Tarihi 1 Aralık 2023

Yarınları Kazanmak

Son günlerde sosyal medya mecralarında bir video paylaşılıyor. Kendisine mikrofon uzatılan İzmirli bir seçmen, belediyeden memnun musunuz sorusuna "hayır, memnun değilim" diye cevap verdikten sonra "memnun olmasam da CHP'ye oy vereceğim" diye ekliyor. İzmirli seçmenin açıklamaları özellikle AK Partililer tarafından alayla karışık bir hayretle paylaşılıyor. Seçmenin belediyeden memnunmuş gibi yapma ihtiyacı hissetmemesi, bir şekilde aldığı belediye hizmetinin iyi olduğuna kendini ikna etmemesi, dahası açık açık belediyenin iyi hizmet vermediğini söylemesine rağmen CHP'ye oy vermeye devam edeceğini beyan etmesi gerçekten de şaşırtıcı.

Görüntüleri paylaşan bazı AK Partililer ise diğer AK Partililere sitem ediyor; CHP seçmenindeki parti sadakatinin AK Parti seçmeninde olmadığı, AK Parti seçmenin "sudan bahanelerle" partisine kızabildiği, hatta küsebildiğini söylüyorlar. Beklentisi yüksek ve dolayısıyla memnuniyetsiz seçmen gerçekten de siyasetçiler için zor bir durum. Geçmişte AK Parti seçmeninin EYT, poşet parası, yükselen soğan fiyatları gibi bazı meselelerden dolayı partisini cezalandırdığı hepimizin malumu. Bu davranış o günlerde SİHA, uçak, köprü, hastane, enerji yatırımları, başarılı terörle mücadele, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde artan etkinliği ile mukayese edip "bu kadar başarı varken poşet nedeniyle muhalefet edilir mi" sorusunun sorulmasına da sebep olmuştu.

Gel gelelim bu refleksin oldukça can sıkıcı olsa da geleceğe dair umut vaad eden bir tablo olduğunu da görmek lazım. Muhafazakar seçmen çantada keklik değil. Ne istediğini biliyor. Kimlik aidiyetinin yanında rasyonel bir şekilde karar veriyor. Bu rasyonalite aslında kimlik siyasetini tamamen dışlamıyor. Nasıl ki gündelik hayata ve hizmetlere dair ne istediğini biliyorsa kimlik konularında da ne istediğini biliyor. Sonuçları herkesin hoşuna gitmese de siyasetin kendi istekleri doğrultusunda şekillenmesini sağlıyor. Malum seçmen iradesine milli irade diyoruz, muhafazakar seçmen milli irade direksiyonunda her zaman en az bir elini bulunduruyor.

Sağlıklı bulduğum bu tutum gelecekte de Türk siyasetinin muhafazakar seçmenin talepleri doğrultusunda şekilleneceğini gösteriyor. Çünkü muhafazakar seçmen edilgen değil. Siyasetçiler için çantada keklik hiç değil. Kolayca kandırılamaz, iradesine ipotek konulamaz. Fazla detaya gerek yok; bu manzarayı CHP seçmeninin tutumuyla karşılaştırın. Partisinin hangi politikalarını istemeye istemeye onaylamak zorunda kaldığını, aslında kazanmayacağını bildiği adaylara yine o adayın ifadesiyle "tıpış tıpış" oy verdiğini hatırlayın. Ve şimdi kendinize sorun; hangi seçmen grubu ülkenin geleceğinde daha belirleyici ve etkili olacak.