Tarihi 21 Mayıs 2020

Askerin istifası

Cihat Yaycı meselesinin gereğinden fazla büyütüldüğünü düşünenlerdenim.

Hatta bu meseleyi fırsat bilip "Ordu ne hale düştü" diyerek üzülmüş pozları takınanların içten içe nasıl sevindiklerini de hayretle takip ediyorum.

Bu arkadaşların abartılı yorum ve tepkileri sayesinde emin olun FETÖ bile moral bulmuş durumda. Türkiye'de operasyon yapma kabiliyetini kaybeden örgütü bilerek ya da bilmeyerek öyle güzel motive ediyorlar ki, Pensilvanya'nın kendileri ile gurur duymaması imkansız.

Cihat Yaycı meselesine döneceğiz. Ama önce "Ordu ne hale düştü" lobisine yakın tarihten bir örnekle hatırlatma yapmamız gerekiyor. Ki bugün yaşananları anlasınlar ve ordunun moralini bozmaktan vazgeçsinler.

Yıl 1993… PKK terörü Güneydoğu'yu kasıp kavuruyor. Bölgede devletin değil terör örgütünün borusu ötüyor! Hakkari ve Şırnak PKK tarafından kurtarılmış bölge ilan edilmiş.

Başbakanlık koltuğunda Tansu Çiller oturuyor. Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş…

Hakkari ve Şırnak'a acil müdahale edilmesi gerekiyor. Doğan Güreş'in kafasında iki ilin tugay komutanlıklarını değiştirmek var. O dönemde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda tam 80 tuğgeneral görev yapıyor.

Ancak devlet Hakkari ve Şırnak'a gidecek komutan bulamıyor! Görev teklif edilenler arasında "Ben oraya gitmem istifa ederim" diyenler bile var!

Sonra ne mi oluyor? Genelkurmay Başkanı çaresizlikten 'Tuğgeneral' ataması gereken tugay komutanlıklarına 'Albay' rütbesinden atamalar yapıyor.

Hakkari'ye Osman Pamukoğlu, Şırnak'a Kamil Erdal Sipahi gidiyor.

Doğan Güreş Paşa'nın Pamukoğlu'na görevi verirken söylediği şu sözler ibretlik…

"Bu karargahta beni kandıran adamlar var. Milletin 40 yılda bir sana işi düşecek, sen gitmeyeceksin. Sulh zamanı risk yok, ölüm yok. Koltuklarının altında dosyalarla yıllarını geçiriyorlar. Yahu bu adamlar benim bulunduğum makama kadar yükselirler, nasıl tespit edeceksin ki? Cesur adamlar bu günlerde millete lazım. Çok müşkül duruma düştük!"

27 yıl önce orduda durum bu. Peki bugün nasıl derseniz?

FETÖ'den arınmış TSK, 15 Temmuz ihanetinden sonra tüm dünyaya parmak ısırtan 5 sınır ötesi askeri operasyon gerçekleştirdi. Doğu Akdeniz'de, Libya'da verilen mücadeleyi saymıyorum bile.

Bazıları üzülecek ama Türk ordusu bugün yakın geçmişte hiç olmadığı kadar güçlü. Zaten hedefte olmasının sebebi de bu.

Dönelim Cihat Yaycı meselesine. Kendisi elbette değerli bir komutandır. Ancak istifasından önce ve sonra sergilediği tavırlarla maalesef TSK'nın hiç hak etmediği tartışmaların içine çekilmesine neden olmuştur.

Kritik görevdeki bir amiralin kendisine yakın gördüğü gazetecilere bilgi servis etmesi, istifasının bir gazeteci aracılığıyla duyurulması, istifa dilekçisinin Genelkurmay'dan önce bir gazetenin yazı işlerinin önüne gelmesi düşündürücü.

İstifa etmek tabi ki kendi tercihidir ama bir amiralin görev yeri değişti diye tüm gemileri yakarak cepheyi terk etmesi doğru bir tavır değildir.

TSK'yı kişisel hırs ve kariyer planlaması ile böylesine bir tartışmanın içine çekmeye kimsenin hakkı yok.

Hele de böylesine kritik bir süreçte…