Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Yalan yalan yalan söylüyorsun

Eklenme Tarihi 16 Eylül 2016
Yalan söylemek tabii ki hoş değil ama bazen beyaz yalanlara ihtiyacımız olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Onlar olmasa ilişkileri sürdürmek, gündelik yaşamı idare etmek ve hatta arkadaşlarımızla dost kalabilmek pek mümkün olmazdı. En çok söylediklerimizden bir seçki yaptık. Bakalım yalanlar nasıl da sarmış dört bir yanımızı...

-Naber +"İyidir"
Bi ikili hiçbir zaman ayrı cümlelerde kullanılmaz.
Birbirinden ayırlamazalra. Naberse mutlaka iyidir cevabı gelir. Artık bilinzç altımızdan mıdır yoksa geçiştirmek midir bilmiyorum.
Kişiye göre değişir.

"5 dakika daha uyuyayım, söz kalkacağım."
O 5 dakika inanın 5 saat gibi gelir. Ama hiç bir zaman 5 dakika olmaz en az yarım saat en fazlasını ben de bilmiyorum. Çünkü uyandıran kişiye bağlı....

"Telefonu değiştirdim, numaralar silinmiş"
Bu cümleyi duyduğunuzda inanmadığınızı biliyorum. Ya silmiştir ya da silinse de seni eklemek istemimiştir.

"Seni çok iyi anlıyorum"
Neyi anlıyor bu arkadaşlar her zaman merak ederim. Ama ben onları hep anlıyorum.
Çünkü genellikle sana sus diyememek için. Çünkü herhangi bir kelime konuyu uzatacaktır.
En güzel noktadır.

"Çok trafik vardı ondan geciktim"
O trafik olmasa bu insanlar da ne yapacaktı merak ediyorum. Genellikle babaannelerin yüzlerce kez ölme modası geçti. Ama trafik sorunu her zaman ülkemizde taze kalıyor.

"Şaka yapmıştım"
Hehe şaka yaptı. Kıvıııırrr yandan yandan....

"Sen çaldır ben sonra kaydederim"
Kesinlikle kaydetmiyecek...

"Arkadaş kalabiliriz"
Senden ayrıldı... Dönüşü yok.

"Dış güzellik benim için önemli değil"
Ne iç organlarına mı bakacak.

"Sen ilksin"
Hangi konuda.

"Eveeet, çok tatlıymış"
Ne yapsın değil mi diyecek. Dese niye öyle diyorsun diyeceksin...

"Biraz hastayım, bugün gelemeyeceğim"
Hasta etmeyin beni yalanın en danişkası...

"Yardım edemediğim için üzgünüm, maalesef bende de yok"
Hehehe ulan olsa şaşardım...

"Ben yapmadım"
Tabi tabii... Sen yapmadın ben yapmadım kim yaptı ulennn...

"Sorun sende değil, bende"
Sorun şehirlerde değildi...

ÇORBA
Köyünden şehire inen bir köylü, sabah kahvaltısı için bir lokantaya gitmeye karar verir. Oldukça kalabalık olan lokantada yer bulamayan köylü, kasiyerin yanındaki küçük masaya oturur.
Garson siparişleri almak için köylünün yanına gelir. Köylü mercimek çorbası sipariş eder. Fakat bizim köylü, çorba gelene kadar koca bir sepet ekmeği bitirir. Çorba gelir, ona da ekmek ister ve çorbayla midesine götürür. Giderken kasaya yanaşır ve ne kadar borcu olduğunu sorar. Kasiyer, "Hacı abi, sen ekmeğin parasını ver de çorba bizden olsun" der.

AlkışlıYorum
Sanat etkinliğinde ''Meyveler'' konulu çalışma kağıdını boyuyor çocuklar. Fahri soruyor. ''Örtmenimm, bu neyy?'' ''Nar.'' diyorum. ''Neyyy?'' ''Nar, naarr.'' Aradan birkaç dakika geçiyor, ''Örtmenimm bunun adı neydi?'' diyor Fahri yine. ''Nar'' diyorum tekrar. ''Yenilööö mü?'' Ertesi gün 3 kilo narı yiyerek tadını öğrenmiş bulunuyoruz, Fahri hayatından memnun resmini boyamaya devam ediyor...