Ramazan ayı ile birlikte, oruç fidyesi miktarı belirlendi. Sağlığı elverişli olanlar Ramazan boyunca oruç ibadetini yerine getirirken, sağlık nedeniyle oruç tutamayanlar ise fidye vererek bu ibadeti yerine getirmiş sayılacak. Peki, 2025 yılı için belirlenen oruç fidye tutarı ne kadar oldu? İşte Diyanet'in açıklamaları…
FİDYE NEDİR?
🔴 Diyanet İşleri Başkanlığı'na göre fidye, bir kişinin zor durumda kaldığı bir anında yardımcı olmak amacıyla ödenen bedeli ifade eder. Dini açıdan ise oruç tutamayan veya hac sırasında bazı kusurlar işleyen kişilerin bu durumlarını telafi etmek için ödedikleri maddi bedeli tanımlar.
FİDYE HANGİ DURUMLARDA GEREKİR?
🔴 Kur'an-ı Kerim'de, "Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder." (Bakara, 2/184) şeklinde belirtilmiştir. Bu durumda, yaşlılık ya da şifa umut edilmeyen hastalıklar nedeniyle oruç tutamayan bir kişi, daha sonra oruçlarını tutma imkanı bulamıyorsa, her bir oruç günü için fidye ödemelidir (Serahsî, el-Mebsût, III, 100; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 395-397).
FİDYE VERME GÜCÜ OLMAYAN KİŞİLER NE YAPMALI?
🔴 Yaşlılık nedeniyle ömür boyu oruç tutamayacak durumda olan kimseler, maddî durumları elverişliyse, Ramazan ayı boyunca her bir gün için bir fakire fidye (fitre) vermekle yükümlüdürler. Aynı şekilde, tedavi edilemez hastalıklar nedeniyle oruç tutamayacak olan kişiler de bu hükme tabidir (Bakara, 2/184).
🔴 Fidye verme gücü olmayan kişiler ise bu yükümlülükten sorumlu tutulmazlar (İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 396). Ancak, kasıtlı olarak oruç tutmayanlar, ahirette bu davranışlarından sorumlu olacaklardır. Böyle bir durumda olan kişilerin yapabileceği en doğru şey, Allah'tan af dilemek ve bağışlanma temennisinde bulunmaktır.
🔴 Hac ve umre ibadetlerinde işlenen kusurlar için de fidye uygulanır (Bakara, 2/196). Fidye, bir kişinin bir gün boyunca doyacak kadar yiyecek miktarına denk gelir ve bu, "sadaka-i fıtır" ile aynı değeri taşır. Bu miktarın asgari olarak verilmesi gerekirken, daha fazlasını vermek daha faziletli görülür (Bakara, 2/184; Merğînânî, el-Hidâye, II, 270).
🔴 Şâfiî mezhebine göre, Ramazan orucunun kazası yapılmadan yeni Ramazan ayı gelirse, kazaya ek olarak fidye ödeme yükümlülüğü doğar (Nevevî, el-Mecmû', VI, 364; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 645). Gebe ve emzikli kadınlar da çocuklarının sağlığına dair endişeleri nedeniyle oruç tutamıyorsa, hem fidye ödeyip hem de oruçlarını kaza etmeleri gerekir. Ancak eğer yalnızca kendi sağlıkları hakkında endişe ederlerse, sadece oruçlarını kaza etmeleri yeterlidir (Nevevî, el-Mecmû', VI, 267).
ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLİR?
🔴 Oruç fidyesi, tıpkı fıtır sadakası gibi, bakmakla yükümlü olunmayan yoksul Müslümanlara verilir. Fidye ve fıtır sadakası ödemekle yükümlü olan bir kişi, bu yardımlardan kendisi ya da doğrudan ya da dolaylı olarak yakınları yararlanamaz. Aynı prensip, zekât için de geçerlidir. Bu nedenle, bir kişi zekât, fıtır sadakası ya da fidye ödeme sorumluluğuna sahipse, bu yardımları kendi üst soyuna (anne, baba, dede, nine) veya alt soyuna (çocuklar, torunlar) veremez.
🔴 Buna ek olarak bir kişi eşiyle de zekât, fitre ya da fidye alışverişinde bulunamaz; yani eşi, kendisine bu yardımları veremez, o da eşine veremez. Ancak, bu sınırlamanın dışında kalan diğer akrabalar, örneğin kardeşler, amcalar, teyzeler, dayılar, halalar, onların çocukları, gelinler, damatlar, kayınpeder ve kayınvalideler gibi akrabalar, eğer maddi durumları yoksulsa, onlara zekât, fitre ve fidye verilebilir (Zeylaî, Tebyîn, I, 301).
(Kaynak: Takvim Foto Arşivden alınmıştır.)