Tarihi 16 Temmuz 2018

Şimdi siz hala anlamıyorsunuz, değil mi?

ÜZERİNDEN tam iki sene geçmişken bir milletin nasıl olup da o gece canını hiçe sayarak sokağa çıktığını anlayamıyorsunuz. Hani her söylenene inanan, sorgulamayan, kolayca kandırılan, politik hakları için hiç mücadele etmemiş, bilinçli olmayan o insanlar nasıl olur da siyasi iradesine sahip çıkmak için sokağa çıkar?
Üstelik eğitimsiz ve cahiller de... Sivil bir bilince sahip oldukları da söylenemez. Birçoğu hiçbir sivil toplum örgütüne üye değildir. Oy vermek haricinde siyasi bir ajandaları da yoktur. Küçücük hayatlarında yuvarlanıp giderler. Öncelikleri karınlarını doyurmak, ceplerine gireni biraz olsun arttırmaktır. O küçük hesap insanları nasıl oldu da kocaman bir hesabı bozdular, büyük bir oyunu boşa çıkardılar...
Erdemli bir topluluktan da bahsetmiyoruz. Öyle ya canım, karşımızda devrim için, müşterek menfaat ve iyilik için canından vazgeçecek Fransız Devrimi'nin vatandaşları yok. Onlar aydınlanmış bireyler de değiller. İdeal nedir bilmezler ki uğruna fedakarlık edecek bir idealleri olsun. Altı üstü basit insanlar söz konusu olan; sevk edilmesi, yönlendirilmesi, güdülmesi gereken basit insanlar.
Peki o hiç sevmediğiniz 'Tayyip' bu insanları gütmüş olamaz mı? Değil mi ki seçimlerde 'Allah, kitap, vatan, millet' diyerek kandırıp oylarını alıyor!
O gece de bu insanları gaza getirmiş, kandırmış, sokağa dökmüş olamaz mı? Zaten darbenin de bir tiyatro olduğunu söylüyorlar.
Böyle diyerek kendinizi avutsanız da sizin de aklınıza yatmıyor, değil mi? Çünkü asfalta dökülen boya değil kandı ve sahiciydi.
Neredeyse her anı kayıt altında olan darbe girişimi de milletin şanlı direnişi de ortada. Görüntülerde ne kandırılmış insanlar var ne de tiyatrocular. Bir yerden bir yere koşturan insanların sahici feryatları var. 'Öleceksek adam gibi ölelim' diyerek köprüdeki askerlerin üzerine yürüyen bir kişi var mesela o görüntülerde. Rol yapıyor gibi değil.
Oyuncu desen hiç değil. Sonra o genç kadın var. Kesinlikle oyuncu olamaz.
Kim bilir kaç defa yanından yüzünüzü buruşturarak geçtiğiniz o kadın işte.
Onun oyuncu olması mümkün değil.
O gece yaşanan her şeyin gerçek olduğunu bal gibi biliyorsunuz.
Kendinizden biliyorsunuz.
Bankamatik kuyruğuna girerken yaşadığınız korkunun bir benzerini o insanların vatan elden gidiyor diye yaşadığını biliyorsunuz. Tankları sokakta görünce 'bu sefer oldu galiba' diye yaşadığınız umudun aynısını o insanların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sesini duyunca yaşadığını biliyorsunuz.
O insanlara hakaret etseniz de gerçeğin ne olduğunu biliyorsunuz.
Başka hiçbir şeyi düşünmeden ülkeyi kurtarmak için sokağa çıktıklarını; vatanseverlik nutukları atan herkesten daha vatansever olduklarını; sizden daha erdemli, cesur, namuslu ve bilinçli olduklarını da bal gibi biliyorsunuz. Müfteri olduğunuzu, küfürbaz olduğunuzu, dahası 'Tayyip gitsin' diye ülkeyi ne mal olduğunu darbe girişiminden önce de bildiğiniz FETÖ'cülere teslim etmeye hazır olduğunuzu da biliyorsunuz.
Günahınız çok! En büyüğü de bu ülkeyi değil kendinizi sevmeniz.
Ülkenin bekasını değil kendi çıkarınızı düşünmeniz.
Bu ülkenin geleceğinde yerinizin olmadığını da biliyorsunuz, değil mi?
Sizin umutla darbe bildirisi dinlediğiniz saatlerde biz yeni bir sayfa açtık. Ve sizin o sayfada yeriniz yok! Bu ülkede yaşamaya devam edeceksiniz. Belki yine en iyi evlerde oturacak, en iyi arabalara binecek, çok para kazanacaksınız.
Ama bu ülke artık asla sizin olmayacak!
15 Temmuz birkaç yüzyıllık bir arızayı sonlandırdığımız gündür!