Tarihi 12 Kasım 2021

Yaşasın Taraftarlık!

Tarafsızlık içinde yaşadığımız zamanların en büyük ve belki de en aşağı yalanı. Fikri, değerleri, inançları, aklı olan insanın taraf olmaması mümkün değil. Kişi ancak bilmediği, ilgilenmediği bir konu karşısında tarafsız olabilir. Konu ya ilgisini çekmiyordur ya da menfaati gereği tarafını belli etmek işine gelmiyordur. İnsan beyni işiniz bitince kapatabileceğiniz bir makine değil. Varsa, çalışıyorsa bir konu radarına girdiyse ilgisini çekiyorsa kaçınılmaz olarak onunla ilgili bir kanaat oluşturur ve taraf olur.

Şüphesiz kimseyi, kanaatini açıklamaya, tarafını göstermeye zorlayamayız. Zaten bu eylem düpedüz cebir olur. Hatta insanı konuşmaya zorlamayı faşizm olarak tarif edenler bile var. Ancak bir insan bir konuyla ilgilenip hala tarafsız olduğunu iddia ediyorsa ortada büyük bir ahlaksızlık var demektir.

Mesela siyaset hakkında yazıp çizen bir gazetecinin mutlaka bir tarafı vardı. Çünkü siyaset arenasında olan bitenler, fikirler, kişiler, olaylar hakkında bir fikri vardır. Birincil sorumluluğu okurunu, takipçisini bu taraf hakkında bilgilendirmektir. Dolayısı ile okur, takipçi de muhatabının tarafını, düşüncelerini, yaklaşımını bilir ve söylediklerini ona göre bir süzgeçten geçirerek değerlendirir. Kendi tarafını işine nasıl ve ne derece yansıtacağı ise gazetecinin bileceği iştir. İsterse takipçilerini kendi durduğu siyasi pozisyona davet eder, ikna etmeye çalışır, yönlendirir hatta propaganda yapar. Ya da daha analitik veya bilgilendirici yazılar yazar, kendi tarafını mümkün olduğunca sıcak tartışmalar üzerinden göstermez. Eğer takipçisini tarafsızım, objektifim, herkese eşit mesafedeyim diye kandırmıyorsa her iki yol da meşrudur, makbuldür.

Israrla tarafsızlık hikayesi anlatan ise başka bir davanın tarafını tutuyordur. Belki patronundan taraftır. Yarın bir gün patronundan alacağı talimata göre tarafını belirleyeceği için şimdilik tarafsız gözükmesi gerekiyordur. Kurumsal bir hiyerarşinin altında gazetecilik yapmayanların patronu da piyasadır. Gelecek reklama, sponsorluğa, iş potansiyeline göre pozisyonlanır. Müşteri portföyünü geniş tutabilmek en temel kaygısıdır. Tarafı işi gücü, tezgâhı, geliridir.

Tarafımız patron, gelir, piyasa, reklam değil davamız, düşüncemiz, değerlerimiz olsun!