iki lider arasında bir anlaşma olduğu düşünülüyor."

Meseleyi masaya yatıran diğer isim Zafer Şahin ise ilginç örneklerle Kılıçdaroğlu ve Akşener'in mecburiyetine dikkat çekti.

İşte Zafer Şahin'in o yazısı;

"Küçük Anadolu kentlerinde adı genellikle "Cumhuriyet" ya da "Atatürk" olan, bankalar, resmi kurumlar, lokantalar ve mağazaların toplandığı ana caddeye halk arasında "Mecburiyet Caddesi" denilir. O kentte yaşıyorsan yolun günde bir kez o caddeyle kesişir. Kesişmek zorundadır. Çünkü başka alternatifin, çıkışın yoktur.

Birbirlerine hiç benzemeyen, birbirlerini hiç sevmeyen ve giderek bunu açığa vuran altılı masanın sakinlerinin oturduğu/oturtulduğu masa var ya hani… İşte o da bir mecburiyet masasıdır. Masanın aktörlerinin tek çıkışı ve tutar dalı o masada kalk borusu çalınmadığı sürece oturmaktır.

O yüzden masa kolay kolay dağılmaz, çatlamaz, patlamaz. Dağılsa bile aslında yine birliktedirler. Sadece amaca ulaşmak için taktik değiştirmişlerdir.
Ne zaman "Altılı masa dağıldı" diye başlayan bir haber okursanız aklınıza Attilâ İlhan'ın "Hayır başka türlü olmayacak… Ben sana mecburum bilemezsin" diye biten şiiri gelsin. Masanın özeti budur.

E, madem öyle… Bu kadar kavga, anlaşmazlık, sosyal medyadan ve kendilerine yakın gazeteciler üzerinden birbirlerine yönelttikleri suçlamalar ne anlama geliyor diyorsunuz… İşte bunlar hep seçmen algısına yönelik hamleler. Tabanı küstürmeme, anketçilerin çok sevdiği tabirle, konsolide etme çabaları.

Yoksa masanın sakinleri de biliyor ki… İçlerinde en güçlü aktör Kılıçdaroğlu. Aday ya o olacak ya da onun işaret ettiği biri. Kızsalar da tepki koysalar da günün sonunda Kılıçdaroğlu ne derse kabul edecekler. Çünkü mecburiyet masasında oturuyorlar. Oranın başka çıkışı yok.

Son günlerde masadan kalkacakmış gibi davranan Akşener'in asıl derdi partisini elinde tutmak ve Kılıçdaroğlu'ndan sonra en güçlü ikinci aktör olduğunu Babacan ve diğerlerine kabul ettirmek. Masadan kalkarsa bir bölen ilan edileceğini en iyi o biliyor. Aday olursa partideki koltuğunu seçimden sonra kendi elleriyle Koray Aydın ve ekibine vereceğini de. Aksini iddia etseler de İyi Parti'deki kongre kararının perde arkasında parti içi iktidar savaşları var. Meral Hanım'ın siyasetteki en büyük dayanağı 2018'de olduğu gibi yine Kemal Bey.

Sadece Akşener mi? Diğerleri için de aynı durum söz konusu. Seçim Kanunu'nda yapılan değişiklikle iyice boşa çıkan Deva-Gelecek-Saadet ve Demokrat Parti'nin kaderi yine Kılıçdaroğlu'nun ellerinde. İkisi CHP, ikisi İyi Parti listelerinden seçime girecek. Önlerinde başka alternatif görünmüyor. Yoksa silinecekler.
Peki, masanın adayı ne zaman belli olacak?

Seçimin Mayıs 2023'te yapılması artık neredeyse kesinleşti. Yani muhalefet en geç ocak ayında adayı açıklamak zorunda.

Ancak o kadar beklemeyecekler. Kasım ayının ortalarında Demokrat Parti'nin ev sahipliği yapacağı toplantıda aday ilan edilebilir.

KILIÇDAROĞLU'NUN YAZICIOĞLU VE TÜRKEŞ HAMLESİ
CHP lideri Kılıçdaroğlu ilginç bir siyasetçi. Amaca ulaşmak için atmayacağı adım, vermeyeceği taviz yok.
Birçok CHP'li için Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, 1993'teki Sivas Katliamı'nın sorumlularından biri. Ama Kemal Bey için bu bir sorun teşkil etmiyor.
Bugüne kadar merkez sağ ve muhafazakârlardan oy almak için "CHP milletvekiliyim ama CHP'li değilim" diyeni de Atatürk'e "Kefere Kemal" sözleriyle hakaret edeni de CHP listelerinden milletvekili seçtirdi.

Kemal Bey şimdilerde partililerini hop oturtup hop kaldıracak yeni sürprizlere hazırlanıyor. Kulislerde rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun oğlu ve MHP'nin efsanevi lideri Alparslan Türkeş'in kızının CHP'den milletvekili yapılacağı iddiaları dolaşmaya başladı. Önemli ve çarpıcı bir hamle bu. Ama Kemal Bey'in bu iki ismi vekil yapma stratejisi sadece milliyetçi-muhafazakâr tabana verilmiş bir mesaj olarak okunmamalı. HDP ile artık gizlemeye gerek görmediği iş birliğinin toplumun farklı kesimlerinde oluşturacağı negatif etkiyi bu isimlerle tolere etmeye çalışıyor.

Neydi o söz hatırlayalım: Siyaset ve sosis. İkisinin de nasıl yapıldığını görseniz yemezsiniz.

Yiyenlere afiyet olsun…"

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN