Hayır bozmaz. Oruç tutan hastalar 'glokom' denilen göz içi basınç artışı ya da 'göz hipertansiyonu' tanısı konmuşsa ilaçlarını düzenli kullanmalılar. Ramazan ayında hedef basıncın sınırında bulunan 'terminal glokom'lu hastaların kontrollerini mutlaka sıklaştırılmalı ve gerekirse ek ilaç başlanmalıdır. Gözdeki 'santral retinal (görme tabakası) toplardamar' tıkanıklığı sıklığı artabilir.
Öncelikle zayıflama ya da şişmanlama alınan enerji (gıdalar) ya da harcanan enerji (hareketlilik) arasındaki dengeyle çok ilgilidir. Diyelim ki, sahur yapmadınız. İftarla gece yatana kadarki sürede çok miktarda, yağlı şekerli gıdalar tükettiniz ve gündüz çok fazla hareket etmediniz. Yine de kilo alabilirsiniz. Yani yedikleriniz ve harcadıklarınız arasında denge kurarsanız mesele yok. Bedenin dengesini bozmadan aldıklarınızdan fazla harcarsanız zayıflayabilirsiniz. Önemli olan dengeli öğün ve dengeli hareket etmektir.
Şeker hastalığında beslenme biçimi çok büyük bir önem taşır. Şeker hastalığı olanların 3 ana ve 3 ara öğün olarak beslenmesi yani sık sık yemek yemesi gerekir. Oysa şeker hastası olanlar oruç tutarken, tedavide olması gerekenin aksine akşama kadar aç kalırlar ve şekerleri düşer. İftarda yenen yemeklerle vücuda fazla miktarda glikoz kaynağı girdiğinden şeker normal düzeyinin çok üstüne çıkar. Hastalığın dengesi bozulabilir. Hafif düzeyde olan hastalar denemek isteyebilir. Beden zarar görüyorsa ısrar etmek doğru olur mu? Din bilgisi uzmanlarına tekrar danışılabilir.