Münevver Karabulut'u öldüren Cem Garipoğlu'nun kuzeni Kasım Garipoğlu, sıra dışı bir doğum günü partisi yaptı! Boğaz'daki bir mekanda başlayıp yalısında devam eden yaş günü partisi için tam 15 MİLYON TL HARCADI!

BAZEN bir doğum günü, sadece bir pasta üfleme anı değildir.
Bazen o mumlar, bir gücün, bir statünün, bir "Ben buradayım" mesajının simgesidir. Kasım Garipoğlu'nun 40. yaş gecesi tam da böyle bir gecenin adıydı.
Önce Ortaköy'deki özel bir mekân kapatıldı. Girişte yeşil rengi "KG" damgası taşıyan zarflar, davetlilerin ellerinde adeta bir kimlik gibiydi. Bu zarflar sadece bir davetiye değil, bir ayrıcalığın göstergesiydi.
Akşam yemeğiyle başlayan gece, gösteriye dönüştü. Ama esas gece, Garipoğlu'nun Yeniköy'deki yalısında başladı.
Yalıya girişler şifreliydi. Evet, yanlış duymadınız: şifreli!

Sadece davet kodu olanlar içeri girebildi. Çünkü bu parti, "Herkesin görebileceği" değil, "Seçilmişlerin yaşayabileceği" bir geceydi. Ve sonra sahneye kim çıktı dersiniz? Dünyaca ünlü DJ Marco Carola. Sadece bu performans için 100 bin euro, yani yaklaşık 5 milyon TL ödenmiş. Toplam harcama?
Söylenenlere göre 300 bin euro civarında. Ama Kasım Garipoğlu için bu rakam, bir kutlama değil, bir imza gibiydi:
"Ben 40'ıma böyle girerim." Parti boyunca en dikkat çeken detay Garipoğlu'nun, Cumartesi başlayan partisi Pazartesi'nin ilk ışıklarına kadar sürmesiydi. Kimse cep telefonuyla sahneyi çekmeye çalışmadı, kimse sosyal medyada "story" atmadı.
Çünkü o gece orada olmak, zaten başlı başına bir hikâyeydi.
Bir doğum günü kutlamasından çok, İstanbul'un yeni nesil zenginlik kültürünün bir özeti gibiydi bu. Gösterişle zarafet arasındaki o ince çizgide, Garipoğlu belli ki kendi dengesini bulmuş. Kimine göre savurganlık, kimine göre vizyon. Ama kesin olan bir şey var: Bu gece, uzun süre dillerden düşmeyecek.

"KATY PERRY VE JUSTİN TRUDEAU PARİS'TE EL ELE"
AŞKIN DİPLOMASİSİ
BAZEN dünya sahnesinde müzikle siyaset yollarını ayırır.
Ama kalp, sahne tanımaz.
Bu kez magazin dünyası da diplomasi çevreleri de aynı manşette buluştu: Katy Perry ve Kanada'nın eski Başbakanı Justin Trudeau. Her şey birkaç ay önce baş başa yedikleri bir akşam yemeğiyle başladı.
O masadan sızan birkaç kare, tüm dünyayı karıştırmaya yetti. Önce "Dostça bir buluşma" dendi, ardından Santa Barbara açıklarında bir yatta öpüşürken görüntülendiler. İkili, dün akşam Paris sokaklarında el ele yakalandı. Dürüst olalım; bu kareyi gördüğümüzde kim şaşırmadı ki? Siyasetin disipliniyle sahne ışıklarının çılgınlığı, aynı karede buluştu.
Belki bu ilişki, bize çok şey söylüyor:
Aşk, artık sınır tanımıyor.

"KAN BAĞI MI, MAL BAĞI MI?"
BİR zamanlar aynı evde büyüyen iki kardeş. Aynı sofrada oturmuş, aynı hayali paylaşmış, aynı soyadını taşımış. Ama işin içine mal, mülk, villa girince o sıcak aile fotoğrafı ne yazık ki bulanıklaşıyor. Bahsettiğimiz isimler: Özcan Deniz ve abisi Ercan Deniz.

Birbirini sırtlayan iki kardeşin, sonunda birbirine sırt çevirmesi. Geçtiğimiz ay sonunda, bir mal paylaşımı yapılmış konu kapanmış gibi görünüyor. Belki belgeler imzalanmıştır ama kalpteki kırıklar hâlâ oradadır. Bir kardeşin diğerine küsmüş bakışı, hiçbir noter evrakıyla silinmez çünkü. Bu hikâye aslında sadece bir ünlü kardeş kavgası değil. Türkiye'nin dört bir yanında, nice ailede yaşanan miras tartışmalarının bir yansıması. Kimi zaman bir tarla, kimi zaman bir apartman dairesi, kimi zaman da bir villa yüzünden…