Tarihi 3 Şubat 2023

Devlet ciddiyeti, öyle mi!

Bana kalsa Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığını çok istediğini ve 6'lı masanın en büyük partisinin lideri olarak bastırıp masadan adaylığına vize alacağını söylerim. Ancak masanın henüz adayın açıklanacağı tarih üzerinde bile anlaşamadığı da malum. Bir partinin yetkilisi 13 Şubat derken diğer partinin yetkilisi daha belli değil diyor. Haydi diyelim ki Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı oldu.

Seçilmesinin bence en ufak bir ihtimali yok. Zaten taraflı veya tarafsız işini düzgün yapan bütün kamuoyu araştırmacıları da aynı görüşte. Toplumu ve siyaseti takip eden analistler de Kılıçdaroğlu'nun seçilme şansının çok düşük olduğunu söylüyor. Hepsini geçtim 6'lı masadaki ortakları İYİ Parti de ısrarla "kazanacak aday" vurgusu yaparak Kılıçdaroğlu'nun seçilemeyeceğini söylüyor. Haydi bunların da hepsini bir kenara koyduk ve diyelim ki Kılıçdaroğlu seçimi kazandı.

Göreve gelen Cumhurbaşkanı'nın yakın çalışacağı üst düzey bürokratları tanıdığı, bildiği, itimat ettiği kişilerden seçmesinde siyaseten hiçbir beis yok. Sokakta kimi çevirip sorsanız, yeni seçilen Cumhurbaşkanı yakın çalışma ekibini kendi seçmek, öncekilerle değil kendi ekibiyle çalışmak istiyor deseniz, aklı başında herkes "kesinlikle öyle olmalı" der. Kaldı ki yürürlükteki mevzuat amir bir hüküm olarak bunu emrediyor. Beğenmedikleri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin "Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" başlıklı 3 nolu kararnamesinin 4. Maddesi üst düzey bürokratların görev süresi Cumhurbaşkanı'nın görev süresi bitince biter, diyor. Bakınız bu 3 nolu kararname; yani atadığı bürokratları görevden alacağız diye ortalığı inlettiğiniz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yayınladığı üçüncü kararname. Ve o kararnamede benim atadığım üstü düzey bürokratların görev süresi benim görev sürem bitince bitsin diye kaide koymuş. Hani tek adam ya, hani devleti ele geçirdi ya, hani kadrolaştı ya… İşte o Tayyip Erdoğan getirmiş bu kuralı. Tabi bir de işin bürokratlara bakan yönü var. Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın getirdiği bürokratlar, onun yol ve dava arkadaşları Kemal Kılıçdaroğlu ile çalışmak ister mi? Bürokratik ve siyasi kariyerlerini bir kenara koyup PYD'yi terör tehdidi olarak görmeyen, FETÖ'cüleri affedeceğini söyleyen, savunma sanayi projelerini durdurmayı vaad eden, anayasadan Türklük vurgusunu çıkartmak isteyen bir ittifakın adayı ile çalışmak isterler mi? Binde 1'lik partilerin genel başkanlarının Cumhurbaşkanı yardımcısı olup, cumhurbaşkanının aldığı kararları veto edeceği bir vesayet düzeninde üst düzey bürokrat olmak isterler mi?

Tablo böyle ve Kılıçdaroğlu bu tabloda yatıyor kalkıyor; MİT Başkanını, Merkez Bankası Başkanı'nı, İletişim Başkanı'nı , felanca komutanı görevden alacağım diye bağırıyor. Tam da bu esnada söz gelimi MİT başkanı Suriye, İran ve Rusya ile müzakere ediyor. İletişim Başkanı batı medyasındaki Türkiye karşıtı tutumun hesabını muhataplarına soruyor. Yani bu kişiler şuan görevde ve Türkiye'nin en temel meselelerinde muhataplarıyla ülke çıkarını korumak için mücadele, pazarlık, kavga ediyorlar. Tam bu esnada Kılıçdaroğlu zaten görev süresi seçimden sonra bitecek bu kişilerle alakalı görevden alacağım açıklaması yapıyor. Sonra da devlet adamlığından, ciddiyetten, aklı selimden bahsediyor. Seçim kazanamama performansı ortada ama bütün olarak topluma, devlete kaybettirmeye ne hakkı var!