Hani bu milleti 'koyun' diye, 'cahil' diye küçümseyen zavallılar var ya, işte onlar bir kez daha bu milletin sağduyusunun ve hepsinden daha iyi bildiği siyasetin tokadını yedi. Cumhur İttifakı ortaklarına, 'Yerli ve milli ortaklığınıza güveniyorum' derken, 'Meclis'te birlikte çalışmanızı da istiyorum' dedi.
Tayyip Erdoğan'ı tartışmasız ve büyük bir kredi açarak yine Cumhurbaşkanı yaptı, 'Dümeni sana veriyorum' dedi ama yürütmenin yasama ile dengelenmesi, uzlaşmasını şart koştu. Sistemle ilgili her tıkanıklıkta anahtar rolü oynayan MHP'ye yine aynı rolü verdi. 'Sistemin anahtarı sende; tıkanma olursa gereğini yap' dedi. Ama bununla birlikte; her ne kadar AK Parti'yi, Meclis'te 301'in altında bıraksa da; geride kalanlara yani muhalefete Anayasa değişikliği dahil, seçim kararı alabilme yetkisi dahil ve hatta Cumhurbaşkanı ve bakanlara soruşturma yolunu açacak çoğunluğu vermedi, AK Parti'nin bu konuda onayı olmaksızın bir şey yapılamayacak, iktidarın önü keyfi tıkanamayacak yani. Millet İttifakı ortaklarına mesajı da açık; CHP'ye Muharrem İnce diye bir alternatif sundu. O çok şişirilen tartışmalı Meral Akşener'i tasfiye ederken, İyi Partililer'e 'Başka bir lider ve yol arayışına gidin' diye bir fırsat sundu. CHP oylarıyla Meclis'e sokulan HDP'ye de son kez; 'PKK ve terör örgütleriyle ya arana mesafe koyarsın ya da bu sana son şans verişim' dedi.
Yerli ve milli siyasetin resmidir.
KILIÇDAROĞLU ASLINDA NE DEDİ?
SEÇIM gecesinden bu yana sessizliğini koruyan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün nihayet hem partililerinin hem de kameraların karşısına geçti. Ve hiç de şaşırtmadı.
Futbolda bir terim vardır; En iyi savunma hücumdur diye; CHP'nin başarısızlığı ile ilgili kendisi dışında herkesi suçladı.
Partisinden yüzde 8 fazla oy alan Muharrem İnce'yi bile "Beklentinin altında oy aldı" diyerek resmen başarısız ilan etti. Belki de parti içinden gelen istifa çağrılarına en doğrudan hücum; yerel seçimlerle ilgili oldu. 9 ay sonra yapılacak yerel seçimleri hatırlatıp, 'Koltuk sevdalısı veya bireysel çıkar için burada olanların partide yeri yok' diyerek aba altından sopa göstermeyi ihmal etmedi.
'Milletvekili adayı olamadığı için bize istifa çağrısı yapanlar, çıkarı için konuşuyor' dedi ama bu sözünün doğru olmadığına en önemli örnek;
CHP'nin yıllardır milletvekili çıkaramadığı Elazığ'dan aday olan ve 24 Haziran'da seçilen Gürsel Erol oldu.
Gürsel Erol, seçimlerin hemen ardından yaptığı açıklamada Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesi ve kurultayı toplaması gerektiğini söylemişti. Yani, kişisel ikbali olmayan ve tam tersine kişisel başarısı olan hem de kendisinin akrabası bir milletvekilinin bu çağrıyı yapması son derece anlamlı. CHP Lideri'nin çok tartışılacak bir başka açıklaması da; Recep Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayı tebrik etmek için arayıp aramadığı sorusuna verdiği cevap idi. "Demokrasiye inanmayan bir kişiyi neden tebrik için arayayım" dedi ama kendisine şu iki noktayı hatırlatmak gerek; Öncelikle; ben Cumhurbaşkanı'nı tanımıyorum demek, ona oy veren 26 milyon seçmeni de tanımıyorum demek anlamına gelir ki, sizin demokrasi anlayışınıza ne kadar uyar bu durum? İkinci husus da; demokrasiyi madem bu kadar önemsiyorsunuz; tam 8 seçimdir sandıkta yenildiğiniz halde, seçmenin size verdiği mesajı almıyor ve koltuğunuzu bırakmıyorsunuz. Bu mudur sizin demokrasi anlayışınız?
HDP'YE BARAJI AŞTIRANLAR OKUSUN VE İBRET ALSIN
Şimdi de söz iki isimsiz kahramanın. Birisi, İzmir'de görev yaparken tanıdığım şimdilerde PKK ve tüm teröristlerle göğüs göğüse çatışan kahraman özel kuvvet İhsan Oğuz kardeşimin, 25 Haziran sabahı facebook sayfasından paylaşımı: "Bizim siyasetle işimiz olmaz. Önemli olan devletimizin bekasıdır. Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim.
Sur ve hendek dönemini yaşayan biri olarak siz hiçbir şehit can verirken yanında oldunuz mu?
Kan revan içerisinde, ruhunu teslim ederken? Daha ağzı süt kokan çocuğu baba diye resmine koşarken? Kan revan içinde olan şehidin elinize verilen cep telefonunda, çocuğunun ve eşinin resmine bakarken boğazınız düğümlendi mi hiç?
Siz bayrağımızın renginin neden kırmızı olduğunu anlayamamışsınız. Meclis'e vatan hainlerini sokan herkesin eline şehit kanı bulaşmıştır." Şimdi de söz; İbrahim Taşdemir amcamızın. Alçak teröristlerin şehit ettiği Ahmet Alp'in babası imam İbrahim amcamızın yani; diyor ki o da Facebook sayfasından: "Şehit oğlum Ahmet Alp'in katillerini destekleyenler! Cehenneme o katillerle beraber gireceksiniz.
Azabınız bol olsun inşallah!" Sizce bu iki acılı kahraman kime diyor bu sözleri? HDP'ye mi yoksa "Her evden HDP'ye 1 oy" kampanyası yapan bir başka partiye mi? Siz bulun bakalım cevabı..
DERİN SÖZ
YAPABİLECEĞİNİZİN en iyisini yapmak, kendi içinizdeki zaferdir. Daha azını yapmak ise, yenilginin ta kendisidir.. JOHN WOODEN