Tarihi 29 Nisan 2019

AK Parti asalakları

MUHAFAZAKAR elit içerisinde bir zümre var. AK Parti'nin siyasetini benimsemiyorlar. Yerli ve milli çizgiden rahatsızlar. Daha batıcı ve liberal bir politikayı öneriyorlar. Dış politikada batı ile kavga etmemeyi, iç siyasette yerli ve milli çizgiden uzaklaşıp açılımcı sürece geri dönülmesini, ekonomide ise üretim ekonomisine geçmek için gösterilen sancılı çabaları terk edip yabancı sermayeye bel bağlamaya devam etmeyi öneriyorlar.
Zaman onları hep haksız çıkardı.
Dış politikanın kitabını yazdığını iddia eden bu kişiler 'Batı ile kavga etmeyelim' diyorlar ama istemedikleri o kavgayı vermeden nasıl hava savunma sistemine sahip olacağımız konusunda bir önerileri yok. 'İç siyasette gerilimi düşürelim, kutuplaşmayı azaltalım' gibi süslü ambalajlara sardıkları önerilerinin terör veya laikçi zorbalık konusunda ne çözüm ürettiği meçhul.
'Faizleri yükseltelim, yabancı yatırımcıya şirin gözükelim' diyorlar ama çıkarlarımız yabancı yatırımcıların çıkarları ile çeliştiğinde ekonomimizi nasıl ayakta tutacağız sorusunun cevabını veremiyorlar.
Tüm bu açmazlarına rağmen nihayetinde bunlar savunulabilir görüşler. CHP'nin de iler tutar tarafı yok ama seçmenin belirli bir kısmı oyunu CHP'ye veriyor. Tıpkı bunun gibi muhafazakar elitlerin bir kısmı da bu görüşleri savunabilir.
Ancak sorun liberallikle İslamcılığın vatansız versiyonunun garip bir karışımı olan bu orta yolcu görüşleri nasıl savunduklarında. Madem konumuz siyaset; bu görüşleri savunan bir siyasi parti kurarsınız, toplumun karşısına çıkarsınız ve boyunuzun ölçüsünü alırsınız. Boyunuzun ölçüsünü almak deyince hemen olumsuz anlaşılmasın. Olumlu anlamda da boylarının ölçüsünü alırlar. Kim bilir belki seçmenin teveccühüne mazhar olurlar.
Ama buna pek yanaşmıyorlar.
Siyaset yapmanın külfetine katlanmak istemiyorlar. Onun için de AK Partili olduklarını iddia ediyorlar. Bu görüşleri AK Parti içinde savunuyorlar. Ama onu da şeffaflıktan uzak bir şekilde yapıyorlar. Parti içi bir muhalefet geliştirmektense, parti içinde siyaset meydanına çıkıp, tezlerini açıkça söylemektense, fitne ve fesatla uğraşıyorlar. Görüntüde herkesten fazla AK Partili, herkesten fazla 'reisçi'ler.
Ama perde gerisinde fitneye devam.
Erdoğan'ın açıklamalarını çarpıtarak, AK Parti'nin siyasetin doğası gereği karşı karşıya kaldığı meydan okumaları suiistimal ederek, kendilerine alan açmaya çalışıyorlar.
Mesela yerel seçim sonrası AK Parti'de başlayacak olan muhasebe sürecini fırsat bilerek, fitne ateşini körüklüyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi seçim süreci boyunca partisini desteklemek için kılını kıpırdatmayanlar, seçimden sonra AK Parti'nin kaybettiği iddiası ile kelle avına çıkıyorlar. Kabine de revizyon, parti yönetiminde değişiklik, teşkilatlarda da köklü bir yenilenme istiyorlarmış. Amaçları bu yolla bir tasfiye başlatıp boşalan yerlere kendi adamlarını yerleştirmek.
Aynı şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerini de çarpıtıyorlar.
Erdoğan teröre karşı olan herkesle Türkiye İttifakı çatısı altında buluşmaktan bahsediyor. Cumhur İttifakı'nın kurucu kodlarından ayrılmadan özellikle milli çıkarları ilgilendiren meselelerde daha kapsayıcı bir anlayış öneriyor. Malum kişiler ise buradan yola çıkarak MHP ile ittifakı bitirmekten, HDP'yi kucaklamaktan hatta çözüm sürecinden bahsediyor.
Erdoğan'ın sözlerini işlerine geldiği gibi çarpıtarak kendi tezlerine alan açmak istiyorlar.
Yeni parti kurmak da, parti içi muhalefet de siyasetin tabiatında var olan şeyler. Ama bunların yaptıklarına siyaset değil, asalaklık denir!