Yabancı memnun yerli tedirgin

Eklenme Tarihi 30 Ocak 2014
Merkez Bankası'nın faiz artırımının birçok yönüyle ekonomiye etkileri olacak. En büyük etkiyi kredilerde bekliyoruz. Merkez'in aldığı karar, bankaların TL bazında borçlanma maliyetlerini artırdı. 1 haftalık repo faiz oranı 4.5'ten 10'a, gecelik borç verme faiz oranı 7.75'ten 12'ye yükseldi. Başta ticari, tüketici, konut, taşıt kredileri ve mevduat faizleri artacaktır. Artışın etkileri önümüzdeki aylarda daha net ortaya çıkacaktır.
Bankaların kâr endişesi belki faiz artışını sınırlandırabilir. Ancak "Merkez faizi artırdı, kurlardaki endişe ortadan kalktı" demek çok iyimser bir tahmin olur.
Kurlardaki oynaklık kısa vadede durmuş olabilir ancak orta vadede faiz kararı yeterli etki göstermeyecektir.

EN BÜYÜK ARTIŞ TİCARİ KREDİLERDE

Faiz artışının en büyük etkisini, teminat yapısı zayıf ticari kredilerde bekliyoruz.
Birçok işletme çalışma sermayesi için rotatif ve ticari kredi kullanıyor. Bir anda kullanılan kredilerin maliyeti arttı. Borsa'da işlem gören şirketler de dahil olmak üzere birçok işlemenin kârlılıkları olumsuz etkilenecektir. Şirketler, kur riskinden kaçarken, faiz riskine maruz kaldı. İlk altı aylık bilançolar açıklandığında bu etkileri daha sağlıklı gözlemleme fırsatımız olacaktır.
Kısaca faiz kararının yabancıları memnun ettiği ortadayken, içerideki reel sektör için aynı şeyi söyleyemeyiz. Haftalardır şirketlerimizin yabancı pozisyon riskinden bahsediliyor. Likiditenin bol olduğu dönemde yurt dışında çok düşük faizler ile borçlanmalar yapıldı. Kurlardaki artışa rağmen birçok işletme borçlanma maliyetlerinin düşük olması nedeniyle yine de kâr yazdı. Şimdi ise kur riskine bir de faiz riskini eklemiş olduk. Şirketler, daha önce kullandığı düşük faizli döviz cinsinden krediler yerine şimdi yüksek faiz düzeyinden TL bazında krediler kullanacak. Merkez'in aldığı karar ile ortaya çıkan bu tabloya rağmen asla büyüme feda edilmemeli. Kararın negatif etkileri olsa da mevcut durumu tersine çevirecek araçlar mevcut. Dünyada Çin, Hindistan dahil olmak üzere yüksek büyüme dönemi bitti. Bunu kabul etmek zorundayız. Ancak Türkiye'nin hedeflerine ulaşması için her yıl asgari yüzde 4 büyüme gerçeğini gözardı etmeden politika araçlarını seçmeliyiz.